Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '07

 
Kategori
Futbol
 

Trabzon yükselişte, Beşiktaş tepetakla...

Trabzon yükselişte, Beşiktaş tepetakla...
 

İkinci yarının başlamasıyla, Beşiktaş taraftarının içinde şampiyonluğa dair ümitlerin yeşermesi aynı zamana denk gelir. Oynanan iki Vestel Manisaspor maçında oluşan tablo, Beşiktaşlılara “Neden bizim 101.yılda uğradığımız kazaya Fenerbahçe uğramasın?” sorularını içten içe sordurmaya başlamıştı ki, siyah beyazlı ekibin deplasman grafiği, hevesleri kursaklarda bırakmaya yetti. 22.hafta karşılaşmasında Trabzonspor karşısında alınan mağlubiyet ise, korkarım siyah beyazlılarda aşağı yönlü bir puan grafiğinin habercisi durumunda. Trabzon’da ilk 45 dakikayı 2–0 önde tamamlayan Beşiktaş’ta ikinci yarının ilk onbeş dakikasında yenen 3 gol, takım üzerinde etkisini uzun süre devam ettirecek bir buhrana sebep olabilir. Galatasaray derbisinin de kaybedilmesi durumunda korkulan odur ki, Beşiktaş zirveden aşağıya çığa sebep olan bir kartopu gibi yuvarlanır. Tabii, o çığın altında kimler kalır, kimler kurtulur şimdiden tahmin etmek güç... Beşiktaş tarihinin “en başarısız başkanı” olma yolunda hız limitlerini zorlayan Yıldırım Demirören’in daha bir ay önce kongrede yeniden başkan seçildiğini hatırlayıp, Del Bosque’ye ödenecek tazminatın Tigana’nın koltuğuna etkilerini irdelersek eğer, bu durumda olacaklar yine tribünde veya ekran karşısında tırnaklarını yemekle meşgul taraftarı gerecekmiş gibi görünüyor. Kongre’de ikinci bir başkan adayı çıkar(a)mayan Genel Kurul’un en az takımı yönetenler ve takımda oynayanlar kadar sorumlu olduğunu hatırlatıp maçın analizine geçelim.

Maça klasik ilk on birinde zaman zaman değişikliğe uğrayan tek mevkii olan sağ bekte Ali Tandoğan’ı görevlendirerek başlayan Beşiktaş, muhtemel bir Ersen Martin tehlikesine rağmen tandemini İ.Toraman, Baki ikilisinden kurmuştu. Kadrolar açıklandığında Yattara’nın eksikliğine ek olarak Ziya Doğan’ın tercihini Umut Bulut’un tek forvet olduğu bir sistemden yana kullandığını görenler, “Ziya Hoca Beşiktaş’tan korkmuş.” yorumlarını yaparken, ikinci yarının “Korkunun ecele faydası yok.” konulu bir sempozyuma dönüşeceğinin farkındalar mıydı acaba? Maç başlarken defansın göbeğindeki Erdinç-Risp ikilisinin önünde mücadeleci futbol karakterleri ile göze çarpan Ayman, Hüseyin ve Mustafa Keçeli’nin görev aldığını gördük. Hücumu destekleme görevi Ziya Doğan tarafından Ceyhun ve Gökdeniz’e verilmiş, ileride Umut Bulut tek bırakılmıştı. Beşiktaş ise klasik taktiğinde hareketli ileri ucuna (Bobo-Nobre) usta ayaklar (Ricardinho-Delgado) tarafından uzatılacak paslardan gol bulmak niyetinde idi. Buradaki önemli ve Beşiktaş adına ilk yarıdaki 2 golü getiren nokta, Trabzonspor defansının alan daraltmak maksadıyla ileriye çıkışı ve Beşiktaş’ın usta ayaklarına dar alanda pas yaptırmamayı hedefleyen oyun stratejisi idi. Fakat daha oyunun başlarında Ricardinho’nun defans gerisine attığı toplar, bu stratejinin Trabzonspor açısından geri tepebilecek kadar risk taşıdığını da gösteriyordu. Nitekim ilk golün geldiği 24.dakikaya kadar olan süreçte daha etkili pozisyonları bulan taraf Trabzonspor olmasına rağmen, özellikle Ricardinho’nun Trabzonspor defansı arkasına Bobo’yu kaçırma girişimlerini açıkça süzebildik.

Sanıyorum buradan yapmamız gereken ilk çıkarım, geçen hafta aynı strateji ile Beşiktaş’ı yenen Konyaspor ile bu maçın ilk devresinde Beşiktaş’tan 2 gol yiyen Trabzonspor arasında oyun planı açısından bir fark olmadığı... Bunu bizi götüreceği sonuç da tıpkı geçen haftaki analizimizde yazdığımız gibi zemin şartlarının Beşiktaş’ın oyununa olan etkisi... Konya’daki zemine oranla çok daha oynanabilir bir saha bulan Beşiktaş, usta ayaklarını Trabzon’da da kullanmasını bildi. Ta ki, ikinci yarıya kadar... İlk yarıda kurduğu oyun planının sahada işlemediğini gören Ziya Doğan ikinci yarıya tamamen farklı bir strateji ile çıkıp takımının rotasını hücum yönüne çevirirken, Jean Tigana’nın adeta “basireti bağlanmış” gibi oyunu seyredişini hep beraber izledik. Açıkçası ikinci yarıdaki Jean Tigana’nın maçı tribünden ya da televizyondan takip eden bizlerden hiçbir farkı yoktu. Maç sonrası verdiği demeçlerde “Ersen’in oyuna girmesi kötü oldu, bizim dengemizi bozdu.” şeklinde konuşan Tigana acaba bu analizi ancak 90 dakikanın sonunda mı yapabildi? Yok eğer maç içinde yaptı ise, kendisine sormak gerekir “Karşı hamle olarak ne yaptınız mösyö Tigana?” diye. Trabzon’a götürülen kadroda Ersen Martin’e önlem olarak görev verilebilecek tek oyuncu Mustafa Doğan iken, Ersen oyuna 46.dakikada Mustafa Doğan ise 66.dakikada girdi. Üstelik de sağ bek olarak. Bu esnada Trabzon çoktan 3–2 öne geçmiş, bir başka deyişle atı alan Uzunsokak Caddesi’ni geçmişti...
Ligin ilk yarısında oynanan maçta Beşiktaş rakibine aynı skorla 3–2 yenilmiş ve hatta Ersen Martin’den aynı dersin benzerini almıştı. Aynı hatayı göz göre göre ikinci kez yapanlar için söylenen cümleyi bu sütunlara taşımak istemiyorum. Ancak hafta arasında 2–0 öne geçtiği maçta turu AZ Alkmaar’a hediye eden Zico ve Beşiktaş’a tazminat ipliğiyle bağlı Tigana’yı gördükten sonra yeni nesil Türk teknik direktörlere olan ihtiyacı da göz ardı etmemek gerekir. İkinci yarıdaki oyunu ile Trabzonspor takımı, hamleleri ile de Ziya Doğan alkışı hak ediyorlar. Dört büyük takım içinde ikici yarıda en fazla puanı toplayan Trabzonspor, ilk yarıdaki yanlış yönetim politikalarını terk etmiş görünüyor. Darısı Beşiktaş’ın başına... Bu arada dün bir kez daha görüldü ki, Trabzonspor seyircisi sahadaki takımın zararına çalışmaktan vazgeçmeyecek.

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..