Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '13

 
Kategori
Siyaset
 

Tüm partileri sandığa gömmeye ne dersiniz?

Tüm partileri sandığa gömmeye ne dersiniz?
 

MİLLET SİZİNLE GURUR DUYUYOR ! (blogradikalcom'dan alınmıştır)


Yıkılmaz ve her zaman var olacak olan yeryüzündeki en yüksek burç nedir? Dünya tarihini yaratan itici güç nedir? Gerçek kahraman kimdir? Bizleriz! Yani, halktır, kitlelerdir, gençlerdir, yurttaşlardır, vatandaşlardır! Siyasetçiler, politikacılar, başkanlar, eş başkanlar gelir geçer, ama halk her zaman kalır! Her şey yakılıp yıkılsa bile geriye kalan potansiyel erk  halktır, insandır, bireydir! Halk bu dünyada hiçbir gücün, baskının ve zorbalığın asla yok edemeyeceği yenilmez bir kaledir, yeter ki aldanmasın, kendi gücünün farkına varsın !

Halkın sınırsız bir yaratıcı gücü olduğunu “Gezi Parkı” olaylarının ateşlediği “HÜKÜMET İSTİFA” protestolarında görmedik mi? Bakın dikkat edin: halktan gelen bu doğrudan tepkiyi hiçbir muhalefet partisi sahiplenmedi, üstlenmedi! Hiçbir parti bu temayı ve söylemi benimsemedi, dillendirmedi!  Tam tersi, hepsi ağız birliği etmişcesine hükümete itidal (!) tavsiye ettiler,  halkın tepkisini azaltmanın, direnişi sulandırmanın yol ve yordamını gösterdiler, akıl hocalığı yaptılar, halkın artık katlanamadığı, görmek istemediği, hatta tiksinti duyduğu siyasal aktörlerle, halk düşmanlarıyla dolaylı bir dayanışma ve ittifak içine girdiler.  

O ilk başlarda ne kadar korktuklarını, ellerinin ayaklarının birbirine nasıl dolandığını bir hatırlasanıza! Ne söyleyecekleri, ne diyeceklerini şaşırmadılar mı? İşte bundan dolayı  partilerin vanminit benzeri göstermelik sert açıklamalarına asla ve asla kanmamak gerekir. Hepsi tıpkı bir tiyatro oyununda olduğu gibi rollerini büyük başarıyla oynuyorlar.  Çünkü yönetmen ve yapımcı aynıdır, değişmiyor. O günkü şov sona erince, tüm aktörler, oyuncular sahne arkasında kasıklarını tuta tuta milleti nasıl tufaya getirdiklerini gülmekten çatlarcasına birbirlerine anlatıyorlar, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar tıkınmaya devam ediyorlar. Oyun kapalı gişe sürüyor ve yarınki oyunlar için hazırlanıyorlar!

TBMM işgal altındaki Osmanlı dönemindeki Meclisi Mebusan’dan daha beter bir durumdadır, öyle ki, dokunulmazlık zırhı ardında sürdürülen gizli pazarlıkların, çürümüşlüğün ve kokuşmuşluğun boyutları inanın hayal bile edilemeyecek bir düzeysizliğe ulaşmıştır!  Kişisel hakaret, sövgü, küfür, kötü sözler, tehditler, terbiyesiz el hareketleri, soytarıca şovlar, küstahlık, saldırganlık, yumruklaşma, kavga, dövüş gırla sürüyor.

İmdi, TBMM’nin kendiliğinden eski saygın konumuna gelmesi mümkün müdür? Hiç sanmıyorum, mümkün değil, olanaksız, imkansız! Çünkü her geçen gün durum daha da kötüleşiyor. Peki ne yapmalı?  Bu rezalet ve maskaralık nasıl önlenir? Hiçbir ayrıcalığı, dokunulmazlığı, yasal güvencesi, koruması  olmayan biz  sıradan yurttaşlar ne yapabiliriz? En azından  oy verdiğimiz partiyi ve milletvekillerini yazılı ve sözel  protesto  ederek, veya herhangi bir siyasal partiye üye isek üyeliğimizi askıya alarak veya üyelikten istifa ederek işe girişebiliriz.  Daha sonra yasaların tanıdığı tüm demokratik haklarımızı kullanarak eylem ve söylemlerimizle protesto ve eleştirilerimizi sürdürmeye devam etmeliyiz.

Halkın tepkisi karşısında siyasetçilerin hemen geri adım atmalarına, yumuşar görünmelerine ve sevecenliklerine kesinlikle kanmamak gerekir. Geri adım atsalar, ya da, geri adım atmış gibi görünseler bile ortalık yatıştıktan bir süre sonra yine bildiklerini okumaya devam edecekleri ve misillemede bulunmaya çalışacakları kaçınılmazdır.  Bu nedenle, onlar nasıl acımasız ise, biz de sandık başında acımasız olarak onları tarihe ve seçim sandığına gömmeye  sonuna kadar kararlı olmalıyız. Haydi millet bu tefessüh etmiş cenazeyi kaldıralım ve gömelim şunları sandığa! Ne dersiniz? Var mısınız?

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..