Trabzon'dan Van'a doğru

Trabzon Belediyesi’nde çalışan sendikacı Eyüp Solak ve Ahmet Turgut’la birlikte Van’ın Edremit İlçesindeki Merit Şahmardan Otel’de gerçekleştirilen Tüm Bel-Sen Başkanlar Kurulu toplantısına katıldım.

Geçtiğimiz hafta sonu Türkiye’nin dört bir yanından gelen Tüm Bel-Sen’in şube başkanları; ülkemizin siyasi ve sosyal durumunu, sendikacılığın geleceğini, anayasa değişiklikleri sonrası kamu sendikacılığında yaşanacak gelişmeleri ve örgütsel sorunlar gibi konuları tartıştılar.

Toplantının Van’da düzenlenmesi ilginin artmasına neden olmuştu.

PKK’nın saldırılarına bir ay daha ara verdiğini yani “ateşkes” yaptığını duyurması, Van’a gidenler için yürek ferahlatıcı bir haberdi.

Ne denli güçlü güvenlik koridorları inşa edilmişse de bölgenin “hassas” yerlerine gitmek yine de cesaret gerektiriyor.

Tüm Bel-Sen Van Şubesi ile Van Belediyesi’nin sıcak ilgisi ve konukseverliği tek kelime ile harikaydı.

Kaldığımız otel şehrin en iyi işletmesi olarak ün yapan Edremit İlçesi’ndeki Merit Şahmardan Oteli’ydi.

Van Gölü (halkın deyişiyle denizi) kıyısında kurulu otel; temizliği, hizmet kalitesi ve açık büfelerindeki harika yemekleriyle bizlerin güzel anılarla Van’dan ayrılmamıza katkı sağladı.

Van Belediyesi’ni son seçimde BDP kazanmış.

BDP’li arkadaşlar AKP’nin elindeki belediyeyi vermemek için yaptığı “icraatları” anlatınca, bu işlerin hemen her yerde aynı şekilde kotarıldığına olan yargım daha da pekişti.

Yaşanan ayak oyunlarına, bol paraya ve devlet olanaklarının ölçüsüz şekilde AKP lehine kullanılmasına karşın, halkın güvenini kazanan BDP’li Av. Bekir Kaya belediye başkanlığını elde etmiş.

Aynı şekilde 37 üyeli Van Belediye Meclisi’nde de 24 koltukla çoğunluğu kazanmış BDP’liler.

Yönetime geldiklerinde karşılaştıkları 189 trilyon borç önceleri gözlerini korkutmuşsa da kaynakları verimli kullanarak, hem borçları ödemeye hem yeni makine parkı almaya hem de yeni yatırımlar yapmaya başlamışlar.

Devraldıkları belediyenin şikâyetçi oldukları 70 dosyasına el koymuş İçişleri Bakanlığı müfettişleri, ancak hükümetin siyasi baskısı nedeniyle de hemen her hafta müfettişlerin uğrak yeri olmuş Van Belediyesi.

2006 yılında 25 km kanal için 4 trilyon ödenmiş, oysa bu yıl aynı uzunluktaki kanal için sadece 800 milyar çıkmış belediyenin kasasından, aradaki fark yolsuzluğun boyutu aynı zamanda..

Van Belediyesi bütün hizmetlerini, harcanan paraları, ihale edilen işleri panolarında ilan ediyor, saydamlığa, basınla ilişkilere önem veriyor.

Belediye hizmetlerinin karar süreçlerinde muhtarlar, sivil toplum örgütleri, kent konseyi ve basının önerileri alınıyor.

Sadece “Kürt kimliği” ile belediyeciliğin olamayacağını ifade eden BDP’li arkadaşlar, katılımcı belediyeciliğin geliştirilmesi, yoksulluğun ve işsizliğin azaltılmasına yönelik projelerin hazırlanması, yolsuzluğun ve bürokrasinin minimum düzeye indirilmesine dönük çalışmalar içinde olduklarını söylüyorlar.

Van şehrinin belediye nüfusu resmi kayıtlara göre 360 bin.

Son 10 yılda yakılan köyler ve göç ettirilen köylülerin kente sığınması nedeniyle patlama yapmış nüfus.

Dolayısıyla kentleşme kültürüne uzak onbinlerce insan, ürettikleri sorunlarla daha ciddi sorunlara kaynaklık ediyorlar.

Günlük insan hareketinin 600 bin civarında yaşandığını anlatıyor arkadaşlarımız.

Göl kenarında çok geniş bir alana kurulu Van şehri, diğer kentlerle kıyaslanamayacak kadar düzgün bir plana ve güzelliğe sahip.

Pek çok bulvar 29 mahalleye sahip şehri her yönden birbirine bağlıyor.

Daha önce yaşanan depremin de etkisiyle yüksek katlı binalar sınırlı olduğundan, hemen hepsi bahçeli olan konutlar güneş ışığından doya doya yararlanıyor.

Yer darlığından fikirlerine başvurduğum Kürtlerin dil, kimlik, özerklik, birlikte yaşama hakkındaki görüşlerini ne yazık ki şimdilik nakledemiyorum.

Yolcuklar sırasında ve sohbetlerde kazandığımız son derece görsel ve sosyal deneyimleri sizlerle paylaşmayı sürdürmek istiyorum.