Tuncelili olmakla Dersimli olmanın farkı

Doğu halkını devlete karşı isyana provake eden DTP şimdide Tunceli isminin eski adı dersim olmasını istiyor, niçin?

Dersimde yaşanan olaylar hoş olan olaylar mıydı?

Bunlar unutulmuştu, şimdi temcit pilavı gibi ısıtıp milletin önüne getirmeninde ne anlamı var?

Bir anlamı var çünkü Dersim'in geçmiş tarihine bakarsak devlete karşı bu şehirde isyan başlatanlar ayaklananlar vatana ihanet suçundan yargılanmışlar idam edilmişlerdir.

Bugün aynı olaylar güneydoğuda mevcuttur, gerek Tunceli'de gerekse diğer doğu illerinde bundan nemalananlar var bunarın liderliğini yapan ise DTP dir, gerek ulusu gerekse devleti ülkeyi bölmekle tehdit etmektedir.

Bu tehditler suç değil midir? Nerde bu ülkenin savcısı yargıcı onlara susmaları için kimler emir veriyor? İktidarın baskısındanmı yıldı savcılarımız yoksa onlar bağımsızlıklarınımı yitirdiler? Onları bir yöneten mi var? Bu durum anlaşılır gibi değildir.

Suskun ülke halkı pimi çekilmiş el bombasına benzer, bu durum oldukça tehlikelidir, ülkemizdeki halklar arasındaki kutuplaşmayı körükleyenler izlenen yolun nereye gittiğini sonucunun ne olacağını şimdiden görmeleri gerekir, İzmir ve İstanbuldaki olaylar küçük kıvılcımlardır devleti yöneten iktidar dönüşü olmayan ciddi hatalar yapmaktadır.

Tuncelide (Dersim) yaşananlara gelince;

1937 yılında Atatürk Singeç Köprüsü'nün açılışını yapmak üzere Dersim'e gelecekmiş. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri karakol bulunuyormuş. İsmail Hakkı Teğmen'in komutasındaki karakola asiler tarafından saldırı düzenlenir. Karakol yakılır, 33 askerimiz şehit edilir.

27 Mart 1937 tarihinde Tunceli Erzincan yolundaki bir köprü Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır, bölgenin telefon hatları kesilir, jandarma birliklerine pusu kurulur, Pap bucağı karakoluna baskın düzenlenir, Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu'nun da basılması için asi milislere emir verir.

Bölgedeki 9. Seyyar jandarma Taburuna da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu asi güçlere karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zaafiyet içine düşerler. Birçok askeri birlik basılarak askerler şehit edilir. Asiler Malazgirt Köprüsü'nü tahrip ederler.

Askeri harekâttan sonra yapılan yargılama 15.11.1938 'de sona erer. Ayaklanmanın lideri Seyit Rıza ile 6 kişi idam edilir. Çok sayıda Kürt ayaklanmacı değişik hapis cezalarına çarptırılır. Ancak olaylar durulmaz ve 1938 deKureyşan Kürt aşireti intikam için diğer Kürt aşiretlerini silahlanmaya davet eder ve ikinci Kürt isyanı başlar. Bunun üzerine başlatılan ikinci askeri harekât ile Eylül 1938'de ayaklanma tamamen bastırılır. Direniş amacıyla kırsal alanda kalanların direnişi ise 1948 e kadar sürmüştür.

Bunlar övünülecek bir olaylar mıdır? Neden Tunceli değilde Dersim?

Bugün güneydoğuda silahlanarak dağa çıkıp askerlerimize kurşun sıkanlar kahramanlık yapmış gibi karşılanıyor demek ki kötü tarihinden utanılması gerekirken bugün zafer kazanmışçasına gurur duyanlar var.

Tunceli ismi yıllardır kimseyi rahatsız etmezken batıdaki ile doğudaki vatandaşlarımız kardeşçe yaşarken neden bugün rahatsızlık duyanlar ortaya çıktı.

Çünkü ülkenin iç huzurunu bozmak isteyenler var onlar cehaleti benimsemiş, vatana ihaneti kendine vazife bilen utanç duyulacak eylemlerden gurur duyan bölücülerdir.

Bugün geçmişle hesaplaşma dönemi değildir, geçmişle hesaplaşacak olsak her etnik köken geçmişte yaşanan olaylarla ilgili olarak bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinden hesap sorma hakkını kazanacaktır, böyle birşey asla olamaz, osmanlı dönemi bitmiş bugün Türk ulusu vardır.

Geçmiş tarihteki yaşananlar ülkemizdeki etnik kökenli vatandaşların ya devlete itaatsizliğinden yada kendi hatalarından kaynaklanmaktadır.