Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

Tüm ülkelerin işçileri birleşin!

Dün Nişantaşı'na gittim. Ve burjuvalardan bir kere daha tiksindim. Çevrelerinde onca aç, yoksul çocuklar, gençler e kadınlar ardı ama hiç birisi dönüpde onlarla ilgilenmiyordu. İlgilenmemeleri hiçte şaşırtıcı değil. Malum, o patron çocukları ve bizzat patronlar sayesinde zaten, onlar açlar.

Eski yazılarımda da çokça belirtmiştim: Dünya'nın aslında hiçte kıt olmayan kaynakları mevcut. Ancak kapitalizm, bolluk içinde ki fakir ve sefil insanlardan beslendiğinden dolayı Dünya da ne kadar sefillik var ise kapitalizm o kadar gücünün doruk noktasındadır. Ama aynı kapitalizmin sonunu da yine aynı sebep ortadan kaldırır. Ki, tam da burada Karl Marx'ın kapital'ini anmakta fayda var. Yani demem o ki, ne kadar çok işsizlik olur ise o kadar çok işveren işçiyi alt düzey koşullarında çalıştırır. Askeri ücret alacakken bunu bile alamayan insanların işsizlik ile tehdit edilmesi ve bu durumlarına şükür etmeleri bunun en güzel örneğidir. 

Yine aynı örnekten gidecek olunursa onu işsiz bırakacak olan sistem ondan işsiz olma durumuna yahut işsiz olmasına rağmen para ister. Çaresiz kalan işçi banka kredisi çekmekte yarar bulur. Ki bu durum, onu bu hale getiren kapitalizmin mali kaynağına destek sağlamaktan başka bir işe yaramaz. Çünkü zaten olmayan para kaynağının karşılığı olan krediler bir gün ödenemez hale gelmektedir. (Bu durumun Türkiye topraklarında uygulanmasının önünü açan hükümetler, karşılığını işçiden [dolayısıyla] alamayacak hale gelince hazine fonlarından bankalara para aktarma yoluna gitmektedirler. Dolayısıyla bu durumda bankaların işçiden karşılığını alamayacağını bile bile onlara kredi vermelerinin önünü açmaktadır.) 

Bu durumda “yine” çaresiz kalan işçi tekrar ve tekrar kredi çekmektedir. Ve bu koşullarda kazanılan aylığın (yani bir aylık emeğin karşılığı olan paranın yahut kağıt parçasının) tamamen kendi için değil tamamen sistem için (yahut başka bir ifade ile banka için) çalışacağı anlamı taşımaktadır. 

Sürekli olarak devlet, millet içindir söylevi kullanılmaktadır. Ancak gerçek bunun tam tersidir. Devlet, eğer millet için olsaydı en azından maddi durumu olmayan kişilerden vergi isteyeceğine daha çok vergi istemezdi. 

Hazır devlet konusuna girmişken yine aynı millet için aynı devlet, canımızı onun için ortaya koymamızı istemektedir. Ve bunu isterken devletin başında ki kişinin isteği doğrultusunda ölmemizi de istemektedir. Çünkü şu zamana kadar eğitim sisteminde ki müthiş baskı, insanları devlet ne yaparsa doğru yapar, ne isterse (sözde) doğru ister tarzında eğitici şeyler vermiştir. Ve bu eğitimler, halkı milliyetçi eğilimler takınmamızın bilinç altında yatmaktadır.(Her ne kadar hükümet potikilarının değişmesine rağmen milliyetçilik aynı kalsa da [ki bu duruma en güzel örnek Menderes döneminde ki tarih kitaplarının ön sözünde yer alan “soydaşlarımız” sözcüğüdür] tüm bu milliyetçi ideolojiler, uluslar arası kapitalistlerin yani “emperyalistlerin işlerinin kolay yürümesini sağlamaktadır. 

Devletin her şeyi doğru yaptığını zanneden halka şu soru sorulmalıdır: “ Malem öyle devlet hep zenginleşirken halk neden sürekli fakirleşiyor?” 

Aynı devlet, kendi var olmadan önce bu topraklarda olan toplulukları bir türlü kabullenmiyor ve bu halklar değişmemek için direnç gösterdikleri zaman “kardeşliğe” bombalar yağdırılıyor.Daha sonra yöre halkları kendilerini savununca haksız oluyor, terörist oluyorlar. Bu haksızlıklar karşısında kimlerin açıkca “terörist” olduğu belliyken basın ile az önce saydığım devletin propagandası yapılıp, halklar bir birlerine düşman ediliyor. Ki bu durumda anladığınız üzere, yine emperyalistlerin işlerinin kolay yürümesini sağlamaktadır. 

Tabi bunca durum karşısında bazı gruplar, “bizler hükümet yanlısı değiliz ama devlet yanlısıyız diye utanmadan söyleyebiliyorlar. Bu nasıl bir kafa karışıklığıdır anlamak mümkün değil! Ulusal akımlar çok enterasanlar vessalam... 

Kendi topraklarında devrim isteyenler Stalinist düşünceyle birebir düşünmektedirler. Ancak bu düşünce ile Rusya, Çin, iyetnam gibi ülkelerde sözde devrimler çok kısa sürmüşlerdir. 

Gerçek bir devrimin ancak ve ancak entarnasyonalist bir hareket ile olur. Çünkü tüm ülkelerin işçileri birleşince uluslar arası olan kapitalistler uluslar arası bir hareket ile köşeye sıkıştırılır. Ve pes ederler. 

Enternasyonalist bir hareket önemlidir çünkü, paranın dini, dili, rengi ülkelesi olmaz, Eğer olsaydı yerli malı yurdun malı derken yurdun başındaki devlet halkın isteği dışında Hiçbir asimilasyon hareketine girişmezdi. 

Eğer paranın rengi olsaydı Amerika, Irak ve Afganistan'ı resmen işgal edip yönetmezdi. Eğer paranın rengi olsaydı İngiltere'nin sömürgeleri, Yenizellan'da , İskoçya , Hindistan olmazdı. 

Başından beri saydığım Nişantaşında ki burjuvaların ilgisizliklerinden tutun , daha sonra sayamadığım cinsiyet değiştiren insanların sadece travestilik yapmaktan başka bir çare bırakmayan sisteminde, hayat kadınlarının yaşadıklarından, sınavlarda yaşanan kopya skandalları, kadınlara uygulanan baskılar, sanki Dünya da yaşayan tek canlılar insanlarmış gibi doğaya; hayvanlara yapılan meta uygulamaları, havanın bile meta sayıldığı Dünya'ya , çeşitli isimlerde ki isimlerde ki operasyonlara, petrol savaşlarına, açlıkların, ırkçılığın, dinlerin,, bırakın sadece Hrant için adaleti ; Dünya da ki tüm Adaletler için, yani bir birinden ilgisiz gibi gözüken her şeyin hemde her şeyin çözümü Enternasyonalist hareket ile çözülür! Çünkü, Enternasyonalist hareket demek tüm ülkelerin işçilerinin birleşmesi demektir! 

Tüm ülkelerin işçileri birleşince bu saydıklarıma sebebiyet veren o kağıt parçasını ortadan kaldırabilirler! Böyle bir durumda üzücü olan tek bir şey olacak oda : “Dünya da ki tüm patronlar yok olacaklar! Dolayısıyla, Vanda ki açlık ile savaşan insanlar varken Nişan taşında ki kırmızı halı olmayacak!” İşçilerin sözü en büyük söz olacak! 

Peki bunca şey için ne yapılmalı? Çok basit aslında : “ İşçiler, patronların çıkarları için bir birlerinin arkasını kazmasın yeter!” 

TÜM ENTERNASYONALİST DEVRİMCİLERE SELAM OLSUN!

ZAFERE KADAR SÜREKLİ DEVRİM!

YAŞASIN ARAP DERVRİMİ!

YAŞASIN DÜNYA DEVRİMİ! 

Volkan Kahyalar                         

 
Toplam blog
: 105
: 645
Kayıt tarihi
: 06.03.07
 
 

Eğitimim: Trakya üniversitesi İpsala Meslek Yüksek okulu 2. sınıf gümrük işletme okuyorum. Liseyi..