Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '14

 
Kategori
Güncel
 

Tüm ağaçları keselim, yerlerine kamu spotu dikelim...

Tüm ağaçları keselim, yerlerine kamu spotu dikelim...
 

Dünyayı Bu Güzellikler Kurtaracak...


Dün akşam kanepede uzanırken yorgunluktan içim geçmiş. Derin bir uykuya dalmak ve dalmamak arasında sınırdayım. Tıpkı ülkem gibi… Uyumamak için direniyorum. Kulağıma gelen farklı seslerden anlıyorum ki, eşim her zamanki gibi TV kanallarında gezintiye çıkmış haber peşinde koşuyor.

Doğal olarak; ben de Türkiye’yi dinliyorum gözlerim kapalı.

“İstanbul’a yapılacak 3. Havaalanının İstanbul ve Marmara Bölgesi’nin ormanlarını, sulak alanlarını, tarımsal alanlarını, yer altı ve yer üstü su kaynaklarını yok edeceği ve iklim değişikliğini hızlandıracağı gerekçesiyle ODALAR tarafından 3. havaalanı imar planına dava açıldığını” duyuyorum haberlerin arasından. 

Sonra birden güçlü, net, bir dış ses duyuyorum ve anlıyorum ki Kamu Spotu dinliyoruz… “Atalarımız tepelere yerleşerek; tarım arazilerini yüzyıllardır korudular. Bu topraklarımızın bize atalarımızın mirası değil, torunlarımızın emaneti olduğunu unutmayalım…” diye başlayan; derinden, derinden, masal gibi çok hoş bir Kamu Spotu geliyor kulağıma.

Çok güzel şeyler söylüyor bu net ve güçlü ses kulağıma. Hani “ben bankayım” dese, bütün malı mülkü satar, gider ona yatırırsınız. O derece güven veriyor yani…

TEMA vakfı olabilir mi acaba?

Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) mı yoksa?

Kamu spotunu hazırlayan bu kurum neresi diye merak ediyorum.

Duyamamışım, kaçırmışım orayı. Ama Türkiye’yi dinlemeye devam ediyorum gözlerim kapalı.

“Atatürk Orman Çiftliği üzerine yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve diğer tesisler için 13 bin ağacın kesildiğini, mahkeme tarafından yapımı durdurulan kendisi de mahkemelik bu binaya altyapı hizmeti götüren bakanlıklara ve belediyeye de dava açıldığını” duyuyorum habercilerden.

Sonra gene aynı kamu spotunu duyuyorum. “…Tarım arazileri üzerine yapılan konutlar, sanayi tesisleri ve yapılar…  Bilinçsizce heba edilen milyonlarca hektarlık tarım arazisi. Ülkemizde her türlü kullanıma yeterince, uygun alan var…” diye çok doğru tespitleri ortaya koyan o billur ses, masalsı tonla fısıldamaya devam ediyor kulağıma.

İyiden iyiye çok merak ediyorum. Kim bu Türkiye sevdalısı kurum diyorum.

ÇEKÜL Vakfı mı? Yoksa Greenpeace mi acaba diyorum?

Mimar ve Mühendisler Odası da olabilir mi?

Öğrenemiyorum tabi ki. Ama ben Türkiye’yi dinlemeye devam ediyorum gözlerim kapalı.

“Soma Yırca’da Termik Santral yapımı için 6 bin zeytin ağacının katledildiğini, buna karşı çıkan köylülerin dövüldüğünü, hazırlanan ÇED raporunun ise usulsüzlüklerle dolu olduğunu” duyuyorum haber spikerlerinden.

Sonra yine duyuyorum aynı Kamu Spotunu ve “…Yatırım yapmadan önce mutlaka “bizim” görüşümüze başvurun. Çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için… Haydi, Türkiye; tarım arazilerini birlikte koruyalım.” Diye bitiyor. Biterken de ne ulvi bir görevi bize hatırlatıyor diye düşünüyorum.  

Çünkü Türkiye’de her türlü kullanım için daha müsait araziler bol miktarda var diyor.

Çünkü tarım alanlarını bilinçsizce heba etmeyin diyor.

Çünkü bu topraklar size miras değil, çocuklarınızın emaneti diyor.

Çünkü tamamen doğru şeyleri söylüyor.

Bu yüzden ben çok sevmiştim bu kamu spotunu.

“…Bizim görüşümüze başvurun…” “…Haydi, Türkiye; tarım arazilerini birlikte koruyalım.” Diyenler kimler? Şimdi çok daha merak ediyorum bu harika Kamu Spotunu kimin hazırladığını.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği mi acaba?

Türkiye Tarımcılar Vakfı mı yoksa?

Uyuklarken duyduğum bu çelişkili bilgileri beynim kategorize edemiyor, geçmişteki deneyimlerimle ilişkilendiremiyor ve dolayısıyla kalıcı belleğime atamıyordum. Bu sıkıntı içinde uyanıyorum işte…

Hemen TV kumandasını elime alıyor ve yayını geriye sardırarak tekrar izliyorum kamu spotunu…

Kimmiş bu dinleyene masal gibi gelen, harika kamu spotunu hazırlayan kurum biliyor musunuz?

Üç hakkınız olsun ve tahmin yürütün bakalım.

Mısır Piramitlerini Koruma Vakfı mı?

Aborjinleri Tanıtma ve Yaşatma Derneği mi?

Hem Kel, Hem Fodul Olanların Dayanışma Platformu mu?

Vallahi bilemediniz işte… 

“Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı” canım. Bunda bilemeyecek ne var? Hani Yürütme’nin içinde olup da her icraatın altında imzası olan değil… Hani “Karşınızda Sinem… Güvenilir gıda için her adımın takipçisiyiz… Afiyet olsun Sinem” diye kamu spotu hazırlayıp da başımıza gelecek her türlü musibetten bizi koruyup, kolladığını sanan; kilosu 9 liraya bal, 7 liraya peynir satılan, çöpten ekmek yiyenler Ülkesinin Sivil Toplum Kuruluşu…

Zaten, Taksim’e AVM yapacağım diye ağaçları kesen de bizim mahallenin bakkalı Murtaza idi…

 
Toplam blog
: 41
: 2690
Kayıt tarihi
: 29.04.12
 
 

Gazi Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi'nden 1984 yılında mezun oldum.  Ardından Ankara Üniver..