Toprağın şifalı etkisi

Hepimizin bildiği üzere bütün sebze ve meyveler toprakta yetişir. Topraktaki elementler suyun yardımıyla ve kökler vasıtasıyla bitkinin içerisine yol alır. Ardından bunlar insanlar tarafından tüketilerek bedenlerinin bir parçası haline getirilir. Sürekli olarak topraktan insana ve insandan toprağa bir döngü halinde ölüme kadar bu süreç kendini tekrarlar durur. İnsanın bitkiler gibi kökleri yoktur ama onun yerine ayakları vardır. Ayaklar bir kök gibi toprakla sürekli alışveriş halindedir. Bu alışveriş ayakkabının giyilmesi ile kopar. Hani eskiler derler ya stresli olunduğunda vücuttaki negatif elektriğin yere akması için toprakta yalınayak gezmeli diye. Bence bunun yanında topraktaki yararlı bakterilerin vücudumuza alınması için özellikle bahar aylarında yalınayak toprakta gezmek gerekir. Çünkü insanın derisi çorak bir arazi gibi kupkuru değildir. Derinin belli bir pH dengesi yani nem oranı vardır. Canlı derimiz ile yaşayan doğa sürekli olarak birbirleriyle etkileşim halindedir. Bu etkileşim bizi sağlıklı ve dinç tutar. Bağ koptuğu an ise canlılık yok olur gider. Geriye ise cansız kuru bedenler kalır.

Toprağın canlılığını görmek için sütü toprak ile mayalayıp yoğurt, üzüm suyunu mayalayıp pekmez elde edebilirsiniz. Bu iki besin de insan için çok faydalıdır. Bu faydalı besinlerin her ikisinin de oluşmasını sağlayan topraktır. Tüketilen besinleri faydalı hale getiren toprak köklerimiz vasıtasıyla doğrudan alındığında faydasını siz düşünün.

 

Ayaklarımız ile organlarımız arasında kuvvetli bir bağ olduğunu bilmeyeniniz yoktur. Hatta ayak tabanlarımız üzerine organlarımızın haritasının çıkarıldığı resimler internette yoğun bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Eski hekimler ayak altlarındaki sinirlerden hareketle çok uzun süre organlarımızı tedavi etme metodları geliştirmişlerdir. Vücudun haritası olan ayak tabanları ile sağlıklı toprakların buluşması halinde faydalı elementlerin şifalı etkisinin en iyi ilaçtan daha iyileştirici etki bırakacağına şüphe yoktur sanırım.

 

Küçük Menderes'in verimli toprakları üzerinde kurulu olan Ödemiş ilçesinde yaşayan insanlar bu yönden çok şanslıdır. Tabiri caizse bu topraklara insan ekseniz insan yetişir. Bu topraklarda yetişen bir sebze veya meyve ile başka topraklarda yetişen aynı ürünün tadı, kokusu ve hatta dokusu birbirinden tamamen farklıdır. Bu farkı en iyi Ödemiş'te yaşayanlar bilir. Ondan değil midir, Ödemiş'te belli bir süre yaşayan insanların bu toprakları bırakıp gidememelerinin nedeni. Bir bitki için verimli topraklar ne kadar değerli ise insanlar için de aynı durum söz konusudur. En iyi bitki nasıl ki en verimli topraklarda yetişiyorsa en sağlıklı insanlar da yine aynı şekilde bu özelliklere sahip topraklarda yetişir. Ancak tek bir şartla: ayaklar yere basmalı...

 

Erdal AKKOYUN