Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '06

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Trakonya'nın gazabından korunun!!!

Trakonya'nın gazabından korunun!!!
 

Resimde gördüğünüz balığın iğnesi elinize ya da herhangi bir yerinize battığında, bünyenizin durumuna göre, batan bölgenizin balon gibi şişmesinden serumluk ve komalık olma durumuna kadar istenmeyen hallere düşebilirsiniz. Dikkat!

Bir yaz haftasonu, yine soluğu cuma akşamından Karaburun’da almıştık. Denize nazır bir tepede bulunan mütevazi Karaburun Öğretmenevi’nin misafirhanesine yerleştik. Gece geç saatlere dek muhabbet edip, leb-i derya balkonumuzda denizden gelen esintiyi İzmir’e döndüğümüzde kullanmak üzere içimize depolama gayretlerimizi bütün boşu boşunalığına rağmen sürdürüp geç saatlerde yattık.

Cumartesi sabahı erken saatlerde oltalar, yemler ve diğer malzemeleri yüklenip Karaburun limanına gittik. Mendirekten, “rastgele” deyip saldık oltaları. İğnelerimiz levrek-çipura iğnesiydi, yemler de sülünes.

Bir-iki ufak lidakinin ardından benim olta yine tık tık etmeye başladı. Yavaş yavaş çekmeye başladım ve o güne kadar görmediğim, tipsiz şeklinden, yenmeyen türlerden kaya balığı ya da ot balığı olduğunu tahmin ettiğim bir balık çıktı geldi oltanın ucunda. Kısmetime ufak bir serzenişte bulunduktan sonra kendi kendime, ölmeden tekrar atıyım denize diyerekten acele balığı iğneden çıkarmak için hamle ettim. Ve balığın çırpınmasıyla birlikte sırtındaki iğnelerden biri baş parmağıma battı ve batmasıyla parmağım balon gibi şişmeye ve ağrılı zonklamalara başladı.

İşte o anda jeton düştü, sanırım bu daha önce hiç müşerref olmadığım ama namını çokça duyduğum trakonya balığı olmalıydı. Hemen, liman içindeki balıkçı teknelerinden birinde ağ düzelten yaşlı bir balıkçının yanına, elimde olta ile koştum. “Kaptan bu balık ne balığıdır?” dediğimde, “amman evlat sakın dokunma zehirli balıktır o, trakonya” diye feryat etti adam. “Galiba elime battı amca” dedim. Adam bana acır gözlerle baktı ve “o zaman vakit kaybetmeden hastaneye koş, çabuk” dedi.

Takımları, ne var ne yok toplayıp, limandan ayrılırken, liman ağzında bulunan Su Ürünleri Kooperatifi’nin lokalinde oturan daha yaşlı biri dikkatimi çekti. O’nun yanına gittim ve balığı gösterdim tam emin olmak için. Elimi de gösterdim tabi bu arada. Adam: “Bu balıktan komalık olan da olur, sadece eli şişen de. Beni de yaraladığında ben bir şişe viski içtim, yattım, sabaha bir şeyim kalmamıştı” derken balığı kedisinin önüne atmıştı bile. “Aman amca kediye bir şey olmasın” diyecekken ben, “bu namussuza bir şey olmaz merak etme sen” dedi, aşırı sigara içmekten sararmış dişleri ile sırıtarak.

Soluğu, öğretmenevinin çok yakınında olan sağlık ocağında aldık. Cumartesi olduğu için, doktor bayanı evinden buldular, çağırdılar. Doktor gayet rahat bir şekilde: “Trakonya mı?” dedi. Evet dercesine gözlerinin içine baktım. En güçlüsünden bir ağrı kesici yazdı. Önümüzdeki saatlerde ağrılarıma dayanamayacak ya da genel durumumda bir bozulma olacak olursa tekrar gelmemi, o takdirde yatırması gerekebileceğini söylediğinde, içimden: “Allah’ım neydi benim günahım?” şarkısını söylüyordum.

Bütün yeme-içme-gezme-tozma ve yüzme planlarımız suya düşmüştü. Bir adet balon gibi şişmiş ve zon zonk zonklayan baş parmak ile odamıza döndük. Otursam da yatsam da mutlaka o elimi yüksekte tutup, iki tane de Apranax Fort’u yuttuktan sonra, e biraz da erkekliğe boya sürmemek için sesimizi çıkartmadan sabahı ettik. Abartmıyorum, acısı ertesi gün oldukça geçmesine rağmen, açılan yara belki bir ay kapanmadı. O parmak uzun süre o nişanla yaşadı.

Evet dostlar, bu fotoğrafta görülen arkadaşa lütfen dikkat ediniz. Oltayla balık tutmak gibi meraklarınız varsa, bu kardeşimizin oltanıza takılması durumunda ki özellikle Ege sahillerimizde yaşıyorlar kendileri, sakın ola ki elinizle iğneden çıkarmaya kalkmayıp daha güvenli yolları tercih ediniz. Sırtındaki, baştan ikinci iğnesi zehirlidir, eti de yenmez zaten ve sizler, benim kadar şanslı olmayabilirsiniz.

Haydi rastgele...


Diğer balık yazılarımdan bazıları:

@ "Balıkta Lüfer, Baharatta Karabiber": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=9541

@ "Sülünes, Boru Kurdu; Gel Çipuram Gel": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=8660

@ "Sardalya Tava Yapmanın Püf Noktaları": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=6634

@ "Foça'lı Jennifer Lopez": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=141705

@ "Balığınızı Nasıl Alırdınız?": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=4203

@ "Balıkçı Dediğin Tarif Verecek Kardeşim": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=13467

@ "Balıkçı Dediğin 'Kodu mu oturtacak' Kardeşim": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=15674

@ "Light Çinekop": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=77022

@ "Bir Mırmır, Bir Çipura; Daha Ne Olsun Be Usta?": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=60875

@ "Çeşme'li Sevgili Kılçık Oldu Battı Bana": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=146563

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..