Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '19

 
Kategori
Siyaset
 

Trakya Güncesi!

Hayır, hayır bizde “çok güzel işler” yaptık efendim lütfen haksızlık yapmayın!

Mesela “CAZ” atölyesi, çağdaş dans atölyesi yaptık, temel oyunculuk ve tiyatro atölyesi, bisiklet akademisi, kadınlar akademisi, yüzme akademisi, lezzet akademisi yaptık. Arnavut kaldırımı ve yürüyüş yolu döşedik! Heykel sanat akademisi, çınar altı sohbetleri yaptık! Kırkpınar güreşleri, oğlak, kuzu çevirme panayırları yaptık, çevirdikte çevirdik, bol bol rakılar şaraplar içtik. Halkalı şekerler, bülbülyuvası vezirparmağı tatlılar yedik. Kabaklı boşnak börekleri yaptık yedik, içi boşlar, kulaçlar, pişiler, lokmalar döktük. Cav cavlı kurabiyeler yaptık. Bahar şenliklerinde ip atladık, sallandık. “Yağ satarım bal satarım, Rüstem ölmüş kürkünü ben satarım” mendil kapmaca oynadık!

&&&

Birinci sınıf tarım arazilerini yol boyu parsel parsel, parselleyip sattık.  Kontrolsüz gelişen sanayinin ne bacalarına baktık ne de atıklarına; bir nevi çevre katliamına çanak tuttuk. Tarım arazilerimize tecavüz edenlere göz yumduk! Tarlalarımıza ekin yerine “ölüm” kanserojen tohumları ekerlerken bugünkü gibi, elinde şişirmece dövizler ile ne “Üseyin aga” yı saldık sermayenin üzerine ne “Hatçe tete” yi!

Trakya da kanser ölümlerini Türkiye ortalamasının kat ve kat üzerine çıkardık! Bünyesinde otuz çeşide yakın canlı barındıran Ergene nehrinin zehir kusan canavara dönüşünü ve canlıların yok oluşunu, Marmara denizinin bu atıklarla kirlenmesini balıkların zamanla yok oluşunu yıllarca sessizce seyrettik! Ne bir fabrikanın kapanması için eylem yaptık ne de bir bakanın istifasını istedik. Varsa yoksa tayin istedik. Valiyi, Kaymakamı, İl müdürlerini, şube müdürlerini, bize tolerans tanımayan ne kadar kamu görevlisi varsa ayaklarını fizana ya kaydırdık, ya da bunun için çalıştık!

&&&

Köklü siyasi partilerin uzantısı Belediyelerin, Kooperatiflerin, Birliklerin, Ofislerin, Derneklerin, Vakıfların; akis yapmayan uzay boşluğuna doğru “Vatan Millet Sakarya” edebiyatları ile seçmenlerini, üyelerini nasıl kandırdıklarını yaşadık gördük, şahit olduk!

Halkın emeğinin nasıl meyhanelerde dibi kuru tüketildiğini, kumar masalarında nasıl rest çekildiğini sesli naralarla derebeyliklerini ilan eden mazbatalı hırsızları, soysuzları yıllarca başımıza taç yaptık!

Yapmadıkları her şey yapmayacaklarının teminatı olmasına rağmen, bumerang gibi önce attık sonra yine umut diye aynı şahısların ellerinden tutup kredilerini uzattık!

“Meyhaneye giden bozulmaz, camiye giden düzelmez” diyerek hep dürüst olduğumuzu; esas hilekâr olanların karşımızda duran imanlı, inançlı rakiplerimizin olduğu yalanını söyledik.

“Atam izindeyiz” diyerek Kâbe’yi tavaf etmiş kadar sevap kazanacağımıza inandık ama onun hatırasına onun mücadelesine uygun bize yakışanı hiç yapmadık! Atamızı severek tembel tembel yatıp ahreti kazandığımız yalanına inanmak geldi içimizden ve bizler buna inandık! Bu kadar basit inanca inanmak, işimize geldiği için yetti bize!

Cahilliğimizi çalıntı makale, bilgi, belge, yalan ve iftiralar ile gizlemeye çalıştık ama “takke düşüp kel göründüğünde”

Tüm foyamız meydana çıktığında biz hep inkâr ettik, hep “iftira” dedik. Kendi yalanımıza kendimiz inandık!

&&&

Hasta olunca gideceğimiz büyük hastaneleri, Çocuklarımızın gideceği üniversiteleri yapsınlar diye bu ülkenin gerçek hizmetkârlarını, hamallarını bekledik yıllarca! Gelsinler Edirne’ye, Tekirdağ’a, Kırklareli’ne hastane, Üniversite, yol, havaalanı, baraj, zehirli atık su arıtma tesisi vs yapsınlar dedik!

Bize dokunmasınlar dedik!

Biz, yeni nesil akademiler ve akademisyenler ile kol kola, omuz omuza bize ait TV ler de bu hizmetkârlara hizmetleri karşılığı demokrasi çerçevesi içinde küfür seansları düzenler, olmadı; çok kızarsak, Avrupa insan haklarına; Avrupalıların çıkarlarına ters yatırım ve projeler yaptıkları için hükümeti şikâyet ederiz dedik!

Oyları Sözde Atatürkçü CHP ye verdik ama hizmeti on yedi yıldır hep AK Partiden bekledik ve bu derin alışkanlık yaptı bizde (!)

&&&

Bu ülkenin öncelikleri var bugün Lüleburgaz devlet hastanesinde binden fazla hasta vardı. Benim muayeneye çıktığım doktor saat 12.00 ye kadar bir ameliyat ve elli hastaya baktı. Öğleden sonra da bir o kadar hastaya bakıp bir ameliyata daha gireceği söyleniyordu! Buralarda çalışan doktor ve personele zaman zaman kızsam da bu dar alanda özverili çalışmalarından dolayı aslında hepsinin madalya ile ödüllendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bu ülkenin, bölgelerinin illerinin ve ilçelerinin öncelikli sorunları var. Lüleburgaz’da onlardan sadece biri; en az otuz yıldır hastane öncelikli iken “CAZ” yapmanın; hastalar bugünkü devlet hastanesinde ultrason ve emar için üç ay sıra bekleyip kendilerine sıra gelmeden ölüyorken “John Travolta” gibi “DANS” yapmanın ne anlamı var?  

AK Parti Trakya da yatırım ve projeleri ile bizi daha fazla utandırmasın diye yapacakları her projenin karşısına çıkıp “çevre katliamı yapıyorlar” diye Ayşe ablaları, Fatma teyzeleri, “Üseyin agaları,  Asan agaları” hiçbir şeyden habersiz köylülerimizi bir gecede çevreci yapıp tüm projelerin önüne yıllarca canlı set oluşturduk! Bunu yaparken başımızı kuma sokarak yağmalanmasına duyarsız kaldığımız topraklarımızdan,  kıpkırmızı zehir akan nehirlerimizden, geçmişin bu ayıplı hatıralarından da hiç utanmadık!

Miskin miskin kadehimizi kaldırdık ve “Atam izindeyiz” dedik ve atamızdan da utanmadık (!) elimizde sadece kurtuluş savaşını anlatan bir tarih kitabı var.

Yüzyıldır tembel tembel yatıp okumadığımız…

Tarihimizi okuyup anlasaydık bu gün düşmana yaslananların Türk olmadığını, Türk kılığına girmiş düşman ajanları olduğunu ve düşmanların bizi sürekli içerden gazladıklarını anlardık.

Bol bol okumamız ve uyanmamız dileği ile

Kalın sağlıcakla…

M.Talip Girgin

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..