Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '13

 
Kategori
Güncel
 

Toprak varsa hayat var

Toprak varsa hayat var
 

Geçtiğimiz günlerde başta Ankara olmak üzere tüm ülkede 2013 yılı Toprak Bayramı ve Toprak Haftası kutlandı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve il Müdürlüklerinin öncülüğünde ve koordinasyonunda toplantılar ve etkinlikler yapıldı. Toprağın önemi konusunda toplumda farkındalık yaratmaya yönelik çeşitli faaliyetler gerçekleştirildi. Bu etkinliklerde toprağın önemi ortaya konuldu. Dünyada ve ülkemizde yaşanan toprak erozyonu, çevre felaketlerinden zarar gören toprak varlığı, küresel iklim değişikliğinin gıda üretimine olumsuz etkileri dile getirildi. Bu tablo karşısında gıda güvenliğimizin ve yaşamımızın ne denli tehlike altında olduğu anlatıldı.

Özetle 1945 yılında yayınlanan 4760 sayılı Toprak Bayramı Kanunu’na göre kutlanan toprak bayramı ve toprak haftasında bir kez daha topluma toprağın önemi ve korunması konusunda mesajlar verildi. Bu yılki haftanın ana teması “Toprak Varsa Hayat Var” idi. Bu mesaj ile toprağı neden korumamız gerektiği çok kısa bir cümle ile ifade ediliyordu. Dünyada topraksız bir yaşamın olamayacağı belirtiliyordu. Toprak olmadan insanın ve canlıların beslenmesi için gıda üretemeyeceğimiz açıklanıyordu. Bir santimetre toprağın bile yüzyıllar alan uzun bir süreçte oluştuğu gerçeğinin iyi görülmesi, en küçük toprak kaybının bizler için büyük kayıp olduğu vurgulanıyordu. Kayıplarımız birer birer ortaya konuluyordu. Alınan tedbirler siyasetin ince çizgileri ile halka aktarılıyordu. Toprağı neden korumamız gerektiği en yetkili ağızlardan üstüne basa basa açıklanıyordu.

Tüm bu faaliyetler gerçekleştirilirken insan düşünmeden edemiyor. Görsel şölenlerle bayram havasında söylenen bu sözlere dünden bugüne iktidarlar gerçekte ne kadar uydu? Biz halk olarak ne derece toprağa sahip çıktık ve koruduk? Bugüne kadar göz göre göre bunca toprağı neden kaybettik? Toprak sorunlarına ne derece ilgi gösterdik? Ülkemizde devlet kuruluşları ve birkaç STK dışında kaç STK süslü ve işi geçiştirici demeçler bir tarafa aktif eylem içinde oldu? Kaç üye ve ortağını eğitti? Kaç proje ile yol gösterdi?

Hepimiz biliyoruz ki toprak insanlık tarihinin her döneminde önemini koruyan varlıkların başında gelmiştir. Toprağın bu önemi toplumların dini ve kültürel yaşamlarına yansımış ve her dinde ve kültürde toprak kutsal kabul edilmiştir. Türk kültürü içinde toprak ana tanrıca olarak görülmüş, Besleyen barındıran ve yaşam veren olarak kabul edilmiştir. Ancak toprak insanoğlu için böylesi değerli kabul edilse de tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş ile birlikte toprağa verilen önem ciddi ölçüde erozyona uğramaya başlamıştır. Toprak kayıplarımız hızla artmıştır. Başta erozyon olmak üzere sanayi tesisler, şehirlerin ve oto yolların tarım alanları aleyhine genişlemesi, çevreyi kirletmesi, yanlış toprak işleme ve çevreye zarar veren tarımsal girdi kullanımı daha birçok sorun topraklarımızın elden çıkmasına sebep olmuştur.

Çevrenin ve doğal kaynakların korunmasını hiçe alan politikalar, toprağın amaç dışı kullanımı ve tarımda eğitim eksikliği nedeniyle toprağın hatalı işlenmesi toprak kayıplarını adeta tetiklemiştir. Çevremizdeki doğal kaynakları hızla kirlenirken ve yok ederken tehlikenin farkına oldukça geç vardık. Bugün çevre kirliliği nedeniyle ortaya çıkan küresel ısınmanın yol açtığı doğal afetler toprağa daha da fazla zarar vermeye başlamıştır. Milyonlarca insan yaşanan doğal afetlerden dolayı zarar görmüştür. 

Gelişmiş ülkeler sahip oldukları eğitim ve kültür düzeyleri, kurdukları örgütsel yapılar ve gelişmiş demokrasi kültürü içinde tehlikenin farkına bir ölçüde varmıştır. Neler yapılması noktasında ulusal politikaları dışında uluslararası platformlarda konuyu ele almaya başlamışlardır. Çünkü bir zamanlar bazı ülkelerin çevreye zarar veren teknolojileri diğer geri kalmış ülkelere taşımaları da fayda etmemiş, çevre zararı tüm dünyayı etkilemeye başlamıştır. Küresel ısınma ve toprak kayıpları tüm dünyanın sorunu olmuştur. Toprak koruma çevre kirliliği ile mücadele Birleşmiş Milletlerin öncelikli konuları arasına girmiştir. Örgüte üye tüm ülkelere toprağı korumak, su kaynaklarını korumak ve çevre kirliliğine karşı duyarlı olmak noktasında uyarılar yapılmaya ve etkin çaba göstermeleri istemektedir.

Toprağın korunması için yasal tedbirler almak yetmemektedir. Her sorunu devletin kurumlarına havale etmek yetmemektedir. Toplumdaki her bireyin üstleneceği görev vardır. Özellikle devlet dışı kurum ve kuruluşların yani sivil toplum örgütlerinin üyelerinin ve ortaklarının kısa vadeli kazançları ile düşünmek bir tarafa toprağın ve çevrenin korunması noktasında her bayram demeç vermek yerine biz geçtiğimiz yıl şunları çalışmaları yaptık ve şu sonuçları elde ettik demeleri gereklidir. Gerektiğinde toprağa ve çevreye zarar veren kişi ve kuruluşlara karşı açık tepkiler gösterilmelidir.

Toprak geri kazanılması çok zor olan, ama kısa zamanda kaybedilebilen toplumsal bir hazinedir ve atalarımızın bize emanetidir. Bu emaneti korumak ve gelecek nesillere sağlıklı şekilde devretmek hepimizin insanlık görevidir. Çünkü gelecek nesillerimizi güvence altına almak onlara temiz ve kullanılabilir topraklar bırakmamız ile mümkündür.

Bugün çevre ve toprak koruma mücadelesi veren bilim adamları ve aktivistlerin eylemlerini yorumlarken gerçekleri çok iyi görmeliyiz. Onların bize gelecekteki tehlike için bugünden mesaj veren elçiler olduklarını bilmeliyiz. Onların hepimiz için verdikleri haklı mücadelelerini kısa vadeli maddi menfaatlerimize göre değil vicdani duygular içinde ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini düşünerek değerlendirmeliyiz.

Toprağımız varsa yaşamın devam edeceğini asla unutmamalıyız. Topraklarımızı korumalıyız.

 http://www.fao.org/globalsoilpartnership/en/

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..