Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '09

 
Kategori
Öykü
 

Torun sevme bayramı ( Mizah haikayesi)

Yerel gazetenin genç yöneticisi, bir muhabir arkadaşı ile beraber her gün, günlük ve 12 sayfa çıkardıkları yerel gazetenin hazırlıklarını tamamlamıştı. Muhabir arkadaşı izinde olduğundan, gazeteye daha fazla zaman ayırmaktaydı son zamanlarda. Bu yüzden işe erken gelerek geç çıkması gerekmekteydi. Bu da ailesini biraz ihmal etmesine sebep olmaktaydı ama meslek aşkı uğruna buna katlanmaktaydı. Yerel gazete olmasına rağmen, gazeteyi titizlikle, kelime kelime hazırlamak, genç adama zevk vermekteydi. İlin araştırmayı ve yazmayı seven insanları da ara sıra yazıları ile bu gazeteye renk katmaktaydılar. Gazete her gün çıkmakta “ Her Sabah Dünya yeniden kurulur, her sabah ilimize taze bir başlangıçtır” sloganını da kullanmaktaydı.

Hiçbir çıkar beklemeden ve insanları rencide etmeden çıkardığı bu gazetenin çıkması, okurlarından güzel mesajlar alması genç adamı rahatlatmaktaydı. Kendisine yardım eden insanların olmasına rağmen, kendisine sıkıntı veren, geçmişte tahsil yapmamış ama, hayatta pişmiş, yetişmiş büyüklerinin zaman zaman işlerine karışması da canını sıkmakta ve yaşça büyük olan gazeteci ağabeylerine saygısızlık etmek istememekteydi. O gazetesini modern bir tekniğe, değişen modern çağdaş anlayışlara göre her gün yenilemek istemekte, bunun için de çaba harcamaktaydı.

Tam sayfaları bağlamış ve manşetleri atmak üzereyken içeri gazetecilerin duayeni, yaşlı, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı girdi. Ak sakalları ve iri cüssesi ile gülen yüzü ile çevresine neşe saçmaktaydı. Ama genç gazetecinin yanına oturduğu zaman aniden gazeteciye bağırmaya başladı. Genç gazeteci şaşırmasına rağmen hemen kendini toparlayarak sakin olmasını isteyerek, ona bir soğuk ayran getirdi buzdolabından.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Muhsin bey, ayranı içerken sinirli sinirli söylenmeye de başladı:

-Evladım sen gençsin bilmiyorsun ama, benim yazımı ben başka partinin adamı ile yan yana görmek istememekteyim.

Genç yazı işleri Müdürü derin bir nefes aldıktan sonra, Gazeteciler Cemiyeti Başkanına:

-Muhsin amca, farklı fikirler yan yana gazetede yer alsın ki, fikir zenginliğini okuyucu daha güzel anlasın. Okuyucular farklı fikirde insanlarımızın, farklı düşüncelerini aynı anda gazetede okumak istemekte, dedi

Bu söz üzerine Muhsin amca, kızmaya başladı:

-Evladım, ben şunca senelik gazeteciyim. Basın Şeref Kartı sahibiyim. Gazeteciliği bana mı öğreteceksin. Farklı fikirler falan bunlardan anlamam benim sevmediğim adamın yanında yazımın yer alması benim hoşuma gitmez.

Baktı ki genç yazı işleri Müdürü, farklı düşünceler, farklı fikirlerden anlayan falan yok. Sustu. Bir ayran daha getirecekti ki, Muhsin amca aniden.

-Evladım bugün sansürün kaldırılışının yıldönümü, vali beyden rica ettim bizlere yemek verecek. Akşam sizde gelin, tamam mı? Sakın gemlemezlik etme. Bu bayramı hepimiz beraber kutlayalım. Hem valiye dertlerimizi anlatırsınız.

Bunun üzerine Genç yazı işleri müdürü sadece tebessüm etmekle yetindi. Muhsin bey ise yemeğin hazırlıkları için acele ile gazeteden ayrıldı.

Genç yazı işleri Müdürü tam gazetenin hazırlıklarını tamamlamıştı ki, hanımı telefon etti. Evde yemeğin hazır olduğunu söyledi. Yazı işleri Müdürü genç bir an evde kendisini bekleyen genç eşini ve oğlunu düşündü. Onlar bir yana meslek sevgisi bir yanaydı. Sabah tan akşama kadar işini , sonrasında ise hep ailesini düşünmekteydi. Bir an önce eve gitmek telaşı ile hazırlanırken, bir telefon daha geldi. Bu sefer arayan Muhsin beydi. Muhsin bey, Gazeteciler Cemiyetinin yönetiminde olması münasebeti ile genç yazı işleri Müdürünün yemekten önce salonda olması lazım gerektiğini bildirmekteydi.

Genç yazı işleri Müdürü, hemen hazırlandı. Fotoğraf makinesini aldı. Biraz önce baskıya verdiği gazeteyi kontrol etti. O günün gazetesini çantasına yerleştirdi. Gazetenin yakınındaki Özel İdare lokaline vardığında Muhsin bey ve iki torununun da orada olduğunu gördü. Herkese “ Hoş geldiniz” diyerek elini sıktı.

Biraz sonra salona, Vali yardımcısı girdi. Bir masaya oturdular. Konuşmaya başladılar. Vali Yardımcısı günün öneminden ve gazetecilerin ne kadar önemli olduğundan bahsederken, Muhsin bey aniden vali yardımcısına dönerek, yanında oturan torununu gösterirken:

-Bu da benim torunum, dedi.

Herkes gülmeye başladı. Vali Yardımcısı da toruna basit sorular sorarak, işi kurtarmaya, çalışırken, konunun dağıtılmasına, özel işlere kaymasına da kızdığını belli etti. Ama bunu sesli olarak dile getirmedi tabii ki.

Tam bu sırada Vali bey, Emniyet Müdürü, savcı falan ilin protokolü gelince hemen yemeğe oturdular. Herkes ayrı ayrı konuşmalar yaparak sansürün kaldırılması ve basının özgür olması ile aydınlanma üzerine konuşmalar yaptılar.

Konuşmalar bitip de yemek servisi yapılması beklenirken, Muhsin bey, aniden torununu Vali beye gösterirken:

- Bu da benim torunum, Vali bey, dedi.

Gazetenin Genç Yazı İşleri Müdürü biraz kızgın, biraz da ailesi ile geçireceği bir akşamı Muhsin beyin bu torun sevgisi gününe döndürmesine kızmaya başlamıştı. Vali beye takdim edilecek o kadar yazar ve başarılı gazeteci varken Muhsin beyin sadece torununu orada bulunanlara takdim etmesine kızmaya başladı Genç Yazı İşleri Müdürü.

Bugün burada Gazeteciler Bayramı kutlanmaktaydı ve burada özel meseleler konuşulmamalıydı. Engelli olmasına rağmen gazetede gönüllü yazarlık yapan engelli arkadaşının yeni kitap çalışması anlatılabilirdi. Hatta orada bulunan ve gazetenin dizgisine emek veren insanlar tek tek tanıtılabilirdi. Bunlar dururken, Muhsin Beyin, torununu defalarca protokole tanıtması karşısında genç gazeteci çileden çıktı.

Birazda sinirlenerek, fotoğrafları çektikten sonra yerine oturdu. Yemekte tatsızlık olmasını istememekteydi. Bir yandan yorgunluk, öte yandan sabah evden çıkar çıkmaz özlemeye başladığı oğlu, kendisi için her fedakarlığa katlanan eşi, onların da takdime ihtiyacı vardı ama onlar dururken Muhsin bey sadece torunlarını tanıtmaktaydı Gazetecilerin Bayramında. Üstelik torunları lisede sıradan öğrenci ve gazetecilikle alakası olmayan insanlardı.

Yemekten sonra sohbet devam ederken, Muhsin Bey'in durmadan torunlarını ön plana çıkararak geceyi başka yöne çekmesine kızan gazetecilerde tek tek mazeret beyan ederek salondan ayrıldılar. Muhsin bey, protokol, torunları ve Genç Yazı İşleri Müdürü kalmıştı orada.

Genç Yazı işleri Müdürü biraz kızgın, biraz yorgun salondan ayrılırken, kendisini hasretle bekleyen eşi ve oğluna gitmek için salondan ayrıldı.

Ertesi gün gazetenin ilginç başlığı ortalığı karıştırdı.

Genç Yazı işleri Müdürü şöyle alaylı bir başlık atmıştı:

“ Muhsin Beyin torunlarını çok sevme günü kutlu olsun”

Muhsin beyin gazeteyi okuduktan sonra neler hissettiğini ve ne tepki verdiğini ise varın siz düşünün.

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..