Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '13

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Trakya’daki Işık: Kepirtepe Köy Enstitüsü,

Birçok dernek vardır ki, adı var, kendi yoktur. “Tabelâ partisi” dedikleri gibi, tabelâsı var ama hiçbir faaliyeti olmayan derneklere de“tabelâ derneği”  demek gerekir. Tüzüğü var, başkanı var, ofisi var ama hiçbir çalışması yoksa!..

Ancak kıvançla söyleyeyim ki, “Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği” tabelâ derneği değil...

Henüz 12 yaşında gencecik bir dernek ama aşkla ve şevkle nasıl çalışıyor, bir görmelisiniz. Zaten aşk ve şevk yoksa, tadı tuzu olmayan bir yemekten farkı yoktur yaptığınız işin.

Şu anda Prof. Dr Kemal Kocabaş’ın başkanı olduğu dernek, yorulmadan çalışıyor; eser üretiyor durmadan.

Ürettiklerinin hiçbiri de öyle eften püften şeyler değil. Aksine her biri ciddî bir emek ürünü…

Eğitimci yazar ve şair dostum Muhsin Durucan, Nisan’ın ilk haftasındaki yayınevimizi ziyaretinde, 13 Nisan günü Lüleburgaz’da “Trakya’daki Işık: Kepirtepe Köy Enstitüsü” konulu bir “Çalıştay” (Sempozyum) düzenlendiğini haber verdi. Katılmaya kararlıydı o. Ben de isterdim ama…

Gerçekten isteyince, oluyormuş demek…

İstanbul’un yeni ilçelerinden Maltepe Belediyesi, bir otobüs tahsis etmiş, bu Çalıştaya katıla-caklar için. Karslı meslektaşım Zübeyt Çelik başkanlığındaki grup, Bahçeşehir’den geçerken sabah erken,  beni de aldılar. Yıllardır görmediğim faal örgütçü dostum eğitimci yazar Refet Özkan’la koyu bir sohbete dalmışken, saat 8.30 dolaylarında varıverdik Lüleburgaz’a.

Son yıllardaki birçok belediye başkanı gibi,  Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak da görevinin sadece “yol, su, elektrik” olmadığını bilenlerden biriymiş ki, bu “Çalıştay”ın yapılması için önayak olmuş. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği ile işbirliği içinde 416 sayfalık büyük boy bir eserin hazırlanıp yayımlanması ve geniş bir okuyucu kitlesine ulaşması için ne gerekiyorsa yapmış. (*)Ayrıca 13 Nisan günü, Belediyesinin yaptırdığı “Kültür Salonu”nu bu Çalıştay’ın emrine vermiş. Yetinmemiş; tüm katılımcılara çay, kahve, pasta ikram etmiş;  öğleye kadar herkesin kafasını, öğleyin de karnını doyurmuş!..

Hangi partiden olduğunu mu soruyorsunuz, Emin Halebak’ın?

Vallahi, bunu sormak aklımın ucundan bile geçmedi.

Bana ne partisinden!

Benim için, yaptığı iş önemlidir, bir insanın. Yaptığı işin niteliği, kalitesi önemlidir.

İyi işler, güzel işler yapıyorsa, hangi partiden olursa olsun…

Gecesini gündüzüne katarak çalışan, verdiği hizmetle halkın sevgisini, saygısını kazanan bir yönetici A partisinden olursa “iyi”, B partisinden seçilmişse o makama “kötü” mü olacak yani!

Böyle bir anlayışa hep karşı çıkmışımdır; karşı çıkacağım bundan sonra da.

İstanbul halkı Kadir Topbaş’ı, Eskişehir halkı Yılmaz Büyükerşen’i, Osmaniye halkı Kadir Kara’yı,  Diyarbakır halkı Osman Baydemir’i seçip duruyorsa, bir bildiği vardır mutlaka.

Sözgelişi Osman Baydemir’i bir Diyarbakırlı’ya sorun. (Fanatik olmayan bir Diyarbakırlı’ya ama) Size ne güzel sözler söyleyecektir; O’nun hakkında. Falanca partiden diye, niye sevmeyecekmişim Baydemir’i?

Halk bir yöneticiyi seviyorsa, nedeni vardır mutlaka. Kusura bakmasın kimse, ben de severim, halkımın sevdiğini.

Diyeceğim o ki, ilk kez gördüğüm Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak’ı sevdim ben.

Salonun kapısında karşılayıp “Hoş geldiniz” demesinden tutun da çalıştayda -kimi basit politikacılar gibi- bağırıp çağırmadan yaptığı bilinçli konuşmasına varıncaya kadar sevdim; takdir ettim kendisini.

“Lüleburgaz Belediyesi olarak (…) attığımız her adım, Köy Enstitülerinin ilkeleriyle örtüşüyor.”diye başladığı konuşmasına, benim de aynen onayladığım şu görüşlerini not ettim sizin için:

“1937 yılında ülkemizin zor ve karanlık koşullarından aydınlığa çıkışın yollarını arayanlar, çözümün “canlandırılacak köylerle canlandırılacak ülke” (**) yaratmak olduğunu düşündüler. Çünkü o günün koşullarında nüfusumuzun % 80’i köylerde yaşıyordu. Köylerden başlayacak ülkeyi kalkındırma ve aydınlanma çalışmaları için ön koşulun insan, doğa ve vatan sevgisi olacağına inandılar. Bu, eğitimde yapılacak atılımlarla gerçekleşecekti. Kendi koşullarımızda üreterek, okuyarak, öğrenerek, ekonomik ve sosyal beklentilerimiz karşılanacaktı. Köy Enstitüleri böyle doğdu.”

Duruşuyla, ses tonuyla ev sahibi oluşunun gücünü ve üstünlüğünü hiç hissettirmemeye çalışarak devam etti:

“Önce kendi emekleri ile yaşam alanlarını yarattılar. Toprağı işlediler, hayvan baktılar, ektiler, diktiler, biçtiler. Kendi ürettiklerini tükettiler. Bir yandan kültür dersleri ve sanat çalışmaları ile bilimsel ve sosyal yanlarını güçlendirdiler. Kendilerini geliştirdiler. Yaşamda mutlu olmanın yolunun doğadan geçtiğini gördüler. Yaşadıkları alanları ağaçlandırıp temiz ve güzel bir çevre yarattılar.”

Daha sonra, Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün 1939’da eğitime nasıl başladığını kısaca özetleyen Başkan Halebak,Bir toplumu yok etmenin en etkili yolu o toplumu eğitimden yoksun bırakmaktır.”  deyip Lüleburgaz Belediyesi olarak “çocuklara, gençlere, kadınlara, emekli ve engellilere” hangi gözle baktıklarını, nasıl bir hizmet anlayışıyla çalıştıklarını özetleyerek:

‘Lüleburgaz’ın her evinde bir Kepirtepe vardır’ söylemi gerçeğin yansımasıdır.” deyip Lüleburgazlı veKepirli yazarımız Mehmet Başaran’ın şu sözüyle bitirdi konuşmasını:

“…Trakya insanı aydınlanmacı, yurtseverdir. Trakya “ülkenin en batısında aydınlığı alnında ilk duyan”, düşünen, sorgulayan, üreten insanların yaşadığı coğrafyadır.”

Ben, Emin Halebaktan önce, Lüleburgaz halkını kutlamak isterim: İlçe merkezi olan kentlerine böylesine bilinçli ve aydın bir “Belediye Başkanı” seçtikleri için…

Başkan’dan sonra mikrofona davet edilen Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Lüleburgaz Şubesi Başkanı Günsel Solak da çok hoş bir konuşma yaptı.

O da bağırıp çağırmadı. O da küfretmedi, hakaret etmedi kimselere. Zaten o yapıda biri olsaydı, böylesine dört dörtlük bir Çalıştay yükünü taşıyabilir miydi?

Evet, bu Çalıştay’ın maddî yükünü Belediye karşılamıştır ama ya baştan sona hiç aksamayan bu organizasyonu kim düşünmüş, kim planlamış, kim uygulamıştır?

“Bugün Kepirtepe’yi, Trakya’nın aydınlanmasındaki rolünü, Köy Enstitülerini ve bu eğitim sisteminden günümüze neler aktarabileceğimizi konuşacağız.”diye söze başlayıp “Trakya’daki Işık: Kepirtepe Köy Enstitüsü ve Yeni Arayışlar Çalıştayı”ndan Türkiye Cumhuriyeti’nin aydın, devrimci tüm Köy Enstitülü öğretmenlerine saygılarımızla…”  diye bitirdi konuşmasını Günsel Solak.

Hasan-Âli Yücel, İsmail Hakkı Tonguç, Prof Dr. Cavit OrhanTütengil ve Nejat İdil adına 4 oturum düzenlenmiş. Biz İstanbul grubu ilk üç oturumu izledik ama 4. oturuma kalamadık.

Feyzullah Aktan ileMehmet Emin Su ve değerli eşiNurten Öğretmeni de gördüm. Ne yazık ki, başka bir tanıdığa rastlamadım.

Bu çalıştayla ilgili söylenecek daha çok söz var ama şimdilik bu kadar.

 

 

             *  Trakyadaki Işık Kepirtepe Köy Enstitüsü, Hazırlayan: Kemal Kocabaş (YKKED Yayınları,

                  İzmir, Nisan 2013)

             **Köy Enstitülerinin fikir babası ve gerçek kurucusu İsmail Hakkı Tonguç’un o yıllarda

                  basılmış “Canlandırılacak Köy” adlı bir eseri vardır. (H. E.)

 

 
Toplam blog
: 303
: 309
Kayıt tarihi
: 21.02.11
 
 

1942'de Antalya'ya bağlı Akseki ilçesinin Gödene (Menteşbey) adlı kuş uçmaz kervan geçmez bir köy..