Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '14

 
Kategori
Kitap
 

TRT anıları; Orhan Baykal ve Uğur Dündar'dan "Yalandan Kim Ölmüş"

TRT anıları; Orhan Baykal ve Uğur Dündar'dan "Yalandan Kim Ölmüş"
 

Oğuz TÜMBAŞ

TRT’nin kurum olarak yapılanma yılı Mayıs 1964.  Mayıs 2014’te  50 yaşına girecek. Bu 50 yıllık süreçte 15 genel müdür görev yapmış. İlki Adnan Öztrak (1964-71). 12 Mart karabasanında Musa Öğün adını görüyoruz. İsmail Cem 1974’te göreve başladığında ben de Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ayrılıp TRT’ye yeni geçmiştim. Çok kısa sürdü Cem’in görevi. Ardından MC’li yıllarda Yalçıntaş, Karataş adları… Cengiz Taşer, Doğan Kasaroğlu, Macit Akman, Tunca Toskay, Cem Duna, Kerim Aydın Erdem, Tayfun Akgüner, Şenol Demiröz, İbrahim Şahin…

TRT Haber Merkezi’nde çalıştığım 34 yıl boyunca 13 genel müdür görmüşüm… İsmail Cem dönemi hep ayrıcalıklı, seçkin, onurlu yerini korur benim için de. Emekli olduğum 2008 yılında son genel müdür İbrahim Şahin vardı. Ne gördüm, ne yakın oldum, ne yakınlık duydum.  Siyasi erkin buyruğunda TRT’yi çok gerilere götürdüğünü de içim kıyılarak, yanarak izliyorum.

       TRT’de ilerici, devrimci, çağdaş, aydınlanma eylemine yüreğini, gönlünü koyan çalışanların ömürleri uzun olmadı. Ara dönemler, askeri yönetimler, MC’ler, sağ  egemen kadrolar, namuslu, aydın, yurtsever, görev bilinci ile çalışanların önünü kestiler, engellediler, dışladılar, sürdüler, kıyımlar yaptılar. Tüm bunlara karşın  adları saygıyla, sevgiyle anılan, anılarıyla içimizde yaşayan çok sayıda insan geçmiştir bu kurumun içinden.

       Sanat ve yazına emek verenlerin de olduğu bir çok ad sayabilirim:Hıfzı Topuz, Oktay Arayıcı, Mahmut Tali Öngören, Turgut Özakman, Adalet Ağaoğlu, Ümit Kaftancıoğlu, Ahmet Oktay, Özdemir İnce, Çetin Öner, Kaya Özsezgin, Mete Buharalı, Haluk Şahin, Jülide Gülizar, Zafer Cilasun, Ergun Evren, Selim Esen, Esen Ünür, Uğur Dündar, Orhan Baykal, Bilgin Adalı, Sina Akyol, Mehmet Bayrak, Nuri Erkal, İnci Gürbüzatik, Azer Yaran… Bu adlara eklenecek daha nice değerli programcılar, haberciler, yöneticiler geçti TRT tarihinden. Onları andıkça, bu halkın vergileriyle desteklenen, ama halkın isteklerine, beğenilerine yanıt vermeyen bu kurumun içler acısı durumunu üzülerek, kederlenerek izliyorum. Bir gün gerçek konumunu, değerini, saygın yerini bulmasını dileyerek…

     TRT’yle ilgili anıları, yaşanmışlıkları, tarihe ışık tutan  olayları yansıtan bir çok kitap da yayımlandı bugüne dek. İlk anımsadığım, kitaplığımda görünür yerde tuttuğum İsmail Cem’in “TRT’de 500 Gün” kitabıdır. (Gelişim Y.1976)

       1978’de Şaban Karataş’ın  “TRT Kavgası” adlı kitabını duydum; ama okumadım, görmedim de. Hıfzı Topuz  “Elveda Afrika-Hoşça kal Paris” (2005) ve Gülümseyen Anılar ( Remzi Kitabevi, 2010)  kitaplarının  bazı bölümlerinde TRT serüvenini anlatır. Adalet Ağaoğlu  1951-1970 yılları arasında radyoda ve TRT’de üretken görevler yaptı. “Damla Damla Günler” adlı günce, anı kitabında TRT yıllarından  izlenimler aktarır.

       TRT’nin efsane haber spikerlerinden Jülide Gülizar’ın da TRT yıllarından anılarına yer verdiği kitaplarını da unutmak olası değil. "Haberler Bitti Şimdi Oyun Havaları" ( Ümit Y. 1994), "TRT Meydan Savaşı", (1995), "Bir Konu Bir Konuk", ( Sinemis Y. 2008) , "Burası Türkiye Radyoları",  (Sinemis Y. 2008) , "TR+Tv=TRT" ( Sinemis Y. 2008).

       Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan 2003’te çıkan “Bir Koltukta Kaç Karpuz” adlı “Halit Kıvanç Kitabı” gülümseten, eğlendiren, heyecanlandıran bir yaşamın şimdiye dek yazıya, mikrofona ve ekrana yansımayan yanlarını gün ışığına çıkarır.

       Şair Ahmet Oktay da TRT’de görev yapanlardan. İstanbul Haber Müdürlüğü de yapan Oktay,  1950’den bu yana tanık olduğu olayları, basın ve sanat ortamını, TRT’de çalıştığı yıllarda yaşadıklarını  “Gizli Çekmece”de topladı (2004, Doğan Kitap).

        TRT’de hazırladığı, sunduğu programlarla ünlenen Uğur Dündar’ın konu edindiği, nehir söyleşi olarak hazırlanan “İşte Hayatım” da (Doğan Kitap, 2010) TRT yıllarından olaylar aktarılır.

             TRT’nin eski baş spikerlerinden, İzmir Radyosu müdürlerinden  Yılmaz Tok "Yassıada'da Bir Spiker"  (2011)  adlı kitabında o dönemde yaşadıklarını kitaplaştırdı.

       TRT Haber Merkezi’nde  1966-1992 yıllarında muhabirlik ve yöneticilik görevleri  yapan Selim Esen,  “Olayların İçinden, Bir TRT Tarihi Denemesi(Kanguru Y. 2012) adlı yapıtını okurlarla buluşturdu. Esen’in bu yapıtı salt bir anı değil, güvenilir kaynaklara dayalı bir belgesel niteliğindedir. Özerk TRT dönemini yaşayan yazar, 12 Mart ve 12 Eylül sonralarındaki siyasal karışmaları da açıklar.

       TRT Haber Merkezi’nin 70’li yıllardaki önemli isimlerinden Zeki Sözer de “Halkın Sesinden İktidarın Borazanına, 1927’den Günümüze Radyo  Televizyonkitabıyla (Doğan Kitap 2013)  “halkın sesi olması gereken bir kurumun nasıl iktidarların sözcüsü haline getirildiğini gözler önüne” serer, “acısıyla tatlısıyla, özverili çalışanlarıyla tek kanallı televizyon dünyasını” anlatır.

       Başka kitaplar da vardır; benim duymadığım, bilmediğim, görmediğim. Aslında amacım bu kitaplar üzerinden TRT’ yıllarımı, TRT anılarımı anlatmak değil. Bir süredir kitaplığımın raflarında bana gülümseyen, el eden, iki dost kitabı taşımak okurlara. İki TRT’li kitap…

 YALANDAN KİM ÖLMÜŞ

        Orhan Baykal’la dostluğumuzun 30 yılı aştığını ayrımsadım “Yalandan Kim Ölmüş” kitabını elime alınca. (1) TRT İzmir Haber Müdürlüğü’nde de 20 yılı aşkın süre birlikte çalıştık, bir çok göreve birlikte gittik. Olayların içinde olduk. Acılandık, üzüldük, sevindik. Bir süre TRT İzmir Haber Müdürü olarak da görev yaptı Orhan Baykal. En büyük kazancım bugüne dek sarsılmadan, saygınlığını yitirmeden, sevgiyle süren dostluğumuz. Güven veren, namuslu, saygın bir haberci, bir kişiliktir Orhan Baykal.

       Orhan Baykal’ın TRT’den emekli olduktan sonra hazırladığı, geçmişin perdesini açmama, anılarımı tazelememe de olanak sağlayan “Donsuz Geceler Sayın Seyirciler” (2) adlı anı kitabının olduğunu söylemeliyim. Bu kitabın hazırlanma ve yayınlanma aşamasında geçen süreci biliyorum. Kitabın adı önce bende de şaşkınlık yaratmıştı. Ancak bu adın ışıklar içinde olsun spiker Ersin İmer’in hava durumunu sunarken söylediği bir sözden  alıntı olduğunu anımsayınca, o günlere tanık biri olarak bir güzel gülümsedim.

       TRT’de yaşanan, hem gülümseten  hem hüzünlendiren anıları, anlatıları derledi bu yapıtında Baykal. Ancak bu kitap dağıtım, tanıtım gibi sorunlarla istenen, beklenen biçimde okura ulaşamadı.  

       Bu kez  iki eski dost, iki eski TRT’ci Uğur Dündar ve Orhan Baykal ortak bir kitaba imza attılar: “Yalandan Kim Ölmüş” (3)

       Baykal, daha önceki kitabından seçtikleri, yeni ekledikleriyle TRT’deki “traji-komik” olayları yeniden gündeme getirdi, Uğur Dündar da Sözcü Gazetesi’ndeki yazılarından seçmeyle “medyamızın bugünkü acınası durumunu” gözler önüne serdi.

       Kuşkusuz daha önce yayımlanmışları, yeni yayımlananları ve bu kitabı okurken, benim de içinde yaşadığım olaylar, insanlar, renkler, görüntüler canlandı gözümün önünde. Yakın tarihimizin olayları, yaşananları elbet anlatılanlar.  

     TRT televizyonunun tek kanal olduğu yıllar, bir bakıma Türkiye’nin de siyasal, sosyal yaşamına koşut olayların yaşandığı yıllardır. Orhan Baykal işte anılarıyla hem TRT’de yaşadıklarına bir pencere açıyor hem de Türkiye’de yaşanan olaylara ışık tutuyor. Baykal yaşadıklarını, duyduklarını, kendisine anlatılanları haberciliğinden kaynaklanan beceri ve ustalığıyla okura yansıtıyor.

       Uğur Dündar da Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde yazdıklarıyla ülke gündemine ilişkin ses getiren yazıları bir kez daha okurlarıyla paylaşıyor. Ayrıca TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda yaptığı açıklamalar da ilgiyle, merakla, beğeniyle okunuyor.  Dündar bu açıklamaların “genç gazeteciler için adeta bir menifesto özelliği” taşıdığını vurguluyor.

       Kitap kaçıncı baskıya ulaştı bilmiyorum, Ancak izlediğim, duyduğum, bildiğim kadarıyla kitap fuarlarında, çeşitli etkinliklerde imza kuyruklarının  uzun olduğu. Bunda Uğur Dündar’ın ünü, bugüne dek televizyon ekranlarındaki sunumu, başarısı büyük etken kuşkusuz. Ancak Uğur Dündar’ın “kadim dost” olarak nitelediği Orhan Baykal da hem haberci hem de haberin gerisindeki yönetici ve yönlendirici kişi olarak emeği, çalışkanlığı, dürüstlüğü ile kitaba farklı bir boyut ve anlam katıyor.

       Sonunda Uğur Dündar’ın Sözcü Gazetesi’ndeki bir yazısının başlığı da kitabın adı oluyor: Yalandan Kim Ölmüş! Son zamanlarda yaşananlar, söylenenler, kamuoyuna yansıyanlar, izlenenlerle bu sözün ne denli  anlam kazandığını daha iyi kavrıyoruz.

        DİKKAT YAYINDAYIZ

        Neşe Bilginer adını TRT’nin radyo programlarından bilirim. 1967 yılında müzik prodüktörü olarak İzmir Radyosunun baraka binalarında göreve başlar Neşe Ertüzün. Babası da aynı yerde müzisyen, şef olarak görev yapan Şekür Ertüzün’dür. Aynı yıllarda İzmir Radyosu’nda Bülent Özveren, Sebla Özveren, Ali Kocatepe gibi isimler de görev yapmaktadır. Daha sonra yakın yıllarda yitirdiğimiz Mete Bilginer’le evlenip çok sayıda müzik programına imza atan Neşe Bilginer, 5 yıl kaldığı İzmir’den İstanbul’a atanır.17 yıl TRT İstanbul Televizyonu'nda olmak üzere 40 yılı aşan meslek yaşamı boyunca bini aşkın programa imza atar.

       2008 yılında TRT’den emekli olan Bilginer, TRT’de yaşadıklarını, TRT çevresini yazmayı ve yayımlamayı düşünür ve bunu 2011’de hayata geçirir. Kitabın da adını yayın stüdyolarının kapısında  yayın süresince yanan kırmızı  ışıklı “Dikkat Yayındayız” uyarı yazısından alır.

       Dikkat Yayındayız (3)  bir anılar kitabı. Neşe Bilginer önsözünde yazdıklarının bir “TRT tarihçesi” olmadığını belirtiyor “Bir dostla, bir arkadaşla paylaşıyormuş gibi içtenlikle yansıtmaya çalışacağım satırlarımla, belki de sizleri bir yayın yolculuğuna çıkartacağım. O yılları hatırlayanlar anılarını tazelerken, genç kuşak da TRT’nin o altın yılları hakkında bilgi sahibi olacak.”

       Ben de Neşe Bilginer’in bu anı kitabını bir arkadaşı, bir dostun anlattıklarını dinliyor gibi okudum, paylaştım.

       Bilginer rahat anlatımı, sohbetiyle anılarını paylaşıyor dostlarıyla, okurlarıyla.

       Kitabın sayfalarını çevirdikçe tanıdık çok sayıda adlarla karşılaşıyrosunuz. Radyoculuğun  emektarları çıkıyor karşımıza.  Neşe Bilginer’in yaptığı programlarda konuk ettiği ünlü kişiler üzerine anılar da yer alıyor kitabın son bölümünde: Üzeyir Garih, İshak Alaton, Gürer Aykal, Zihni Göktay, Haldun Dormen, Betül Mardin, Meriç Sümen, Rıza Çalımbay, Selda Alkor, Suna Pekuysal, Hülya Koçyiğit, Zülfü Livaneli, Türkan Saylan.

       Ah o eski TRT, ah o üstü dantelli örtülerle örtülen, özenle korunan radyo günleri, ah o televizyonun  saygın emekçileri demeden geçemiyor insan. Heyecanı, arkadaşlıkları, teknik donanım eksikliğine karşın amatör duygularla yapılan yayıncılık heyecanını, sevincini, coşkusunu paylaşmak da ayrı bir duygu yaşatıyor insana.

       O günleri yeniden yaşattığınız, nice güzel adı andığınız, olayları anımsattığınız için teşekkürler Orhan Baykal, Uğur Dündar, Neşe Bilginer…

  

(1)  Donsuz Geceler Sayın Seyirciler, Orhan Baykal, Etki Yayınları, 2010, 134 sayfa,      

(2) Yalandan Kim Ölmüş, Orhan Baykal-Uğur Dündar, Bilgi yayınevi, Nisan 2013, birinci basım, 242 sayfa

 (3) Dikkat Yayındayız, Neşe Bilginer, Sokak Kitapları Yayınları, ikinci baskı Nisan 2013, 283 sayfa

 

 

 

  

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..