TRT, şifresiz lige adım adım mı gidiyor?

“Futbol olmasaydı, Portekiz’i yönetemezdim.”

Kim demiş bunu?

Portekiz’i 40 yıla yakın yöneten, diktatör Salazar...

Bu bakımdan, “kitleleri uyutma” dendi mi, akla Salazar ve 3F gelir.

3F, “futbol, fiesta, fado” sözcüklerinin simgeleşmiş formülü.

*****

Bizde de, futbolun, bir “perdeleme” aracı olarak kullandığı yinelenir.

Halkı, güncel ve siyasal olaylardan/gündemden uzak tutma ...

Toplumsal düşünme yerine, bireysel düşünmeye yöneltme...

Futbolun çekiciliği, kitleleri yönlendirmedeki etkinliği, kuşkusuz, siyaseti/ siyasetçiyi bunun dışında bırakamazdı.

Siyasetçi, elden geldiğince, futbol çevresiyle iyi geçinme, onlara “şiirin görünme” yolunu seçer.

İşadamları da, futbol aşkı (!) ile futbol ile iç içe yaşamayı, yaşam biçimi yaparlar.

( Futbolun kitleleri yönlendirmedeki etkinliği, futbolseverlerin kimi taşkınlıklarını da göz ardı etmeyi gerektirir. “Taraftarla küs olunmaz!”, “Taraftara sahip çıkmak!”, “En büyük taraftar!” gibi, “taraftar”ı kollayıcı yaklaşımlar, neredeyse, “taraftar dokunulmazlığı”nı getirir!

Öyle durumlar olmuştur ki, “taraftar” kimliğiyle ortaya çıkan kimi kişiler, en olmadık yerde, herkesin gözü önünde, kulüp başkanı bile “ana avrat düz gitmek”ten çekinmemiştir.
Siz, başkana küfretti diye cezalandırılan kaç kişi hatırlıyorsunuz?
Milletvekili dokunulmazlığından daha etkilisi var:
Taraftar dokunulmazlığı!

Adam mı dövmek istiyorsun, maçta döv!
Bildiğin bütün küfürleri savur; yaratma yeteneğin varsa, çevrendekileri eğlendirecek/ güldürecek, yerine göre sana alkış getirecek, yeni/ uyaklı olanlarını bul!

Evinde eşine, çoluğuna çocuğuna mu bozuk atamadın; işyerinde patrona mı bir şey diyemedin?
İşte sana meydan; gel, dilediğini söyle, boşal!
Nasıl olsa para verdin!)

*****

Futbolseverlere "şirin görünme"yi Arjantin'de gördük.

Arjantin'de hükümet, lig maçlarını şifresiz yayınlamak için satın aldı.

Hükümet, Arjantin Futbol Federasyonu’na, özel televizyonların verdiğinin iki katını verdi.

Bizde de, resmi bir açıklama olamamasına karşın, “şifresiz Lig’e doğru” bir gidiş var.

İpuçları/ göstergeler, bunu ortaya koyuyor:

TRT'nin, Türkiye Kupası’nın yayın hakkını satın alması...

Türkiye Kupası maçlarını TRT’den şifresiz verilecek olması...

TRT'nin, önümüzdeki sezondan başlamak üzere, Türkiye Kupası, Süper Lig ve 1. Lig'in radyo yayın hakkını satın alması...

Bu gelişmelerden önce, Uğur Dündar’ın programına katılan Aziz Yıldım ile Adnan Polat’ın “400 milyon dolardan aşağı olmaz; kabul etmeyiz!” demeleri...

*****

Anlaşılan o ki, sıra, Süper Lig maçlarının “şifresiz yayın”ına geliyor.

Önce Türkiye Kupası, iki yıl için şifresiz...

Sonra, maçların radyo yayını için, üç yıllık anlaşma...

O zaman sıra, Süper Lig maçlarında...

Kaç yıl?

Yanıtını Ocak 2010’da bulur muyuz?

*****

“Açılım”ı seven hükümet, “parasız maç yayını açılımı” niye yapmasın?

TRT’nin girişimleri, “parasız maç yayını”na gidişin “işaret fişeği” olmasın?