Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '09

 
Kategori
Şiir
 

Toprak ana silebilsem gözyaşını

Toprak ana silebilsem gözyaşını
 

EVRENE HAY(IR) ETTİN SAYGIYLAR SANA


" İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir" dediler,
bugün
kendini bilmemek modasına
o zaman, "ayıp" dediler
cevabı bulmak için,
hayatın köklerine indiler,
Big bang dediler,
amino asitler, protein zincirleri,
Düşünmek iyi, düşünmek güzel.
DNA lar, RNA lar dediler.

Adem'le Havva'nın hikayesini
toprakta gizlediler.


"Yüzün yırttık kazmayınan belinen,
yine bizi karşıladın gülünen"
yaktın ozanların gönlünü,
sakladığın sır ilen,
ilham oldun yüreklerde
form oldun sanatçı elde,
zaman oldu konuştun
ses(SİZ) bir dilde,
dilini anlamadık,
sırrına varamadık
sana SAYGI duyamadık,
"yüzün yırttık"gül verdin,
TEVAZUNU anlamadık"
TOPRAK ANA

kendimizi ne sandık?

senden ayrıyız sandık,

kendimizi bilip bulmak nemize,
zehir zift kattık yeşiline ÖZÜNE.


(Ocak 1999 İzmit)

1999 da İzmit depreminde gözlerimizi hayata kapadık,

Açtığımızda Antalya'nın bir köyündeydik.

Bahçeli bir evimiz, Uzun Kum isimli bir toprak yolun kıyısı, adı gibi bahçesi de kum, bakımsız sevimsiz bir beton dam yapı altında, kendimi buldum,

bazı geceler elli derece sıcağın insafsızlığında uyuyamaz, kapının önünde serdiğim bir yatakda sabahlardım.Gündüzleri, elli derece sıcağın, fırınlanmış

toprağına basarken zıplardım.Zira mutfak için, biraz yol gitmem gerekiyordu.Anlayacağınız on yıldır epey Yunus Emre nin Taptuk Emre kapısında sıcakla mücadele verdim.Yaşadıklarım yaylalarda yetişmiş bir insan için epey zor deneyimdi.Buna yoğun nemin yüklediği ağrıları da katarsak, azımsanmaz bir çaba.

On yıldır, baçemizin adını "ışık adası"koydum.Kum toprağın verimsizliğini bilirsiniz, yediğimiz yiyeceklerin organik atıklarını bahçeye çukurlar kazarak o çukurlara doldurduk.Şimdi gözlerinize inanamayacağınız, bir bahçe oluştu. Kaysılar, portakallar, limon, mandalina, avakado pek çok meyveler yetişti.

Ağaçlarla konuştuk, onlara şiirler yazdım, onlar bize sürprizler yaptı.

"Tutkunun, her gün sevgiyle suladığı portakal ağaçı, yaprak omuzlarına yüklediği portakalları, sahibine ulaştırmanın heyecanında, ilk yürüyen çocuğun sevinci vardı".

"Bir çift el sevgiyi bedenledi, bir portakal fidanıyla toprağa,

sevgiyle suladı her gün, su sevgiyi taşıdı dallara, çiçek oldu.

Bir çift el, bir taşı yonttu, bir çift yüz heykel oldu, portakal ağacının dibine kondu.

PORTAKAL ÇİÇEĞİ SEVGİNİN ÖYKÜSÜNÜ ANLATIRKAN HEYKELE, PORTAKALA DÖNÜŞTÜ.

DİNLERKEN ONU HEYKEL , YANAĞINA BİR DAMLA, GÖZ YAŞI DÜŞTÜ,

TEŞEKKÜR ETTİ, BİR PORTAKAL AĞACININ DİBİNDE HEYKEL OLDUĞUNA.

BİR DUVARDA TAŞ OLSAYDI EĞER, DUYABİLİR MİYDİ SEVGİNİN ÖYKÜSÜNÜ?

VE DİNLERKEN BU ÖYKÜYÜ, KENDİSİNİN NASIL BİR İNSANA DÖNÜŞTÜĞÜNÜ????

Aradan aylar geçmişti, bir gün yürüyüşe çıkarken bir manzara ilişti gözüme, dönüp baktığımda, başka bir portakal ağacının üstünde, bir dalında çiçek, bir dalında portakal, (aynı ağaçta), bana bakıyordu. Heyecandan tutulan dilimle, gözlerime inanamamıştım.

Sordum ağaca, "ne anlama geliyor gördüklerim?"

Cevap şöyley di: "geçen yıl portakal ağacına yazdığınız şiir, bizi öyle etkiledi ki, bu yıl, bu görüntümüzle, size yani şiirinize teşekkür ediyoruz.

Görmek istiyorsan, kaç kuşak ötede ki torunlarını, bir ağaç dik, köklerini sevgiyle sula,

Toprağını duygunla ört, O sevgin ve duygun, bir gün, kök olur, gövde olur, yaprak olur, çiçek olur, gölgene oturur torunların, SEVGİN esinti olur.

işte ölmedin bak, kaç kuşak ötede esmektesin ve torununun yanağından öpmektesin.

Ve bu IŞIK ADASI bahçeye EMEK veren adamın teni TOPRAK, soluğu, kamışa üflediği RÜZGAR dı.

Kendini ekiyordu, her fidanla, SEVGİ KOŞULSUZ, YÜREK BEKLENTİSİZ di.

Ve bu adamın bir gün adına bir zarf geldi, Zarf ;Tema Vakfındandı.

Doğum Günü hediyeniz, on milyar meşe palamudundan, dokuzu, çölleşmeye karşı, ADINIZA TOHUM OLDU.

Bu nasıl bir düzendir Tanrım?

Doğum günü hediyesi=dokuz meşe palamudu=karşılıksız beklentisiz

hevesle çalışan adam.Evren nerden bildi bu adamın on yıllık emeğini, saf temiz niyetini, verdi tam doğru bir insana , doğum gününe denk gelen hediyesini.

Doğru insan, doğru yer, doğru zaman.Bunu ancak EVRENİN ZEKASI BİLİR.

TOPRAK ANA, SANA SAYGIMLA, EROZYONDAN AĞLAYAN GÖZYAŞINI SİLMEYE GELDİM... IŞIK ADASI, BAHÇEM, BELKİ BİR GÜN GELECEĞE BIRAKILMIŞ NUHUN GEMİSİ OLUR.

"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz"

SAYGILARIMLA

Şerife Karaçayır Mutlu

 
Toplam blog
: 137
: 586
Kayıt tarihi
: 05.02.08
 
 

Evrenin dilini çözmeye çalışan; sevenlerin diyarından, yeryüzüne sevgi elçisi olarak gelen, dünya ay..