Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Trafiğin patronu

Trafiğin patronu
 

“Sekreterim Alev'in, "Ankara'dan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Celal Uzunkaya sizinle görüşmek istiyor" demesiyle, Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu toplantılarından İstanbul'a keskin bir dönüş yapmış oldum.”

Yukarıdaki giriş cümleleri benim değil. Sayın Meral Tamer’ in 1 şubat 2008 tarihli Milliyet gazetesindeki “Trafiğin yeni patronu kolları sıvadı” başlıklı yazısından aldım. Özellikle üstat yazarlarımız böylesi “sekreter ” vb vurguları köşelerinde neden kullanırlar anlamam. Kimi zaman bir konuyu “sürücüleri” ile konuştuklarını belirtirler. Kimi zaman bir marketin güvenlik sorunundan bahsedecekken “balıkçılarının ayıklamakta oldukları lüferler” –sanırım lüferdi- işini içine girer. Neden o konu için uzmanlık alanında olmayan bir tanıdık ile de fikir alışverişinde bulunulduğu söylenmezde o tanıdığın “sürücüsü” olması vurgulanır veya neden lüferler işin içine girmeden 10 dakikalık bir alışverişte bile 10 defa güvenlik anonsu dinledim denmez bilmiyorum. Sonuçta ikisi de aynı vurguyu yapmıyor mu anlamıyorum? Lütfen Sn. Tamer ve diğer üstatlar kızmasın, ama ben bu yazım tarzını yineliyorum anlayamıyorum. Zaten konumuzda bu değildi. Kusura bakmayın tutamıyorum kendimi ve Milliyet ailesinin eleştiriye hoşgörü ile yaklaşacağına inanarak yazıyorum bunları

Asıl konumuza gelelim. Yazıda daha önceki görevlerinde de başarılı çalışmalar yaptığı belirtilen Sn. Celal Uzunkaya’ nın “akibet takibi” projesinden bahsediliyor. Özetle Sn. Uzunkaya’ nın çalışmaları kazanın sonuçlarının –ör: ölü sayısının- anlık değil de belli bir zaman diliminde izlenmesi halinde aslında daha vahim sonuçlarla karşılaştığımızı göstermiş. Bu nedenle akibet takibinin daha organize ve düzenli olarak yapılmasının önemi vurgulanmış. Kesinlikle doğru ve güzel bir çalışma. Akibet takibinin yapılması sonraki sonuçların analiz edilerek daha farklı önlemler alınmasını sağlayarak olumsuz etkiyi azaltabilir. Ama işte sayın okurlar benim sorunlarım tam da burada başlıyor. Anımsarsanız ben trafik sorununun! bir sorun değil sonuç, kazanında, sonucun sonucu olduğunu yazmıştım. İşte bizler sonuçların sonuçlarını hafifletmeye çalışıyoruz. (Kesinlikle yapılmalı tabi ki.) Ama asıl enerji sonucun etkisini azaltmak için değil sonucun nedenini ortadan kaldırmak için harcanmalı. Ve şimdi tekrar dönelim “şaşırılmış başlık “ başlıklı yazıma. Otoban var. Otobanda kazaya karışan otobüsler çok büyük olasılıkla teknoloji harikası. Ama 4 (dört) otobüs o çok övündüğümüz Bolu dağı tüneli çıkışında kaza yapıyor. İşte bunu nasıl önleyeceğiz. Evet işte tam da soru bu. Kazadan sonra akibet takibi yerine akibet takip etmeyeceğimiz bir düzeni nasıl sağlarız?

Otoban yapıp buzlanmayı önleyemiyorsak, teknoloji harikası otobüslerin üretim üssü olup ama o otobüsü kullanamıyorsak, o zaman aslında sorun, olan olduktan sonra akibeti takip edemeyerek daha ağır gerçeklerden uzak kalmamız mı yoksa başka bir olgu mu?

Sayın okurlar bana akibet takibi yapamamak, kırmızıda durmamak, aşırı hız gibi kavramlar gerçek sorun olarak gözükmüyor. Bunların hepsi bana göre dönüp dolaşıp insan nicelik / nitelik orantımıza dayanıyor. Ve ben niteliği asla para, cinsiyet, yaş ve eğitim ile doğrudan ilişkilendirmiyorum. Türk insanının ortak paydası siyasi düşünce tarzından, cinsiyetinden, eğitim seviyesinden bağımsız olarak kısa vadeli, bireysel çıkarları için düşünmesi ve kurallı olmamasıdır. Her eyleminde, yaptığı eylem her ne ise kendisinin ön plana çıkarıldığı bir düşünce sistematiği vardır. Bu sistematik nedenler değil sonuçlar üzerine kuruludur. Sonuçları çözmeye çalışırsanız ne kadar iyi niyetli olursanız olun zaten bulacağınız önlem! hatalıdır. Sonuç çözülmez. Neden çözülür.

Etkili, etkisiz, yetkili yetkisiz, yazar, çizer vatandaş, siyasi, teknokrat, bürokrat hepimize düşen temelde bu ilişkiyi değiştirmek için ne yapacağımızı düşünmektir. Kuşkusuz ki bu değişim ki eğer başlarsa çok uzun vadede sonuç verir. Bu süre içinde yapılacak olanlarda vardır ama bunlar da o farklı düşünce sistematiğinden bağımsız değildir. Benim kısa vadeli önlem anlayışım örneğin hemen şimdi başta İstanbul’ da olmak üzere başlamış olan yol, viyadük, duble yol vb çalışmalarının güvenli bir şekilde noktalanmasıdır. Aman yanlış anlamayın, bitirilmesi demiyorum. Hemen şu andaki konum ne ise o lokasyonda tehlikeye yol açmayacak önlemler alınarak yarım bırakılması ve bir daha buraya da, benzeri projelere de para harcanmamasıdır.

Bu yazdıklarımın istisnasız olarak tüm Türk ulusu tarafından deli saçması olarak algılanacağını ve bu kadar insan, bu kadar araba ne olacak diye aşırı mantıklı! tepkiler verileceğini biliyorum. İşte o tepkileri veren toplumdan bu sonuç çıkar.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..