Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '08

 
Kategori
Arkeoloji
 

Tüm çağların en zengin kralı

Tüm çağların en zengin kralı
 

kral Midas


Anadolu’da yazılı belgelerin susmasıyla Frigyalıların tarihi hakkında tam bir bilgiye sahip değilizdir.

Frigyalılarla ilgili ilk tanınan kişi kral Gordion’dur. Efsaneye göre dağınık olan Frig kralları birleşmek isterler fakat kimin esas kral olacağı hakkında bir ittifaka varamazlar ve aralarında bir karar alarakertesi gün şehre ilk girecek kişiyi kral olarak seçeceklerdir. Sabah olunca tüm krallar şehrin giriş kapısında beklemeye başlarlar ve ilk giren kişide öküzüönde kendisi arkada Gordios isimli bir çiftçidir. Onu büyük bir coşku ilekarşılayarak onun etrafında birleşirler.

Dağınık Frig topluluklarını siyasal birbirlik altına toplamayı başaran ilk kraldır Gordios. Fakat onun yaşadığısiyasal olaylarıyla ilgili bilgimiz yok denecek kadar da azdır.

Tarihçi Arinos’a göre GordiosThelmessos’lu (Fethiye) bir kadınlaevlenmiş ve Midas adını verdiği bir oğlu olmuştur.

Gordios’dan sonra tahta geçen Midasdöneminin Frigya’sının altın çağını yaşatır. Yalnız şuna da belirtmedengeçmeyelim araştırmacılar bu dönemden sonra Frig krallarının hepsine Midasdenildiğini belirtmektedirler.

Midas’ın ünü kendi ülkesinin sınırlarınıaşıp Batı Anadolu’ya ve kıta Yunanistan’a dahi yayılmıştır.

Başlangıçta Eskişehir, Afyon, Kütahya veAnkara bölgesine yerleşen Frigyalılar sonradan Kızılırmak’a, Denizli’ye dekgüçlü bir uygarlık kurmuşlardır.

Midas’ın Frig tahtına geçtiği yıllarda enönemli düşmanları Asurlulardır. Frigyalıların bir amacı (MÖ 8. yüzyılın sonyarısı) Urartu devleti ile birleşerek Asur akınlarını önlemek ve yukarıKızılırmak bölgelerini Asurlulardan alarak ve güneyde Akdeniz’e ulaşmaktı.

Ancak Gordios’un oğlu bu hedefe ulaşamadanAsurlularla barış yaptı. Barıştan sonra Asurlular Frigyalılarla hiç ilgilenmediler.Buna karşılık Yunanlılar Friglerle ilgilenmeye başlar.

Midas’ın tarihte ilk görünüşü MÖ 700’lüyıllarda Delhi Mabedine hükümdarlık yapmasıyla başlar. Tarihci Busebios’ta Midas’ınMÖ 738’de tahta çıktığını kaydeder. Doğuya doğru sınırlarını genişletmekleberaber batıya önem verir. Yunanlarla görüşmelerde bulunur.

İlk olarak kaynaklar Midas’ın kıymetli biryunan prensi olan Agemennon’un kızıyla evlendiğini yazar. Tarihçi Heredot’agöre Ksantos, Lidya ile Friglerin arasındaki akrabalıktan söz eder.

Öte yandan aynı tarihçi yazara göre Midas Yunanistan’dakiDelhi Apolyon tapınağına fildişi tahtını hediye ederek kıta Yunanistan ile deilişkilerini güçlendirmiştir.

Gordion da yapılan kazılarda ele geçenyunan çanak çömlekleri bu ilişkiye ait diğer örneklerdir.

Doğudan ve batıdan sağlayan barışçı havaiçinde Midas uzak bölgelerdeki ticaretin yönlendirilmesinde önemli görev alır.Böylece güçlenmeye ve zenginleşmeye başlar.

Bu dönemde kral Midas’la ilgili birefsanede anlatılır.

Söylence bu ya... Şaraptanrısı Diyonisos çocukluğunda, sevimli bir ihtiyar satirin, bir başka deyişleinsan gövdeli keçi ayaklı Silenos’un ellerine teslim edilmişti. Silenos, Diyonisos’a yemesini içmesini, gezip tozmayı, eğlenmeyi öğretecekti.Diyonisos, Silenos’un ellerinde büyüdü.

Günlerden bir gün şarap, bağcılık vearıcılık tanrısı Diyonisos çevresindeki kalabalık, gürültücü ve sarhoşyoldaşlarıyla dolaşmaya çıktı. Silenos içtiği testiler dolusu şarabın daetkisiyle Frigya’da Kral Midas’ın gül bahçelerinde sızıp kaldı. Midas’ın gülbahçeleri çok güzeldi. Gül bahçeleri demişken, değinmeden geçmemek gerekir.Anadolu’lu tarihçi Herodot şöyle der Frigya’nın gülleri ve bahçeleri için:“...burası Gordias oğlu Midas’ın bahçeleri denen yere yakındır, bu bahçelerdegüller kendiliğinden yetişirler, taç yaprakları altmış tane olur ve kokusubaşka güllerden daha incedir...”

Her neyse, Frigyalı köylülersarhoş ve yaşlı Silenos’u bu halde bulup, ayıltmaya çalıştılar, güllerden birkolye yaparak boynuna astılar ve Onu Kral Midas’a götürdüler. Alçakgönüllü vemisafir sever Midas Silenos’u günlerce konuk etti, Onu yedirip içirdi. Silenossıkılınca Midas’tan kendisini Diyonisos’a götürmesini istedi. Midas ve Silenosyollara düştüler ve Diyonisos’u aramaya başladılar. Buldular da...

Diyonisos öğretmeni ve yaşlıdostu Silenos’u görünce çok mutlu oldu. Midas’a dönerek, öğretmenine gösterdiğibu yakınlık için teşekkür etti ve ekledi...”Dile benden ne dilersen...” Midasçok mutlu oldu. Koskoca tanrıdan öyle uyduruk bir şey istenmeyeceği için, hertuttuğunun altın olmasını istedi. Bu dileği yerine getirmek Diyonisos için çokkolaydı. Döndü Midas’a ve : “İsteğin oldu, artık gidebilirsin...” dedi. Midasşarap tanrısına teşekkür etti ve yanından ayrıldı. İçi içine sığmıyordu, istediğiher şey altın olacaktı. Bunu sınamak için de hemen eğilip yerden bir çakıl taşıaldı, taş altına dönüştü. Yolda koparttığı ağacın dalı da altın oluverdi. Elinealdığı gül de...
Frigya zengin bir ülkeydi...Ancak fazla altın da göz çıkartmaz ki...

Akşam oldu, susadı, karnı acıktı Midas’ın.Eline aldığı bardak da, su da altına dönüştü. Bir lokma yiyebilmek için elattığı ekmek de altın oluverdi. Çok sevdiği kızı geldi yanına, saçlarınıokşamak için kızına dokundu, kızı altından bir heykel oluverdi.

Altınla her şey alınsa bilealtınla karnının doymayacağını anladı Midas. Biricik kızının da böyle olmasıonu derinden yaraladı. Hemen yollara düştü, aramaya başladı şarabın ve bağlarıntanrısı Diyonisos’u. Bir dağın başında buldu onu. Yoldaşlarıyla birlikte gülkurusu, gün batımı rengindeki şarabını içmekteydi. Yalvar yakar oldu...”Benettim sen eyleme... anladım altınla karın doymayacağını....Bu işten vazgeçmekisterim ben....Altın başakları olan tarlalar yeter bana...” Diyonisos öyle pekgönül kıran bir tanrı değildi...Döndü Midas’a ve şöyle seslendi:” Ey Midas!Frigya ülkesinin kralı Midas...git hemen Paktolos Irmağı’nda yıkan...Arın altıngibi bir dünya nimetinden...”

Midas tekrar yollaradüştü...Gitti Paktolos Irmağı’nda yıkandı. Yıkandığı yerdeki tüm kumlar altınadönüştü. Yıkandığı su da öyle...Midas’ın üzerinde altının zerresi kalmadı.Derler ki, o gün bu gündür, Paktolos Irmağı (Sart Çayı) hala altıntaneciklerini taşıyıp dururmuş GedizNehri’ne...

Midas çok mutlu oldu eskiyaşamına döndüğü için. Salt altının hiçbir işe yaramadığını öğrendiği için.Biricik kızının tekrar canlandığı ve onun saçlarını doya doya okşayabildiği için.

Fakat Midas’ın bu ırmağınneresinde yıkandığı bilinmemektedir. Burası henüz keşfedilmemiştir. Ancak kralMidas tüm zamanların en zengin kralı olarak tarihteki yerini alır.

Şimdi Midas’ın altınlarını bırakıpgerçeklerini arayalım. Midas gerçekte barış içinde bir ortamda Frigya ya altınçağını yaşatmıştır. Onunla ilgili bir gerçek vardır ki oldukça ilginçtir.

Ankara Polatlı’ ya 15 km uzaklıkta eski çağkenti Gordion’un kalıntıları vardır. Sakarya vadisindeki düzenli toprak konilerçok uzaklardan görülür. Köye Midas höyüğü denilen bir höyük egemendir. Onunarkasında ise Gordion kenti kazı yeri bulunur.

1950’li yıllarda Amerikalı arkeologlarıntümülüslerin en büyüğününde yaptıkları araştırmaya bir bakalım.Tümülüsün yüksekliği 60 m yi geçmektedir. Sözlü geleneğegöre bu Midas’ın mezarıdır. Mezar odasının yeri delmeyle 1955 yılında saptanmışzeminin düzeyinde açılan yatay tünelle de odaya ulaşılmıştı. Bunun basit birmühendislik işi olduğu düşünülebilir. Fakat işin son aşaması öğle değildir.

Tünelin boyu 90 m yi aşmıştı ki yaklaşık 1m genişliğinde dikey bir duvarla karşılaşılmıştır. Kazı başkanı doktor Rodney Youngbu duvarı yardığında ise portakal büyüklüğünde molozlar bu oyuktan akmayabaşlar. Doktor Young o zaman bunların mezar odasının üzerine yığılmış olankoruyucu molozlardan oluşan tepe olduğunu anlamıştı. Başka seçeneği olmadığıiçinde gelen molozlar ancak bir hafta içinde temizlenmiştir. Vagonlarladışarıya atılan molozlar 150 metreküpü aşmıştır. Akıntı yavaşlayınca bu kez taşduvarlardan yaklaşık 2m içeriden bu kez koca kütüklerden oluşan başka bir dikeyengel bulunduğu anlaşıldı. Bu engelinde arkasında 1m kalınlığında bir molozduvarı vardı. Onun da arkasında mezar odasının duvarı vardı. Odanın duvarlarıçok özenli olarak kesiti 0, 2 metrekare bulan çok büyük ardıç gövdelerindenyapılmıştı.

Mezar odasının üzerine yığılmış olanmolozlarda topraklarla örtülmeden önce 25 cm lik bir kil tabakasıyla sızıntıyıengelleyecek biçimde örtülmüştü. Simdi kilin altındaki moloz boşaltılıncaortada kilden katedral kubbesi biçiminde koskoca bir kubbe kalıvermişti. Artıktepenin muazzam ağırlığını bu kil tabakası taşıyordu. Doktor Young tepe çökecekdiye kaygılanmadan mezar odasının ahşap duvarında bir delik açmaya girişti.Açılan delikten içeri girildiğinde ise heyecanlı bir sahne yaşanır. Doktor Youngönünde çürümüş 20 kat kalın ve yünlü örtünün altında kral Midas vardı. 2600 yılsonra açılan yerde sessizliği bozan havanın etkisiyle çözünmeye başlayan ahşapeşyanın hafif çıtırtısıydı.

Burada bulunan eşya ise oldukça çoktu. Eşyahangi müzeye götürülse büyük sorun yaratabilirdi.

-En az 9 tane üç ayaklı tahta masa

-2 kakmalı kafes

-9 tane süslemeli iskemle vardı.

Eşyaların işlemeciğili göz alıcıdır.

Sayısı 169 u bulan tunçlarda çok ilginçtir.Sağda duvar boyunca ise büyük bakır kazanlar demir sac ayakları üzerinedizilmişti.

Tahta iskemlelerin çökmesiyle etrafadağılan tunç kaplarda oldukça ilginçtir. Kapların beklide en çarpıcı olanlarıağızları insan figürleriyle süslenmiş 3 tunç kazandır. Urartu maden işçiliğininen yüksek düzeydeki örnekleridir bunlar aynı zamanda.

Kova biçiminde olan bir başka tunç kap isekükreyen aslan başı gibi yapılmıştır. Asur kralı 2. Songonun sarayındangötürülmüş yüksek kabartmada (şimdi Loure Müzesinde) bir kişinin sol elinde butören kabının bir benzeri vardır. MÖ 8. yüzyılın son 10 yılında yapılan bukabartmanın tarihi, Doktor Young’un Midas’ın mezarına vermiş olduğu tarihe karşılıkgelir. Şimdiyse ilginç kısma geliyoruz. Efsaneleşmiş dokundukça altınadönüştüren Midas’ın eli günümüzde bile bazı film ve çizgi filmlere konuolmuştur. 2004 te Volt Disney tarafından üretilen Alaaddin hırsızlar kıralıçizgi filminde bile Midas’ın altın el efsanesi geçmektedir…

Fakat bu kralın mezarının özgün bir yanıburadaki tümülüsünden bir nebzede olsun altın ya da gümüş çıkmamış olmasıdahası dönemin erkek mezarlarında hep görülen silahlardan bulunmamasıdır. Bunabelkide hiçbir zaman boyunca bir açıklama getirilmeyecektir.

İsterseniz bu efsanevi kralın yaşadığıdönemdeki tarihi yolculuğumuza devam edelim. Asur kralı 2. Sorgon (MÖ 7. yy)sonuna ait yazışmalarda Frig kralı Midas’ınadı (Mita-Mushki) olarak bir çok kere zikredilir. İki kral savaşa girmişlerdir.Midas yenilmiş ve Orta Anadolu’da hiçbir Asur istilası olmamasına rağmentazminat ödemeye mahkum edilmiştir.

Frigler çiftçilik ve hayvancılıkla çok tanınmışlardı.Frigya sürüleri yunlerinin incelikleri ve koyu siyahlıkları ile o zamanlarmakbuldü. Günümüzde de Ankara keçisi yünlerinin kalitesinden dolayı tüm dünyadatanınmıştır.

Yine tarihçi Heredot, Frigleri küçük Asyayaylasının en zengin halkı olarak tasvir etmektedir.


Midas’ın ülkesi Frigya salt öykülerdezengin olan bir devlet değildi. Gerçekten döneminin en güçlü devletlerindenbiriydi. Bu güç, sadece askeri ve ekonomik değil, aynı zamanda kültürel birgüçlülüktü. M.Ö 1200’lerde Balkanlardan Anadolu’ya gelen, Anadolu topraklarındabir süre göçebe bir yaşam süre, M.Ö 750’lerde yerleşik düzene geçen veEskişehir ve çevresi başta olmak üzere, Anadolu’nun önemli bir bölümünde hükümsüren Frigler, İlk Çağ’ın Anadolu, Orta Doğu ve Akdeniz havzasında kurulandevletlerinin çoğuna kültürel önderlik de etti. Frig kültürü, inanışları, sanatı gerek çağdaşı olan gerekse Friglerden sonra hüküm süren birçok Anadoludevletini derinden derine etkiledi. Tarih sahnesinden birçok ulus ve devletgibi silinip gitti. Tıpkı bir kuyrukluyıldız gibi. Ancak bu sahneden çekilirkenderin izler de bıraktı.

Küçük bir not: MÖ 687’de BatıAnadolu’da, sularından altın akan Paktolos Irmağı kıyısında yaşayan Lidyalılardereye serdikleri koyun postlarını akşamları tarayarak elde ettikleri altınıgötürüp dönemin rafinerilerine satarlarmış

 
Toplam blog
: 28
: 4265
Kayıt tarihi
: 06.12.07
 
 

74 Eskişehir doğumluyum, Eskişehir'de yaşıyorum. Eskişehir Anadolu Lisesinde kimya öğretmeni olarak ..