Tüm emperyalistler Esed'in arkasında hizaya geçti!...

Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyareti Suriye konusunda Amerika'nın sanıldığının aksine Esed'e karşı olmadığı gerçeğini ortaya çıkardı.

Amerika, Arap Baharı sürecinde Arap diktatörlerin yıkılmasından sonra gelen demokrasinin pek de istediği demokrasi olmadığını görünce, varlık amacı saydığı "demokratikleşmeden" vaz geçmiş görünüyor.

Aslında, Arap Baharı ile başlayan gelişmeler ABD ve AB'nin bilgisi ve iradesi dışında gerçekleşti. Tunus'u, Mısır'ı elinden kaçıran emperyalistler Suriye'yi de kaçırmak istemiyorlar belli ki...

Türkiye'nin Suriye'deki zalimi devirmesiyle bölgede kazanacağı güç ve itibarın da dünyanın "efendileri" tarafından istenmediği kesin. ABD, Rusya, Çin, AB çetesi kurulu dünya düzeninin değişmesini istemiyor.

Türkiye Başbakanı'nın bugünki "dünya düzeni"nin adaletsizliğini sürekli vurgulaması, Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi gibi kurumların yeniden gözden geçirilmesi gereğini her fırsatta tekrar etmesi, kurulu düzenin imtiyaz sahibi olanlar tarafından istenmiyor.

Bunun sonucu olarak da hepsi Esed'in arkasında hizaya geçtiler...Esed'ler zaten emperyalizmin Suriyedeki bekçileriydi. Dede Esed'in Fransızlara mektup yazarak ülkesini onlar adına "yönetmeye" talip olduğu ve Suriyedeki Esed iktidarlarının bu bağlılıklarını bugüne kadar sürdürdükleri tarihi bir gerçektir.

Ne olur ne olmaz diyerek, Suriye'nin tehdit içerebilecek tesislerini vuran İsraile bir "çakıl taşı" bile atmayan Beşar'ın, kendi halkına Rusyadan aldığı gelişmiş füzeler atması başka nasıl izah edilebilir. Ya da Suriye'nin sokakları yanmış cesetlerden geçilmezken, Esed'in son model Porschesiyle Şam caddelerinde turlaması hangi güvenin eseridir!!!

Esed ve Baas zihniyeti, Müslüman Arap ülkelerinde emperyalistlerin jandarmalığını yaptı ve hala yapıyor.

Türkiyedeki Esedcilerin Esedin emperyalizme karşı mücadele ettiği savları ise her zamanki gibi yine havada kalıyor. Esed ve avanasi hiç bir şekilde ve hiç bir zaman emperyalizme karşı olmadı... Olamazdı; çünkü o iktidar onlara emperyalistler tarafından verilmişti...

Elbette, ABD, Türkiyenin hatırına Esedi feda ederdi... Ama, Esed sonrası gelecek olan Sünni iktidarların kendi emperyalist çıkarlarına hizmetkar olmayacağını anladılar. O zaman da katil de olsa diktatör de olsa, "adamımız"a sahip çıkalım anlayışı gelişti.

Türkiye'nin bölgenin yükselen gücü olması ve Osmanlı misyonuna talip bir zihniyet tarafından yönetiliyor olması; bu coğrafyayı sömürmek için Osmanlıyı yıkan emperyalist çeteler tarafından hoş karşılanabilir miydi?

Karşılanmayacaktı elbette...Ne ABD, ne Rusya, ne Çin ve ne de AB  Türkiye'nin yeni bir "Osmanlı" olmasını istemez, istemiyor.

İşin acı tarafı, sürekli emperyalist karşıtlığı vurgulayan "dahili muhalefet" bilerek veya bilmeyerek emperyalizme hizmet ediyor. Bu bölgede, Osmanlı misyonunun yeniden oluşmasına karşı duran herkes emperyalizmin kandiline yağ taşır, başka bir şey değil...

Görülen o ki, hem "dahili muhalefet" ve hem de "harici muhalefet"e rağmen, Tayyip Erdoğan Hükumeti, doğru bildiği yolda yalnız yürümek durumunda kalacak. Suriye sorununu bir şekilde yalnız başına çözmek zorunda kalacak...

Allah doğruların yardımcısıdır... Tüm dünya karşı bile olsa, sadakatle çalışana Allah yeter!

Görelim Mevla neyler; neylerse güzel eyler!