- Kategori
- Edebiyat
Tüer Edebiyatı yaşayan en büyük ozanını kaybetti
resim www.benimnet.net adresinden alınmıştır.
TÜRK EDEBİYATI YAŞAYAN EN BÜYÜK OZANINI KAYBETTİ...
M.YÜCELÖZMEN
“Çağdaş şiirimizin kurucusu ve halen yaşayan en büyük değerli ozanı Dağlarca...” maalesef bu cümle artık bu şekilde kurulamayacak. Çünkü Türk edebiyatı yaşayan en büyük şairini kaybetti.
“ <ı>Ne korkuyorsun uyanıp geceleriı>
<ı>Ölüm, yaşayacağını yok edebilirı>
<ı>Yaşadığını değilı>” diyen büyük ozan artık aramızda değil...
26 Ağustos 1914’te dünyaya gelen, 75 yılını şiire adayan, yaşadığı ömre 150’ye yakın kitap sığdıran Fazıl Hüsnü Dağlarca, bir süredir tedavi gördüğü Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde yaşama gözlerini yumdu.
“Türkçem, benim ses bayrağım” diyecek kadar Türkçeye âşık, Türk Dil Kurumu üyeliğinde bulunmuş büyük ozan artık aramızda yok...
Şiirlerinde çocuklara en çok yer veren şairlerin başında yer aldı. ”<ı>Çocuk severliğim şiir severliğime eşittirı>” diyecek kadar çok sevdi çocukları. Belki de bu yönüyle bir yanı hep çocuk kaldı ve şiirleri de hep çocuklar gibi yalın, içten, sıcacık ve sevgi dolu oldu.
Benim de dâhil olduğum Edebiyat Öğretmenleri tarafından öğrencilere, Türk şiirinin en büyük epik şairi olarak tanıtılan Fazıl Hüsnü Dağlarca, Üç Şehitler Destanı, Çakırın Destanı, İstiklal Savaşı Samsun’dan Ankara’ya, İstiklal Savaşı-İnönüler, Yeni Mehmetler ve Çanakkale Destanı ile epik şiirimizin en güzel örneklerini sundu. Özellikle ortaokul sıralarında Kurtuluş Savaşı’nın hangi güç koşullarda kazanıldığı konusunda en güzel örnek olarak törenlerde okutulan ve tüm çocuklarca bilinen “Mustafa Kemal’in Kağnısı” adlı şiiri Türk kadınının ve kızının verdiği kurtuluş mücadelesini destanlaştırır.
Dağlarca, şiirlerinde sadece kendi yurdunun destanını yazmaz, diğer ezilen, işgale uğrayan uluslarında destanını yazar. Bunun en güzel örneği “Vietnam Savaşımız” adlı destanıdır.
İnsanı en büyük şiir, olarak tanımlayan ve bu yüzden korunması gerektiğini ifade eden şiir sevdalısı Dağlarca’nın 50’ye yakın şiir kitabı da yabancı dillere çevrilerek Tür Şiirinin tanınmasında çok büyük katkılar sağlamıştır.
“ <ı>Elimden gelse bütün insanlara uyanır uyanmaz bir şiir okumalarını sağlardım. Daha aydınlık olurlardı.”ı>diyecek kadar şiire tutkun şairimizi “Günlerde”adlı şirinden bir bölümle uğurlayalım:
“Sen geçip gideceksin
Bütün aydınlığı
Böylece bırakıp”
Senin ölümünle beraber Edebiyatımız artık biraz daha karanlık.
Güle güle şiirimizin büyük üstadı...
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA’DAN SEÇME ŞİİRLER...
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım
Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kâinatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
AĞIR HASTA
Üfleme bana anneciğim korkuyorum
Dua edip edip, geceleri.
Hastayım ama ne kadar güzel
Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri.
Niçin böyle örtmüşler üstümü
Çok muntazam, ki bana hüzün verir.
Ağarırken uzak rüzgârlar içinde
Oyuncaklar gibi şehir.
Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum
Ağlıyorsun, nur gibi.
Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha
Duvardaki resimlerle, nasibi.
Anneciğim, büyüyorum ben şimdi,
Büyüyor göllerde kamış.
Fakat değnekten atım nerde
Kardeşim su versin ona, susamış.