Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '11

 
Kategori
Trafik
 

Trafik Canavarını Hapsedebilseydik, Karacaahmet'te Toplu Konut Yapardık

Her şey 19. yy’in sonlarında içten yanmalı motorların icat edilmesiyle başladı ve bunların otomobillere uyarlanmasıyla devam etti. 1.800 lü yılların sonunda, ilk benzinle çalışan içten yanmalı motorlu otomobili geliştiren Alman Mühendis Karl Benz, böylelikle ileride arap ülkelerini ihya edeceğini bilemezdi kuşkusuz. Bu projenin seri üretime yansıtılmasınıysa ampülün icadına borçluyuz, keza ilk otomobil seri üretimi fikrinin Henry Ford’un kafasında olgunlaşması, Edison Aydınlatma Şirketinde çalıştığı döneme denk gelmektedir. İşte size otomobil endüstrisinin çıkış noktasının, yani Henry Ford’un 1908 yılında üretimine başladığı ve 1918 yılına gelindiğinde toplam üretimi 15 milyon adeti bulan T Model’inin basit hikayesi. Krize en duyarlı sektörlerden birisi olduğundan adetler her yıl dalgalanmakla birlikte, geldiğimiz noktada dünyada yılda 50 Milyon’dan fazla araç üretiliyor. 2010 yılında ülkemizde trafiğe katılan yeni araç sayısıysa 750.000 dolaylarındadır. Bugün Türkiye’de 20 Milyon’dan fazla ehliyetli şoför 13 Milyon’dan fazla trafiğe kayıtlı aracı kullanıyor ve bu süreç beraberinde bazı sıkıntıları getiriyor. Keşke bu etkileşimin doğurduğu tek sıkıntı, trafikte geçirmek zorunda olduğumuz lüzumsuz zamanlar olsa. Ne yazık ki öyle değil, bu araçlar her yıl artarak devam etmekle birlikte, yıllık 1 Milyon adeti aşan trafik kazalarına sebebiyet veriyor. Her yıl 200.000 civarında insan bu kazalarda yaralanırken, 5.000 kadar kişiyse hayatını kaybediyor. Ülkemizde bunun önüne geçmek için hiçbir şey yapılmadığını iddia etmiyorum, ancak dünyanın farklı yerlerinde araba kullandığımda, çok daha gelişmiş ve pratik önleyici uygulamalarla karşılaşıyorum. En basitinden, bugünlerde Avrupa’daki otoyollarda içkisiz araç kullanımının iletişiminin yapıldığı ve her köşe başında görebileceğiniz “%100 Bob, %0 Op” billboardları ve bu konuda yaratılmaya çalışılan bilinç. Ayrıca yine Avrupa’da kronik kaza yaşanan noktalarda “Burada daha önce 12 ölümlü kaza oldu” ya da “Bu noktada daha önce 21 tane maddi hasarlı kaza oldu” gibi bir yazı görüyorsunuz. Böyle bir yazıyı görmek hoş değil kuşkusuz, ancak sürücülerin bu noktalarda çok daha fazla dikkatli olmasına yardımcı olacağını da yadsıyamayız. Hemen aklıma İstanbul-İzmit otoyolunda, Hereke’yi geçtikten sonra Körfez’e doğru giderkenki viraj geliyor. Bu güzergahta çok sık gittiğim için, ne kadar çok kazaya ev sahipliği yaptığını biliyorum. Yine bu tür noktalarda, aralarında belirli mesafeler olan işaretler asfalta konulabilir. Örneğin, aralarındaki mesafe 50m olan çavuş işaretleriyle (chevron) tehlikeli bölge boyunca asfaltı boyarsanız, yol kenarına “Öndeki araçla en az 3 çavuş işareti mesafesi açıklık bırak” gibi bir uyarıyı koyabilirsiniz. Böylesi pratik bir ölçüt, şoförlerin önlerindeki aracı takip mesafesine uyumunu kolaylaştıracaktır. Trafiğin olağan akışını düzenlemek önemli kuşkusuz lakin Amerikalılar freni patlayan araçları dahi düşünmüşler. Bunu ilk kez West Virginia ile Washington DC arasındaki otoyolda gördüğümde hayranlıkla karşılamıştım. Rampa aşağı gidilen noktalarda, yolun sağ tarafına doğru “Runaway Truck” çıkışları oluşturulmuş. Bu çıkışlardan sonrasında ise plaj kumu gibi aracı yavaşlatıcı bir malzemeyle yapay bir tepecik yapılmış. Eğer freni patlayan bir kamyon, anayoldan çıkıp, bu kaçış noktalarına girerse, derhal yavaşlıyor ve kumdan tepeyi çıkarken de hiçbir hasara mahal vermeden kendiliğinden durabiliyor. Bu da incelik isteyen bir düşünce işte, eminim Anadolu’da çok farklı noktalarda biz de bu fikirden istifade edebiliriz. 

Buraya kadar anlattıklarım can kayıplarının önüne geçmekle ilgili birkaç pratik çözüm önerisiydi. Peki ya zaman kayıplarına ne demeli ? Hergün 2 saatinizi trafikte geçiriyorsanız, ayda 60 saati, yani 2, 5 gününüzü yolda geçiriyorsunuz demektir. Eminim ki hergün Boğaz Köprüsünü geçmek durumunda olanlar, bundan da fazlasını feda ediyorlar. Oysa ki Amerika’lıların yaptığı gibi, sol şeridi sadece içinde 2’den fazla kişi olan araçlara tahsis etsek (HOV-Highly Occupated Vehicles), eminim ki bir çok kişi sıkışık sağ şeridi kullanmamak için, yanında bir başka arkadaşıyla köprüyü geçecek, bu da köprüdeki araç trafiğinin ve dolayısıyla da trafikte geçirilen zamanın azalmasına önemli katkı sağlayacaktır. Bu söylediklerim olmayacak şeyler değil, olduracak yönetimlere ihtiyaç duyuyorlar sadece. 

 
Toplam blog
: 4
: 875
Kayıt tarihi
: 05.11.10
 
 

Anlamaktan kaynaklanan şaşkınlığı, cahillikten kaynaklanan şaşkınlığa tercih eder.. İnsanın başı..