Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '08

 
Kategori
Siyaset
 

TÜBİTAK da özerkliğini kaybetti

TÜBİTAK da özerkliğini kaybetti
 

Artık hükümet Tübitak'ı özgürce yönetebilecek !!!!!


Ve sonunda TÜBİTAK da "siyasallaştırılarak" iktidarın emrine verildi, özerkliğini kaybetti; TÜBİTAK Bilim Kurulu üyeleri bundan böyle Başbakan tarafından tayin edilecek.

Bilim adamları, TÜBİTAK'ı iktidar emrine vermenin bilime zarar vereceğini anlatmaya çalıştılar, ancak seslerini duyuramadılar.

TÜBİTAK Bilim Kurulu üyelerinin seçilmesi, seçim usulü, üyelerin görev süresi ile Bilim Kurulu’nun görev ve yetkilerini yeniden belirleyerek atamalarda Başbakan’a yetki veren, TÜBİTAK yasası, TBMM de onanarak sessiz sedasız yürürlüğe girdi.

Yasa, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den ve Anayasa Mahkemesi’nden iki kez dönmüştü. Ancak AKP, bazı rötuşlarla aynı düzenlemeyi bir kez daha Meclis’e getirmişti. Düzenleme, TÜBİTAK Bilim Kurulu üyelerinin atanmasında Başbakan’a geniş yetkiler verdiği için Anayasa Mahkemesi ve Sezer, “kurumun özerkliğini yok edeceği” gerekçesiyle karşı çıkmıştı.

Artık Türkiye'nin bilim ve teknoloji politikalarını oluşturan ve araştırmalara yaklaşık 500 trilyon lira destek verecek olan TÜBİTAK'ın başkan ve yöneticilerini seçme ve atama yetkisi Başbakanda.

Peki, bir başbakan nasıl ve hangi donanımla tek işi bilim yapmak olan bir kurumun yöneticilerini atayacak? Karşısına getirilen listelerdeki profesörlerin akademik kariyerlerini neye bakarak nasıl değerlendirecek?

Kimbilir, belki de engin bir bilim tecrübesi veya donanımı vardır da biz bilmiyoruz. Ya da bu seçme işini danışmanlarına bırakacak, “kafanıza göre belirleyin işte” diyecek. Danışmanlar da ulemalardan “icazet” alacak v.s., bilim kurulu üyeleri iktidar partisine yakın olanlardan seçilecek, proje destekleri de elbette yine yandaş projelere gidecek, Tübitak bursuna layık olacak öğrenciler de yandaşların çocukları olacak.

Bu yasa “bilimin siyasallaştırılması” değildir de nedir? “Bilimin ticaretleşmesi” değil midir? TÜBİTAK bundan böyle bilim üretebilir mi?

Dahası, Bilim Kurulu'nun "müspet bilimler" alanından olabileceğine dair yasa hükmü yumuşatılarak sosyal ve beşeri bilimler alanından da kurula üye seçilmesine olanak sağlanıyor. Böylece kurula ilahiyatçıların da girmesinin yolu açılıyor.

Türkiye'de yıllardan beri, inançları , hukuku siyasallaştıranlardan daha ne beklenirdi ki?

En çok özerk olması gereken bilimin içine siyaset katılırsa; bu bilimin, gerçek anlamda ülkeye faydalı olabileceğini düşünebilir miyiz?

TÜBİTAK yasasının, Cumhurbaşkanı’ndan dönmesi de muhtemel değil… Çünkü o yol da artık tıkalı.

Bilim adamlarımız hala sesleniyorlar; “İç meseleleri bırakın, bilime yatırım yapın, yoksa geleceğimiz olmayacak.”

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..