Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '12

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Trabzon Liseli Sanatçı Doktor Gündoğdu Sanımer

Trabzon Liseli Sanatçı Doktor Gündoğdu Sanımer
 

MAYIS 1987 TRABZON LİSESİ'NİN 100.YILI DERGİSİ


“ SANAT İNSANIN KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME BİÇİMİDİR .”

Trabzon Lisesi’nin 100. yıl kutlamaları nedeniyle Trabzon Lisesi çıkışlı ozan, ebrucu Doktor Gündoğdu Sanımer’le gerçekleştirilen söyleşi:

TK . Efendim, önce sanata bakışınızı, öz geçmişinizi özetler misiniz?

GS .1935’te Trabzon’da doğdum. Orta ve liseyi Trabzon Lisesi’nde okudum. (1957) İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirip sonra Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanı oldum. Şu anda Trabzon Doğum Hastanesi’nde çalışıyorum. Evli, iki çocuk babasıyım. 30 yılı aşkın edebiyatla iç içeyim. Şiirler, denemeler ve köşe yazıları yazdım. Yakında “Karayelin Sürüleri” adlı ilk şiir kitabım çıkacak.

Sanat insanın kendini gerçekleştirme biçimidir. Şiirlerimde, her sanatçı gibi bunu yapmaya çalıştım. Sanatçı kimliği olmalı kişinin. Bu da edebiyatı sevmekle başlar. Sevdirmek de çok önemli. Gerilere dönüp lise yıllarına baktığımda Orhan Kural, Halit Tanyeli öğretmenlerimi görüyorum. İşte edebiyatı sevdirenler diye düşünüyorum. O zamanlar edebiyatın bir edebi vardı.

TK .Ürünlerinizden birkaç tane sıralasanız diye sorsam ilk beşe hangileri girecek bakalım?

GS .Ellerim Konuştukça, Gündönümü, Beyaz Gömleğime Takılan Hüzün, Kuşlarla Uçuşan, Karayelin Sürüleri.

TK . “30 yılı aşkın edebiyatla iç içeyim.” dediniz. Divan Edebiyatı’na bakışınız ?

“Divan Edebiyatı kendi koşullarında bir değerdir.”

GS . Divan Edebiyatı ihmal edilmemeli. Özellikle Nedim’i çok sevmişimdir. İlk aşkım O’dur diyebilirim. Babama Nedim’in şiirini okuyarak yirmi beş kuruş kazanmıştım.

Divan Edebiyatı toplumla ilişkisini kesmiş bir edebiyat olarak değerlendiriliyor. Halbuki Nefi, toplumla ilişkisi yüzünden cezalandırılmış değil mi? Her edebiyat dönemi o günün toplumsal koşulları içinde değerlendirilmeli. Divan Edebiyatı da kendi koşullarında bir değerdir.

TK . Dilerseniz lisedeki yıllara dönelim. Neler görüyorsunuz, bugünle karşılaştırarak değerlendirir misiniz?

“Öğrencileri yarış atı gibi koşturuyoruz.”

GS .Hemen gözlerimin önünde, belleğimde –gerçi 52 yaşında artık açık veriyor ama – Kaya Bilgegil öğretmenim canlandı. Kutadgubilig’i bana görev olarak verdi ben de sınıfa sundum, sonra tartıştık. Yine felsefe dersinde Suat Kurtuldu ile birlikte “irade” konusunu sunduk. Ersun Kazançel ile “Deli” piyesini oynadık. Ruşen Keleş de Syrano De Bergac (Sirano Dö Berjak) oyununda “Sirano” başrolünü üstlenmişti.

Evet geriye dönüp baktığımda belleğimde bunları buluyorum. Yani güzel sanatlarla ilgili etkinliklerde kendi yaptıklarımı, ortaya koyduklarımı. Gerisi unutulmuş gitmiş! Bu tür çalışmalarla gencin kişiliğini bulacağını söyleyebilirim. Öğretmen öğrenci dostluğu, içtenliği bu koşullarda yeşerir. Bunun dışında öğrencinizi tanıma olanağı elde edemezsiniz.

Burada bir anımı anlatayım: Suna Gerçek (Tural) edebiyat öğretmeniydi.Kendi öğrencileriyle tartışıyordu.Ben de yanlarına yaklaştım. Bize derse gelmiyordu. “Tarık Buğra’yı biliyor musunuz?” diye ortaya sordu. Ben de, “Bilmeyecek ne var?” deyince dostluğumuz başladı. Evine gider, oturur konuşurduk. Bu ilişkiler yetişmemizde etkili oldu. Ama bugün öyle mi? Öğrencileri yarış atı gibi koşturuyoruz. Bu da günümüzün ekonomik kaygılarından kaynaklanıyor. Gençleri babaları paralı mesleklere yöneltiyor. Buna rağmen iyimserim.

TK . “Kıyı” dergisine sanatçı kişiliğinizle yardımcı oluyorsunuz, güç veriyorsunuz. 1961 yılından başlayarak üç ayrı dönem yayımlanan “Kıyı”nın çıkmasında etkin görevler üstlenen öğretmenim Sayın Rasim Şimşek’in deyişiyle : “ SANATIN HER DALINDA HÜNERLİ” Ahmet Selim Teymur’u anmadan geçemeyeceğim. Teymur’dan sonra günümüzde çıkan 4. Kıyı’da işin sorumluluk ve ağırlığını üstlenen dostum ozan Ahmet Özer’e de teşekkür etmekten kendimi alamıyorum.

Evet efendim, Kıyı için sizin de söyleyecekleriniz olmalı.

“Kıyıbir sanat ve kültür dergisi.”

GS .  Kıyı bir sanat ve kültür dergisi. Bu nedenle öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz Kıyı’yı izlemeli, hatta ürünleriyle Kıyı’ya katkıda bulunmalı diyorum.

Öğretmenlerimiz izlemeli derken öğretmenlerimize karşı güven verici olmalıyız. Öğretmene, salt parasal sorunu vardır anlayışıyla bakmıyorum. Öğretmenin yol gösterici özelliği ön plana çıkarılmalı. Türk toplumunda öğretmenin yeri çok önemlidir. Öğretmenlik tüm meslek dalları için bağlayıcıdır. Öğretmene böyle bakar, böyle düşünürseniz öğretmenliğin saygınlığı artar, pekişir.

Bu gerçekleştirilirse sanat ve buna bağlı olarak hoşgörü toplumumuza yayılacaktır. Kuşkusuz öğretmenin niteliği de çok önemli. Bu iş usta çırak işidir diye düşünüyorum. Yine Trabzon Lisesi yıllarıma dönüyorum. Lise ta o yıllarda Boztepe –Kıyı’nın Mayıs 1987, 14. sayısında Ahmet Özer tarafından tanıtılıyor.- adlı bir dergi çıkarabiliyor. Bu dergiyle Trabzon’un kültürel çalışmalarında yönlendirici olabiliyor. İşte böyle bir lise ve bu etkinlikleri başlatıp sürdürecek öğretmenleri Trabzon Lisesi’nin 100. yılında görmek istiyorum.

Nisan 1987’de Trabzon’da çıkan Kuzey Haber gazetesinde  “Lise Denince” adıyla öğrencilik anılarımı yayımladım. Burada da yineleyeyim. Biyoloji öğretmenim Cahide Özbayrak , hani şu 100. yıldönümü nedeniyle bir yerlerden çıkıp gelse diye duygulanıyorum. İngilizce öğretmenim Şerafettin Bey, müdürümüz Kemal Ülker hepsi yüreğimde! 

TK . 100. Yılını kutlayan Trabzon Lisesi’nin geleceğini geçmişine bağlı olarak değerlendirir misiniz? Önerileriniz neler olabilir diye sormak istiyorum.

İlimizde bulunan diğer liselerimizin de 100. yılarına ulaşmalarını diliyorum

GS . Sorunuzda değindiğiniz gibi yine geçmişten yola çıkalım. Trabzon Lisesi geçmişte bölgenin tek lisesiydi. Konuşmamızda vurguladığım noktayı bir kez daha yineleyeyim. Trabzon Lisesi en azından geçmişinde yapılan sanatsal etkinlikleri bugün de sürdürebilmeli. Bu çok önemli. Benim de kişisel bir isteğim var. Trabzon Lisesi’nin özgün öğretim veren Anadolu Liseleri gibi, bir Galatasaray Lisesi gibi bir lise olmasını isterdim. Şehrin merkezinde olması, binası ve alanı öncelikle kolaylıklar sağlayacak türde. Şimdi güzel bir konferans salonuna da kavuştunuz, gözlerimiz hep sizlerin üzerinde olacak unutmayın. Bu konferans salonundan diğer okullar da yararlanabilirse görevinizi yapmanın huzurunu duyabilirsiniz.

İlimizde bulunan diğer liselerimizin de 100. yıllarına ulaşmalarını diliyorum. Bu kutlama bir kabuk kırma işi olacaktır sanıyorum. Trabzon Lisesi böylece bir kez daha tüm Türkiye’ye sesini duyurdu. Şu anda gelinlik bir kız gibi görüyorum Trabzon Lisesi’ni.

İşte anılarla, coşkularla dolu Trabzon Lisesi yıllarım.

TK . Bu söyleşi için teşekkür ederim

24 Nisan 2012'de yazıya düşen not:

Trabzon Lisesi'nde on beş Türk Dili ve Yazın Öğretmenliğini yaparken Mayıs 1987'de Trabzon Lisesi'nin kuruluşunun 100.yılını kutlamıştık. Bu dönemde hazırladığım özel dergiyi de siz okurlara sunuyorum.Geriye dönüp baktığımda duygulanıyorum, siz sakın görmeyin ağladığımı...         

 ( Trabzon Lisesi dergisi, Mayıs 1987 )

                         

  

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..