Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Türban ilkokulda, nihayet!

Beş yaşını bitiren sabiler tıpış-tıpış ilkokula başlayacaklar, oyun gibi değil, ciddi ciddi dersler görecekler, sınavlara girecekler, karne alacaklar, falan!

Hani okul öncesi eğitimde alınan cıvıl-cıvıl karneler gibi değil, damgalı-mamgalı, ciddi karneler alacaklar…

Hangi pedegogların imzası vardır bu kararın altında, ya da sorulmuş mudur falan gibi retorik sorular sormanın da anlamı yok; şık dahi durmuyor artık, farkındayım!

“Retorik soru” nun anlamını bilenlerin değil, bilmek dahi istemeyenlerin, hatta “Soru da sorulmasın zaten!” diyen ezici çoğunluğun olduğu bir ortamda, biliyorum, şıklık ne kelime, hatta fazlasıyla saçma!

Neyse…

Ülkenin pedagogları bir şey demişlerse demişlerdir, güzel diyenler önemsenmiştir ki 4+4+4 yürürlüğe girmiştir!

Yani, pedegoglara sorulmuştur, herhalde, diyeceğim, uslanmaz ve arlanmaz “retorik”ciyim!

Ayol, sorulmuş olsa, hangi pedagog beş yaşındaki çocuğun sarı duvarlar arasında eğitime başlamasına onay verir?

Haa, “Bre kadın! O sabiler sarı duvarlar arasında normal sınavlara alınmayacaklar!” derseniz, eee o zaman 4+4+4 diye niye ısrar edersiniz?

Vallaha, en başında da yazmıştım, çok merak ediyorum beş yaşındaki bir çocuğa hazırlanacak müfredatı!

Neyse…

Kuran ve Hz.Muhammed’in hayatı gibi seçmeli dersler için bir madde konmuş: Kız çocukları bu derslere başörtüsü takarak girebilecekler!

Başörtüsü; öyle saçların üstüne atılmış bir ipek şal değil artık, gördüğümüz gibi sımsıkı başı kapamak, hatta, anlam veremediğim bir şekilde kafa üstüne bir tas geçirilmiş gibi duran bir cisim var.

Göremiyor insan haliyle, üzerinde başörtüsü var! Hayır, yani, anlamadığım, boylarını daza uzun göstersin diye kadınlar saçlarını havalı topuz falan yaptırılar, bu da öyle bir şey midir, yoksa başkaca bir amacı mı vardır?

Hayır yani, röntgen filmlerinden kesilen şeritlerin saç diplerine konma nedenini çözüyor insan: Saç dibi de gözükmesin!

Havalı gözlükleri de anlıyorum: Gözleri gözükmesin!

Bir anlayamadığım şu: Pür makyajlı, kirpikler bol rimelli, dudaklar ışıltılı rujlu, üstünde daracık pantolon ve tunikler… Bakın, bunu da anlıyorum! Makyaj cildi kapatıyor, görenler cilt yerine makyajı görüyor ve namahrem göz gerçek tene ulaşamıyor!...

Dar pantolon ve tunikleri de anlıyorum; hem modern hem dindar…

Anlayamadığım şu: O havalı gözlükler neden minare misali yükselen türbanlar üzerinde neden gezer?

Göze takılsa, vallaha takılmayacağım bu noktaya!

Türban üstü gözlük bir moda mıdır, bir tarikatın sembolü müdür, vallaha bilemedim!

Neyse…

Öyle ya da böyle, türban girdi mi ilköğretime?

Girdi, vallaha!

Okullarda serbest kıyafet de, sanırım, yolda!

Oh ne ala!...

Aslında var ya, acayip özgürlükçü bir ülkeyiz; öğrenciler püfür-püfür, istediği giysiyle okuluna gidecek, istediği branşı seçecek, ister okula devam edecek, isterse evinden eğitim-öğrenim görecek!

Daha ne olsun!...

******

Çocuktur, türbanını, ayyy pardon, başörtüsünü başında unutur, diğer derslere de öyle girer.

Bu arada serbest kıyafet yasası zaten çıkmış olur, dokuz yaşındaki kız çocuğu der ki: Benim serbest giysim bu şekil!

Mini etek ile gelmeye kalkışanlara da bir orta yol bulunur elbet; ooo, o mesele pek kolay!

Ortaya bir tecavüz örneği atar önemli birileri, bir çalkalanır gündem, iki-üç gün yeter!

Ortalık, sünni değil de suni olarak gerilir, bakanlar demeç verir, Diyanet İşleri fetva verir, mini etek giyen kızlar anında günahkar ilan edilir!

******

Anne-babası tarafından desteklenen bazı kız öğrenciler isyan eder, iyice mini etek giyerek “Bedenim benimdir, ne istersem giyerim!” falan derler, hatta birleşirler ve eylem yapmaya kalkarlar…

Eylemlerinde mini eteklerini giyer, saçlarını savururlar ki… Biber gazı anında devreye girer!

Sonra… Bazı köşe yazarları “Teşhircilik”le suçlarlar, bu arada göz altına alınanlar olur, haklarında da “Yasadışı örgüt kurmak”, efendime söyleyeyim, “Hükümete karşı darbe planı içinde bulunmak”, “Halkı kötü niyetlerine alet etme amacıyla galeyana getirmek”, “Vatan hainliği” gibi suçlar ile haklarında toplam 350 yıl ceza istemiyle dava açılır!

Çok mu abarttım sizce?

Yok canım…

Eksiği var fazlası yok!

Örnekler çok, hesap soran yok!

Hesaplar yalnızca hükümet tarafından soruluyor, fi tarihine kadar, günü sorgulamak, soru sormak yasak!

******

Kürtaj gündemi değiştirmek içindi, lakin; “Laf ağızdan bir kere çıkar”, laf olsun diye de olsa, vallahi yasalaşacak!

“Türban” için de aynı şey olmadı mı?

Bir taş ile iki kuş, şekerim, oldu mu, oldu!

"Dedim de yapmadım mı?

Yaptım!"

******

Aynen, CHP ile görüşme gibi…

“Görüştük mü, görüştük!”

“Bir sonuç çıktı mı?

Olamazdı zaten!”

Olamazdı da zaten!

“Akil adamlar” ile “akil çözümler” istenseydi, bu  ülkenin pedagogları, eğitmenleri, öğretmenleri, sosyologları, doktorları, anne-babaları, efendime söyleyeyim, “Çılgın Proje”lerde mühendisleri, komşu ülkelerle alınan tavırlarda uluslararası ilişkiler konularının uzmanı, ülkenin ordusu, yüzde yüz halkının düşüncesi önemsenirdi her bir yasa tasarısı ve onanması aşamasında!

“Akil adamlar” isteyen ülkeler, yaptığımızın tersini yapıyorlar ve ülke vatandaşları ülkeleri içinde bilim ile, sanat ile uğraşıyorlar; bilim adamlarını ve sanatçılarını ihraç etmiyor, uymaz fikirleri de ithal etmiyorlar!

******

Neyse…

Bunlar anlamsız, önemsiz…

Beş yaşında ilkokula başlayıp da, dokuz yaşında başını kapatması önemli, kızlarımızın, doktor olmaları, mühendis olmaları falan değil!

“Engel mi var?” diye çığırtacak sesleri duyuyorum, şimdiden; tüm engellere rağmen başarıyorlar, şimdilik…

On beş yıl sonraya allah kerim!


http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..