Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '10

 
Kategori
Edebiyat
 

Toprak Toprağa, Küller Küllere...

Toprak Toprağa Küller Küllere

Elleri toprak kokmayan insanlardan korkuyorum artık. Bir sevdiğinin mezarındaki toprağı okşamamış; acısız ve kayıpsız insanlardan. Ölü insanlarım var benim. Beynimde, ruhumda ve yüreğimde benimle beraber yaşayan ölmüşlerim var, Onlar toprağa karışırken yavaş yavaş toprağın üstünde küle dönüşmüş sevdiklerim. Rüyalarımı sonsuz, hayatımı ise her adımda daha eksik ve belki de daha güçlü kılan gerçeklerim. Ellerim buram buram toprak kokuyor her sabah uyandığımda. Sevda gibi, hasret gibi, yokluk gibi ciğerlerime doluyor o koku. Kokuları kokum oluyor. Birbirimize dönüşüyoruz nihayetinde ben üstündeyken toprağın ve onlar altındayken yinede. Gözleri gözlerime dönüşüyor, hayatları ekleniyor hayatıma. Ve her bir anları anılarıma karışıyor. Ölü insanlarımla beraber büyüyorum. Ödüm kopuyor unutmaktan anları. Anılarını toplayıp anılarım yapıyorum. Bir an bıraksam dağılıp kaybolacaklar. Hatırlayan kimse kalmayacak gibi sanki. Bende tutmasam herkes bırakacak sanki. O yüzden çok fazla izin vermiyorum gözyaşlarıma. Akıtsam onlardan kalan acımı, gözyaşlarımla sonsuza karışacaklar sanki. Eksik anılarım var sadece benim hatırlayabileceğim. Hatırlayacak çok az kimsenin kaldığı giderek eksilen bir çocukluğum var benim. Toprağa karışmış sarılışlarım, ağlayışlarım ve tebessümlerim var.

Toprak toprağa küller küllere.

Kayıpsız insanlardan korkuyorum artık. Ölümü yakından yaşamamış, habersiz insanlardan. Çok kırılgan ve kırıcı olabiliyorlar çünkü sonlu bir hayata alışmadan. Yalın bir aşk acısından yahut bir kötü sözden ibaret çocuksu acılarımı hatırlıyorum bazen. Şimdi hangi dil, hangi yaşayan kalp kırabilir kül ve toprağa dönüşmüş kalbimi. Şimdi hangi sevgilinin ardından dökülür ki bu kaskatı gözyaşları. Bu sellerle, yangınlarla, hasretlerle dolmuş ruhu hangi ruh yaralayabilir. Hangi yumuşak okşayışa teslim eder kendini toprak kokan bedenim. Hangi muhabbette hangi dostu avutabilirim. Kim içebilir bir kadeh rakıyı benim gibi artık. Kaç kişinin ruhuna değiyor o tek bir yudum. Kaç ruh efkâra boğuluyor kulağıma sızan notalarla. Kaç dolu dolu yaşanmış ve kayıp hayatla dolaşıyorum bu şehrin sokaklarında. Şimdi hangi birlik teslim alabilir bizi.

Toprak toprağa küller küllere.

Bilmiyorum daha kaç sevdam karışacak toprağa. Daha kaç hayat saklanacak gözlerime. Daha neler unutulacak; hatırlayacak kimse kalmayacak. Daha kaç veda, daha kaç suskunluk taşıyabilir bu kalp. Bu hayata daha kaç hayat ekleyebilirim. Daha ne kadar yarım kalınır, ne kadar azalınır Bu kadar azalmayla bilmiyorum nasıl yaşanır. Kaç kişi kaldık bilmiyorum. Kaç yarım kişi. Hepimizi toplasam durmadan, ortaya kaç insan kalır. Toplasam hepimizi ortada yalın bir hasret kalır.

Birbirimize dönüşeceğiz bir gün nihayetinde. Topraktakiler küllerimize, küllerimiz topraktakilere. O güne dek unutmayacağım hayatlarını, yaşamış olduklarını ve bana kattıklarını. Bir gün doğarsa eğer çocuğuma anlatacağım onları ve anlattıracağım kendi çocuklarına, varsın hiç biri görememiş olsunlar. Silinip gitmesine izin vermeyeceğim gözlerimdeki siluetlerin. Bırakmayacağım yüreğimdeki hasreti ve acıyı sonsuzluğa. Varsın gözlerim gözlerine dönüşsün, varsın ellerim toprak koksun asırlar boyu. Eksilsem de, yorulsam da, düşsem de acılarını merhemlerle kapatmayacağım. Onlar bana, ben onlara dönüşünceye dek.

 
Toplam blog
: 7
: 928
Kayıt tarihi
: 03.03.07
 
 

İki adet yayınlanmış şiir kitabım, bir senelik editörlük deneyimim var. 14 senedir tiyatro ile pr..