Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '07

 
Kategori
İstanbul
 

Tüp geçit mi susuzluk mu?

Tüp geçit mi susuzluk mu?
 

İstanbul, yağmur alma özelliğini yitirmiş. Bu İstanbul'un artık yağmur almayacağını göstermektedir. Meteoroloji uzmanları "çöl karakterine" dönüşen iklimler listesindeki şehirlere İstanbul'u da eklemiş durumda. Bundan böyle İstanbul susuz günler yaşayacak. Sağdan soldan taşınan sular ise, susuzluğu gideremeyecek.

Şimdi İstanbul'un trafiğine çare olur amacıyla "Marmaray Projesi" gündemde. Bu proje yaklaşık 4 milyar dolara mâl olacak. Gösterişli ve dev bir proje. Ama, bu projenin yapıldığı şehir susuz kalacak. Susuzluğa çare ise, deniz suyu.

İstanbul, deniz bakımından şanslı bir şehir. Bir tarafında Karadeniz, diğer tarafında Marmara denizi var. Deniz suyunu kullanım suyu haline getirebilecek teknoloji ise dünyada var ve uygulayan ülkeler de var. Fakat, yetkililer "çok pahalıya mâl oluyor" diyor.

İstanbul'un trafik derdine çok çeşitli seçeneklerle çare bulabilirsiniz. Örneğin il içindeki araç sayısını sınırlandırabilirsiniz. Trafiğe çıkan araçlarda tek-çift plaka ayrımı yaparak günlük yasaklar getirebilirsiniz. Trafiğe çıkacak araçların yol güzergâhlarını belirleyip o yolları zorunlu duruma getirebilir ve şehir içine araç girişini yasaklayabilirsiniz. Hiç olmadı, toplu taşıma araçları dışında iş günlerinde il içine özel araçların çıkışını yasaklarsınız.

Ya susuzluğa nasıl çare bulacaksınız?

Susuzluk yalnız içme suyunu kapsamıyor ki. Eğer öyle olsaydı damacana ile satılan sular içecek su gereksinmemizi karşılardı. Bunun bir de temizlenme boyutu var ki, bizleri korkutan asıl budur. Çünkü, su olmazsa uygarlık da olmaz. Su olmazsa salgın hastalıklar yayılır. Su olmazsa bütün bitki dünyası yok olur.

Diğer adı "Tüp geçit" olarak da bilinen "Marmaray Projesi"nde raylı sistemle insan taşınacak. Yani, Avrupa ya da Asya yakasında oturan İstanbullular, en uzak mesafeye bile bir saat gibi kısa bir zamanda ulaşacaklar.

Bu proje "raylı sistem" olduğundan içinden tekerlekli araçlar yani, arabalar, otobüsler geçemeyecekler. Fakat, başbakanımız yakın geçmişimizde büyük müjdeyi vermişti. Neydi bu müjde? "Çok yakında içinden tekerlekli araçların geçeceği ikinci bir tüp geçit daha yapılacak".

Bizim atasözlerimiz çok güzeldir. Oturup sayfalarca yazacağınız bir konuyu dört-beş sözcükle anlatıverir. Tüp geçitlerimizin yapılmasıyla böbürlenen siyasetçilerimize ve İstanbul'u yönetenlere de, şu atasözü çok güzel yakışıyor değil mi?

"Bir bardak suyu yok içmeye, atla gider s..maya"

Deniz suyunun arıtılarak, kullanım suyu durumuna getirilmesini "maliyetli" bulan yetkililer, daha kolay çözümleri olan trafik sıkışıklığı için ikinci bir tüp geçit daha düşünüyor. Düşünmeyi bırakın, bence bunun projesi bile yapılmış, gerekli yerler komisyonlarını almıştır çoktan.

Peki, deniz suyunun kullanım suyu durumuna getirilmesinde komisyonlar alınmayacak mı? Elbette alınacak. Ancak, deniz suyunun kullanım suyu durumuna getirlmesinden önce yapılması gerekli işler vardır. Örneğin, İstanbul'un bütün ormanlık alanlarının yakılmasına göz yumulacak ve buralar "bilmem ne villaları" ile doldurulacak. Bütün akarsular ve diğer su kaynakları "susuzluk" bahane edilerek özelleştirilecek. İyice susuz kalan İstanbul'a özel sektör çok değişik seçeneklerle su getirecek. Yerli ve yabancı bir çok kuruluş yüzeysel çözümlerle büyük kazanç elde edecekler. Tabi ki bu kazançlardan bazı insanlar da yüzdelik komisyonlarını alacak.

İşte, tüm bu komisyon alma işlemleri bittikten sonra, sıra en büyük komisyon alma ihalesine gelecek ve deniz suyu arıtılma çalışmalarına başlanacak. Yani, komisyon hesapları küçükten büyüğe doğru sıralanacak. Son hamle en büyük komisyon olacak.

Çünkü adım gibi eminim ki, hiç kimsenin derdi genelde Türkiye'nin, özelde ise İstanbul'un sorunlarını çözmek değil. Bu sorunların çözülmesi sırasında ortaya çıkacak rantın nasıl bölüşüleceğidir. Aksini savunanlar varsa, yakın geçmişimizde bu tür ihaleleri açanların ulaştıkları servetlerin kaynağını tek tek açıklasınlar. Sıfırdan bir yönetimin başına gelenler, dört yıl sonra astronomik rakkamlara ulaşan bir servetin sahibleri oluyor. Tek istediğim bu servetin kaynaklarını açıklamaları. Aldıkları dört ilâ sekiz milyar arasında değişen maaşlarıyla mı ulaştılar bu servetlere?

İstanbul halkı tüp geçit müp geçit istemiyor. İstanbul halkı susuzluğuna çare arıyor.

Ne dersiniz, susuz bir İstanbul mu, denizin dibinden geçip giden tüp geçitli bir İstanbul mu?

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..