- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Torik bedava!
Beleş torikçi...
Eskiden İstanbul deryalarında kuzular yüzerdi. Boğazdan zamanına göre gani gani uskumrular, palamutlar, torikler geçerdi. Boğazın girişinde-çıkışında kalkanlar tepsi gibi yatardı, avlanmayı beklerdi. Şimdi kalkan zamanı tadımlık bile almaya gücümüz yetmiyor ama, vasat gelirli peder bile zamanında bize her hafta kalkan balığı yedirirdi.
Şimdi lakerdasını bile bulma imkanı olmayan torik balığını rahmetli babaannem iki çift alır, en iyi yerlerinden beş altı dilimini kesip bir tepsiye koyar, üç dört gün sonra lakerda olarak yiyeceğimiz şekilde tuzlardı. Geri kalan parçaları da unlayıp tava yapardı ve bir oturuşta yerdik.
Uskumru o kadar boldu ki balıkçılar almayanı döverdi.
İstavrit adamdan bile sayılmazdı. Galata köprüsünün tahta döşemesindeki aralıklardan salladığın boktan bir çapari ile bol bol avlamak mümkündü. Sandal kiralayacak paran varsa, Haliçte iki saat çapari sallasan bir küfe balık tutardın.
Şimdi kuyumcu vitrinlerinde...
Eskiden balık boldu be!
Palamutu sormayın.
Çirozu hiç sormayın...
Sardalyayı Necip Çelebi'ye sorun.
***
M.Celalettin Avus-Büyükada