Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

TRT'nin Büyüteç'i Fethullah'ı büyüttü

TRT'nin Büyüteç'i Fethullah'ı büyüttü
 

TRT'NİN BÜYÜTECİ FETHULLAH'I BÜYÜTTÜ


14 Ocak 2009 tarihinde TRT 2 kanalında yayınlanan Büyüteç programı 4 saat sürdü ve benim için bir hayal kırıklığıydı. Ben bir vatandaşım. Malum günümüz Ergenekon davası ile çalkalanıyor. Bende bir kaç yorum dinlemek için elimden geldiği kadar televizyon kanallarını ve açık oturumları takip ediyorum.

Bana göre, programa katılan Tuncay Güney ve Şamil Tayyar beyler program boyunca Fethullah Gülen taraftarlığı yaptılar. Şamil Tayyar bey bir cümle kurdu. ”Susurluk olayı derin devletin içindeki gurupların hesaplaşmasıydı dedi.” O zaman bende bir vatandaş olarak düşündüm. Demek ki diyorum, o zamanlar bu derin devlet içindeki susurluk gurubu güçsüzmüş. Ama şimdi de Ergenekoncular güçsüz. Yani derin devlet kendini yeniliyor. Peki o zaman şu an güçlü olan grup hangisi. İpler kimin elinde. Her televizyon kanalında tüm yorumcular bir konuda mutabıklar, bir derin devlet var, buna kimse itiraz etmiyor.Herkes bu derin devlet olayını karanlık güçler olarak ifade ediyorlar. Ve her olayda hukuk işleşin karanlık güçlerin üzerine gidilsin deniliyor. Ama bir bakıyoruz, bugün hukuk işlesin diyen iki gün sonra farklı bir olaydan hukukun karşısında bir yerde karşımıza çıkıyor.

Şimdi gelelim Büyüteç Programına, program da ağırlıklı olarak Şamil Tayyar konuştu. Fethullah hocanın okullarında uyuşturucu yoktu silah yoktu dedi. Peki Fethullah hocaya bu olaylardan dolayı dava açıldığında acaba neden hukuk işlesin denilmedi? Bir vatandaş olarak bu soru benim beynimde oluştu. Kafamda daha ne sorular oluştu bir bilseniz...

1) Şamil Tayyar bir gazeteci olarak orda taraf tutmak zorunda mıydı?

2) Tuncay Güney neden Fethullah Gülen’i savunur haldeydi?

3) Bu açık oturumlarda yorum yapan kişiler T.C.’nin iç yapılanmasını neden bu kadar dışa vuruyorlar. Bu yapılanmaları özellikle askeriye içinde gösterip vatandaşı Türk Silahlı Kuvvetlerinden soğutarak kimin eline ne geçecek. Bütün Dünya da her devletin bir iç mekanizması var. Bunu herkes biliyor. Bizim ülkemizin iç mekanizması neden bu kadar dünya ya açılıyor. Bu kimin ya da kimlerin işine geliyor.

4) Herkes bu işlerde bir ABD mekanizması olduğunu söylüyor. Acaba Fethullah Gülen ABD’ den bu işlerimi yürütüyor. Neden bütün okullar Dünyayı saran ekonomik krizden nasibini almışken, ya da alırken sadece Fethullah Gülen ‘in okulları güçlü şekilde ayakta.

5) Şamil Tayyar bey Büyüteç programında, ”Ergenekon ile hukuk işlemeye başladı diyor” peki bu hukuk Deniz Fenerinde neden işlemeye başlamadı? Seçimler yaklaşıyor Ergenekon dalgalanmaları ve buna bağlı tutuklamalar artıyor. Acaba bu tutuklamalar bilinçlimi yapılıyor. Yani seçimler yaklaştı, Deniz feneri olayı halkın gözünde büyük tepki aldı. O tepki unutturulmak mı isteniyor? Bana göre o silahların bulunmasına yol gösterdiği idda edilen krokiler bu kadar büyük örgütlerin , yine idda edilen başlarının acemiliği ile evlerinde bulunmuş olabilir mi? Eğer bu insanlar bu kadar acemi ise böyle iddea edilen böyle bir örgütün başı nasıl olabiliyorlar. Cahil bir vatandaşım, ama ister istemez o kadar yorum dinliyoruz ki bizde artık soru sorar hale geldik. Bu olayların halkımıza katacağı tek değer bu olacak galiba.. yorumlarla aydınlanacağız..

6) Bir soru daha oluştu şu cahil vatandaşın kafasında.. Bu Tuncay Güney her gün bir kanalda resmen brifing veriyor. Peki bizim hukukçularımız, savcılarımız hakimlerimiz davanın gidişatında bu adamın TV kanallarında söylediği sözlerden hiç etkilenmiyorlar mı? Bu davada en çok adı geçen sözde bu davanın kara kutusu Tuncay Güney neden ülkeye iade istenmiyor. Kanada da bu adam bu rahatlığı ve güveni nerden bularak bu kadar konuşabiliyor. Tuncay Güneyi TV kanallarında dinlerken ne hikmetse sanki Fethullah Gülen yada sağ kolu konuşuyor tüm Türkiye dinliyor diyerek düşünmekten kendimi alamıyorum. Neden beynimde bu soru oluşuyor acaba?

7) Şamil Tayyar’ın Star Gazetesine yazdığı yazı aklıma geldi birden.. 1 Numara kim? sorusu. Şamil Tayyar bey o yazısında Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınları yazısına katmıştı. Peki bu aydınlarımız yaşarken Şamil Tayyar’ın yazılarında ya da söylemlerinde ya da kendi hayatındaki anlamı neydi? Bu gün neden yazılarına ya da hayatına bu saygı değer kişilerin isimlerini Ergenekon’un içine katarak suikaste kurban giden aydınlar olarak yer veriyor? O zaman bir vatandaş olarak düşünüyorum. Zamanında bu değerli insanları hedef gösteren yazılar yazan zihniyetler, ne ya da neler değişti de, onların katil zanlılarını bulmaya çalışan yada bulmuş gibi yapan yazılar yazıyorlar? Nacizane sorularım bunlar. Kahretsin işte yorum dinleye dinle ye bizde soru sorar hale geldik.

8) Büyüteç programında dikkatimi çeken en garip söz Tuncay Güney’in kullandığı cümleydi. ”Bir zaman sonra Ergenekon diye bir şey anılmayacak. Susurluk gibi konu kapatılacak dedi”. E yani aşk olsun Tuncay Güney sende bunları söylüyorsan aşk olsun. Senin açıklamalarından şuan da kaç kişi hapishanede biliyor musun? Neden o zaman T.C. yargısını ve TV ekranlarını meşgul ediyorsun? Yoksa sende bu örgütün hala parçası mısın? Yani bu derin devlet içinde güçlü olan gurubun parçası mısın? Ne demek yani bu olayda susurluk gibi kapanacak diyorsun. Acaba sen şuan kime hizmet ediyorsun? İster istemez kafamda bu soru da oluştu? Kızmayın ne olur. Ben sadece vatandaşım. Hani sizler TV de bağırıyorsunuz ya hukuk işlemeye başladı, vatandaşlar bazı şeyleri görüyorlar artık diye… İşte ben galiba o aydınlanmanın ilk meyvesi olanlardan olacağım..:)) kendim de farklılık görüyorum… Çünkü artık bende soru sorabiliyorum. Aslında bir vatandaş olarak bu soruları Şamil Tayyar ve Tuncay Güneyin gözlerine bakarak sormayı ve cevaplarını almayı çok isterdim. Çünkü o zaman anlatılanlardan emin olurdum. Hani derler ya Gözler yalan söylemez… JJ

Yani değerli okurlar uzun lafın kısası; TRT 2 kanalının bu dört saatlik programı boşuna geçti. Sonuç sıfır eşittir elde var sıfır. Bana bu tartışma hiç bir şey katmadı. Sadece bildiklerimiz tekrarlandı. Bana öyle geliyor ki, ekranlar bazı olayları perdelemek için aynı resimlerle ve sözde farklı yorumlarla meşgul ediliyor. Dört saatlik programın bende ki oluşan anlamı buydu..

Saygılarımla

Gülcan Bila

http://blog.milliyet.com.tr/gulcanbila

 
Toplam blog
: 30
: 659
Kayıt tarihi
: 20.06.07
 
 

1978 yılında doğdum. 1994 yılından bu güne istanbulda yaşıyorum. İş ve ünüversite hayatım birlikt..