Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '08

 
Kategori
Deneme
 

Tozlanmasınlar diye

Tozlanmasınlar diye
 

Kendi olanaklarım dahilinde oluşturmakta olduğum hatırı sayılır bir kütüphanem vardır. Geçenlerde sayıları iyice artan ve raflardaki yerini gelişigüzel belirlediğim bu sessiz dostlarımı bir düzene koymak istedim. Yani tasnif ettim, sınıfladım. Bazı kitaplarımı sınıflamakta hiç zorluk çekmedim. Bazılarında ise oldukça zorlandım.

Uzmanlaşmanın alabildiğine inceldiği bununla birlikte bilginin kucaklanamayacak kadar kalınlaştığı çağımızda bilimlerin bölünerek çoğalmasına şahit olmak için kitapları sınıflamak iyi bir yol bence. Nihayet kitaplar raflarındaki yerlerinde dimdik duruyorlardı. Onların böyle birbirlerine yaslanarak dimdik duruşları üstelik birbirlerinin üstüne çıkmadan, birbirlerini ezmeden duruşları zihnimdeki düzen kavramına daha bir yakışıklılık atfetmişti. Çünkü düzen sadece birbirine benzeyenlerin ya da benzemeyenlerin gelişigüzel birlikteliği değildi benim için. Düzen tıpatıp birbirinin aynı nesnelerin yanyana dizilmesi de değildi. Mesela bir rafa dizilmiş altmış tane Nutuk düşünün. Bu size benim ne kadar Atatürkçü olduğumu düşündürmez herhalde. Bu kadar Nutuk düzenin sıkıcılığından başka ne anlatabilir ki? Ayakta durabilmek için yanıbaşındakine yaslanan kalınlı inceli şu kitaplar hiç aynı şeyi anlatmazlar ama biri olmadan diğerinin tek başına fazla bir anlamı yoktur.

İşimi bitirmiştim ama ofisinden çıkmak üzereyken panoya yapıştırılmış notu okuyup atacağı bir kaç imza için yeniden işe koyulması gereken şirket müdürüne benzettim kendimi. Böyle düşünmeme sebep kitaplığımın dibinde duran birkaç kitaptı. Bunları ne yapacaktım? Yaptığım hiçbir sınıflamaya uymuyorlardı. Ama bu önemli değildi. Önemli olan onlara da raflarda bir yer bulmak veya onlara da raflarda bir yer açmaktı. İşte asıl sorun da buydu. Çünkü onlar da "kitap"tılar.

Meraklı bir ağız tam da bu noktada sorulması gereken soruyu sabırsızlıkla sordu: "Bu hiçbir sınıflamaya uymayan kitaplara yer açabildiniz mi? Yoksa onları dolaba mı koydunuz?"

Türkiye yıllardır böyle hiçbir resmi sınıflamaya uymayan kitaplarını dolaba koyuyor. Sonra bu kitaplar dolaplarda unutulduğundan içlerinde gizledikleriyle beraber kurtlanmaya başlıyorlar. Yıllar sonra birileri "neden dolaba koydunuz bu kitapları?" diye sorduğunda pişkinliğin bu kadarı da fazla dedirten bir cevapla karşılıyorlar onları: "Tozlanmasınlar diye".

 
Toplam blog
: 3
: 953
Kayıt tarihi
: 05.02.08
 
 

1972 Adana doğumluyum. Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümü mezunuyum.  ..