Trabzonsporlu oyuncuların egoizmi Beşiktaş'ın çaresi oldu!

Engin, Colman, Teofilo ve Burak’ın egoist, takım oyundan uzak futbol anlayışları Beşiktaş’ın bu karşılaşmada en büyük avantajı oldu. Ayrıca karşılaşmanın her iki takım adına bol gollü tamamlanmamış olması da çok ilginçti.

Ancak Beşiktaş bu karşılaşmayı yine de kaybetti!

Maç öncesinde İddaa kuponları için üst oynayanlar düşünceleri ve tahminlerinde aslında yanılmamışlardı. Çünkü hem Trabzonspor hem de Beşiktaş açık oyunu tercih ediyorlar. Özellikle Beşiktaş defansını ileride kurduğundan rakip takımlara çok geniş hareket alanı bırakıyor. Hafta arası bunun nasıl bir pamuk ipliği ile çizilmiş bir hat olduğunun altını çizmiştik. Trabzonsporlu oyuncular zaman zaman acemice bu ofsayt tuzağına düştüler. Beşiktaş’la oynayan takımların ofsayt istatistiklerinde çok önemli artış göze çarpıyor.

Yalnız bu karşılaşmanın henüz 12. dakikasında arkaya atılan topta Teofilo kaleci Hakan ile karşı karşıya kaldı. Teofilo kalesini boşaltan kalecinin, Yattara’nın Fenerbahçe maçında attığı gibi, üzerinden aşırarak bir vuruş yapmış olsa Trabzonspor golü çok erken bulmuş olacaktı. Fakat bu erken golün kendileri için avantaj mı yoksa Beşiktaş’ın maçı çevirecek daha fazla zamanı olacağından dezavantaj mı olacağını sonsuza kadar bilemeyeceğiz.

Schuster son iki karşılaşmada sağ kanadı tek başına Hilbert’e teslim ediyor. Özellikle ilk yarı Hilbert bu taraftan çok etkili ataklar geliştirdi. Trabzonspor’un sol kanadını savunan Cale üst düzey maçlarda çok hatalı oynuyor. Her ne kadar Şenol Güneş ikinci yarıda bu kanat için önlem almış olsa da Beşiktaş ilk yarıda bu tarafı biraz daha dikkatli kullanabilmiş olsa; Nobre ve özellikle Holosko zamanlama ve konumlanma hatası yapmasa Beşiktaş da ilk yarıda goller bulabilirdi.

Trabzonspor hücum ederken 4-3-3’e daha yakın bir dizilişle oynadığından özellikle Beşiktaş’ın sağ kanadının bu yalnızlığını değerlendiremedi, hatta kendine göre atak yönü olarak Serkan ve Yattara’nın bulunduğu hep sağ taraftan kullandı. İkinci yarı merkezden hücum etti.

Ancak ceza sahasına yapılan ortaların ne kadar etkili olduğunu atılan golle test etmiş olduk.

Beşiktaş’a gelen teknik adamlar Nobre’nin defans oyuncularını yıpratırken arkadan gelen oyunculara pozisyon hazırlamasını bekliyorlar. Nobre gerçekten de bu işi çok iyi yapıyor ve çalışkanlığı ile de teknik adamların aklını çeliyor. Kendisinin iyi niyetine karşın Beşiktaş’ı hücumda bir kişi eksilttiğini de söylemek mümkündür.

Evet, mücadele çok önemlidir ancak futbolda gol her şeydir!

Bobo’nun Ernst’in yerine oyuna girmesi ile Beşiktaş ileride üç santraforla oynamaya başladı. Birbirine yakın özelliklerden kurulan bu hattın Trabzonspor’un işini kolaylaştırdığını söylemeliyiz. Zaten Beşiktaş’ın ataklarının sıklaştığı son bölümler de tam bir karambol oyununa dönüştü, futbolcular birbirlerine çarptı, gerilim arttı.

Gerilim demişken; ikinci yarıya eklenen 5 dakikanın 9 dakika olarak oynatılması Trabzonspor’dan Teofilo’nun kırmızı kartla oyun dışı kalmasına neden oldu. Hakem Kuddisi Müftüoğlu için sıkıntılı bir karşılaşmaydı. Oyunun kontrolünü kaybettiği bölümler yaşandı. İlk yarıda Egemen’nin topa koluyla müdahalesi penaltıydı. Bunu çarpma olarak nitelendirmenin futbola fazlasıyla aşırı yorum katma olduğunu düşünüyorum. Golü hazırlayan serbest vuruşa neden olan pozisyonda Burak’a yapılan hamle de sanki faul değildi. Mustafa’nın golü öncesinde de ceza sahasının içinde Ernst’e faul yapılmıştı. Ancak o karışıklıkta bunu görebilmek çok kolay değildi. Önemli olan standardı yakalamak; benzer pozisyonları da devam ettirebilmek. Örneğin hakemler bir çok karşılaşmada çok daha ağır müdahaleleri devam ettirirken hafiflere faul düdüğü çalabilmektedir. Bu da bazen maçın skoruna ve sonucuna etki edebilmektedir.

Trabzonspor büyük maçları kazanmaya devam ediyor. Bu karşılaşmanın başından beri ibre hep bordo mavinin yanında duruyordu, sonuç da öyle oldu. Şenol Güneş’in takım içindeki egoizme bir çözüm bulması gerekiyor. Çok kolay olabilecek bir maçı son dakikada kalecisinin yaptığı basit hata yüzünden berabere de bitirebilirdi.

Beşiktaş ise büyük maçlarda aksamayı sürdürüyor.