Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '11

 
Kategori
Eğitim
 

Turan Öğretmenin anıları

Evde hazırlıklar başlamıştı. Neler gerekliyse bavula doldurduk. Gitme günü gelmişti. Evimiz akrabalar, komşular ve tanıdıklarla ana-baba günü gibiydi. Elime bavulumu alıp yürüdüğümde arkamdan ağlaşmalar başladı. Arkama bakmadan rahmetli babamla yürüdüm. Çünkü baksam ben de ağlayacaktım. Şimdi bile bunları kaleme alırken gözlerim doluyor..  

Yıl 1979... 

Savaştepe Eğitim Enstitüsü'nü bitirmiş, tayin bekliyordum. Mehmet ve Saim Deniz kardeşlerden bu yana kasabamızdan öğretmen çıkmamıştı. Çünkü maden ocaklarında, belediyede iş bulma imkanı vardı. Anne babası Almanya'da çalışanlar da pek okuma ihtiyacı duymuyorlardı. Ne zaman ki kasabamıza ortaokul açıldı işte ondan sonra İskele'nin de kaderi değişti okumanın önemi daha iyi kavrandı. Kesintisiz 8 yıl zorunlu eğitim ülkemizin olduğu gibi kasabamızın da kaderini değiştirdi. Bu gün okuyup da öğretmen, doktor, hemşire, subay vs olanlar hep tohumları Bulgurcuların evinin altında atılan ortaokul sayesindedir. Özellikle kız çocuklarının okuması beni ayrıca mutlu ediyor. 

 

 

Çocuklarını okutan ailelere ve onları yetiştiren öğretmenlere sonsuz teşekkürler..  

 

 

Bakın tayinden bahsederken konu nerelere geldi. Bakkal Ramazan'ın dükkanı aynı zamanda postane hizmeti de veriyordu. Ali Kurtgün ile hemen hemen her gün rahmetlinin dükkanına uğruyorduk. Nihayet atama kararlarımız gelmişti. Heyecanla zarfları açtık... Benim ''SİİRT'' Ali'nin ''ERZURUM'' yazıyordu ikimizde de buruk bir sevinç...  

Hemen mutlu haberi vermek üzere evlerimize koştuk.  

Evde hazırlıklar başlamıştı. Neler gerekliyse bavula doldurduk. Gitme günü gelmişti. Evimiz akrabalar, komşular ve tanıdıklarla ana-baba günü gibiydi. Elime bavulumu alıp yürüdüğümde arkamdan ağlaşmalar başladı. Arkama bakmadan rahmetli babamla yürüdüm. Çünkü baksam ben de ağlayacaktım. Şimdi bile bunları kaleme alırken gözlerim doluyor. Babam Balıkesir garajında otobüse bindirdi ve benim için yeni bir hayat başladı..  

On dokuz yaşındaydım. Hiç Balıkesir'den dışarı çıkmamıştım Susurluk'a geldiğimde başka bir dünyaya geldim zannettim. Yol bir türlü bitmek bilmiyordu. Nihayet Siirt'e geldim. Elimde bavulum, Türk filmlerindeki gibi sağa sola hayretle bakıyordum...  


 

Önce bir otele gittim baktım ki benim gibi yeni tayin olmuş öğretmenler de var. Onlarla tanıştık. Dışarı çıkıp görev yerimi sorayım bakalım dedim. Belediye zabıta binasını gördüm. ''Gaziler Köyünü sordum'', ''Siirt'in böyle bi köyünün olmadığını'' söylediler. Allah'ım yanlış mı geldim dedim kendi kendime. Cebimden tayin kağıdıma tekrar baktım, yanlış değil. Özel İdareye gittim, Kürtçe isimleri değiştirip yeni Türkçe isim koymuşlar meğer. Gideceğim köyün adı ''Güheri''. ''Taksi tutup gitsem'' dedim, görevli kahkahayla güldü.' 'Ne taksisi senin köyün yolu yok ki'' dedi.  

Uzatmayalım köy minübüslerinin bulunduğu garaja gitti tesadüf bu ya köyün muhtarı da o gün şehre gelmiş. Tanıştık, biraz Siirt'i gezdik, minübüse bindik, yola koyulduk. Bir saate yakın yol aldık Dicle ile Botan nehirlerini birleştiği yere geldik. Muhtara ''Köy nerde'' dedim, nehrin karşısını gösterdi. Fotoğrafta gördüğünüz sal (yat) bizi bekliyordu. ''Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete...  

 


Ama insan alışıyor. Üç arkadaş bütün zorluklara göğüs gererek Siirt'te görev yaptık...  

 


Dursunbey Akbaşlar ve Güğü köylerinde görev yaptım. 1981 yılında Akbaşlar köyü hatırası. İskeleli olmanın avantajlarını burada çok yaşadım. Dursunbey'de İskele'ye ''Küçük Almanya'' diyorlardı. Ya madende ya da inşaatlarda çalışıyorlardı. ''Tuzlucuk'' mahallesi de bu yıllarda oluşmuştu...  

 


Dursunbey'den Kahramanmaraş Göksun ilçesi Yeniyapan köyüne tayin oldum. Resimde görüyorsunuz, siyah önlük, beyaz yaka, çocukların gözleri ışıl ışıl... 1983-1986 yılları arası çalıştım..  

 


Ver elini Bolu-Gerede Çağış köyü. 1986-1990 yıllarında görev yaptım.  

Atatürk'ün duvardaki yazısına sadık kalarak çalıştım.  



 


1990 da Bursa-Güngören köyünde, 1992-1995 yıllarında ürünlü mahallesinde görev yaptım. 

 


1995 yılından bu yana da G.S kulübü başkanı rahmetli Özhan Canaydın'nın yaptırdığı ''Canaydın İlköğretim Okulunda'' görev yapıyorum. Bu yazıyı kaleme almamdaki amacım yeni öğretmen olmuşlara, öğretmen olacaklara örnek olmak. Ben kendime çok değerli Ahmet Akça'yı, Hüseyin Çay'ı, Hüseyin Budak'ı, Mehmet Deniz'i, Saim Deniz'i örnek aldım..  

Rahmetli dedemin bana her zaman bir öğüdü vardı: ''Siyaset yapma, herkesle iyi geçin''. Ben de dedemin nasihatına uyarak siyaset yapmadım, herkesle iyi geçinmeye çalıştım. Kurtdereli Mehmet Pehlivan'ın dediği gibi' 'Görev yaparken her zaman İskelileri düşündüm''.  

Sonuç: Bu gün zor şartlarda vatani görevini yapan askerlerimiz var. Vatanı uğruna şehit oluyorlar. Ekmek parası için yerin yüzlerce metre altında çalışan maden işçilerimiz var onlar da çok zor şartlarda çalışıyorlar. Şehit oluyorlar. Vatanı için, ailesinin geçimini salamak için çalışan tüm insanlara bize bu güzel günleri yaşattıkları için minnettarım...  


Çalışan, üreten tüm insanlara selam olsun. Daha güzel günler bizleri bekliyor. Her şey sizin elinizde.
Hoşçakalın.. Esen kalın!  

 

 
Toplam blog
: 12
: 538
Kayıt tarihi
: 29.06.11
 
 

1962 Bigadiç İskele doğumluyum. 1979 Savaştepe Eğitim Enstitüsü mezunuyum. Sırasıyla Siirt, Dursunbe..