TÜBİTAK'ı kutluyorum!

TÜBİTAK’ın; hayattaki en hakiki mürşidin bilim olduğunu bilen en hakiki bilim adamlarının eline –nihayet- geçmiş olmasından ötürü, o müstesna şahsiyetleri kutluyor ve vatana ve millete hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bunun yanında, UNESCO ve Uluslararası Biyolojik Bilimler Birliği’nin 2009 yılını “Darwin Yılı” ilan etmesi nedeniyle kurumun dergisi olan Bilim ve Teknik’in Mart 2009 sayısının kapağının ve içeriğinin “Darwin ve Evrim Teorisi”ne ayrılmasını veto ederek, genel yayın yönetmeni Çiğdem Atakuman’ı görevden aldığı için TÜBİTAK yönetimini eleştiren muhalif, münafık ve bilim düşmanı bilim adamlarını ve medyayı da şiddetle kınıyorum.

Böylece; arkasında yüzde kırk yedi oy ile milli iradeyi en güzel şekilde temsil eden AKP hükümetinin bilime ve en hakiki mürşide önem vererek, 1 Ağustos 2008’de TBMM’de kabul ettiği yasayla TÜBİTAK Bilim Kurulu’na üye atama yetkisini arkasında milli irade olmayan bilim adamlarından alıp, milli iradenin has delikanlısı, muhterem büyüğüm Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a vermiş olmasının ne kadar isabetli bir karar olduğu da anlaşılmış oldu.

Daha kısa bir süre önce “Bu konuda ulemaya danışmak lazım” diyerek ve din âlimlerinin önemine değinerek, her konuda olduğu gibi bu konuda da haklı çıkan Tayyip Erdoğan beyefendinin, TÜBİTAK Bilim Kurulu’na ilk yapılacak üye atamasında naçiz şahsiyetimi onurlandırabilecek olması olasılığı ile ve büyük bir heyecanla şimdiden en derin şükranlarımı arz ediyorum efendim. Oraya layık olabilmek için elbette boş durmamak lazım. Bilim Kurulu’nda hayırlısıyla göreve başlar başlamaz, bilimin hizmetinde boş durmayacağıma emin olabilirsiniz. İşte ön ayak olacağım ilk birkaç projem:

Birincisi; 12 kişilik bilim kurulunun ilk toplantısında dünyanın yuvarlak olduğu safsatasını gündeme getirerek, aslında hiç de öyle olmadığının, dünyanın düz bir tepsi biçiminde olduğunun ve büyük bir öküzün boynuzları üzerinde durduğunun oylanarak kabul edilmesini sağlayacağım. 12 kişiden 7 bilim adamı parmak kaldırırsa –ki hiç kuşkum yok- büyük bir bilimsel yanlışı düzeltme şerefine nail olacağım hayırlısıyla.

İkinci olarak; Newton’un yer çekimi kanununda yapacağımız bir değişiklikle, en ufak bir darbede kemikleri kırılacak kadar hassas olan 60 yaş üzeri yaşlıların bu kanundan muaf olmalarını, ayakları taşa da takılsa, birisi balkondan da itse düşmemelerini sağlayacağım.

Üçüncü faydam da bütün yaş gruplarına yönelik olacak. Bilindiği gibi fay hattında olan büyük kentlerde depremler büyük can kayıplarına yol açmakta. Eğer fay hatları bilim kurulunun yapacağı en bilimsel çalışmalarla yerleşim bölgelerinin dışına çekilirse, depremler artık bir felaket olmaktan çıkar. İşte o çalışmalar çerçevesinde depreme karşı bir önlem olarak çürük binalarda oturanlara önceden kurşun döktürülmesinin, Bilim Kurulunca kararlaştırılacak ağaçlara çaput bağlanmasının depremden sağ çıkmak için yeterli olacağı konusunda üye çoğunluğuyla karar verilmesinin de takipçisi olacağım.

Ne demiş Atatürk? “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” Bilim Ve Teknik dergisinde Darwin’i sansürleyen TÜBİTAK yöneticilerini can-ı gönülden kutluyor, en kısa zamanda aralarında olmayı temenni ediyorum. Arz ederim.