Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '07

 
Kategori
İnançlar
 

Türban inancın gereği midir?

Türban inancın gereği midir?
 

Yukarıda sadece alnı ve saçı görünüyor, kot pantolon giydi diye kadını döven pastarı görüyorsunuz!


Öncelikle unutmayalım ki "Bir şeyin yasaklanması, ona olan arzuyu arttırır". O zaman Kur'an'nın İslamı'nda olmayan Türban ve Başörtüsü konusunda çözüm nasıl sağlanacaktır?

Çözüm düşünce yolu ile her türlü çelişkinin üstüne üstüne gidirek kaynağına inmek ve gerçeklerle yüzleşmek ile olacaktır. Bu gerçekleri çıplak gözle görmek, araştırmak ve gerçeğe dayalı bir karara varmak onlara olan bağımlılığı da kökünden söküp atacaktır.

Bugün İslam dini, bir yığın kendini bilmeyen, bunun hem siyasal hem de maddi çıkar ticaretini yapmada beis görmeyen bir takım kendini bilmezlerin elinde bir çeşit dayatma olarak kullanılmaktadır. İnsanlar İslama ve Kur'ana aykırı olarak "inanan", "inanmayan" diye ayrıştırılmaktadır. İslam dini kendi ilahi görüntüsünden uzaklaştırılarak taasup, bağnazlık ve fanatizm içine girmiştir.

Bunun sonucunda da toplumun kafasına yerleştirilmeye çalışılan Allah olgusu, öfkesi, gazabı bol bir model olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir türlü gülmeyen, en küçük hatada, en ufak bir yanlışta büyük cezalar yağdıran, her şeye tepki veren, sağa baktın günah sola baktın günah diyen, çok sıkı kurallar koyan, korkulan, korkutan bir Allah ve din tanımı ile karşı karşıya kalındığıdır. Hele bir de kurallara ve yasaklara uyulmadığında da tüm gazabını dini sömürenler aracılığı ile kullarının üzerine yağdırmağa hazır bir görüntü vermektedir.

Bence tüm bunlar, toplumun çocukluktan başlayıp aşıladığı şartlandırmalarla yalan, yanlış sözde dinsel görüş ve eğitimin bir yansımasıdır. Bu durum özellikle 1950'den sonra Kur'an'nın Arapça "ezberletilmeye" başlaması ile ülkemizde uzun yıllardır yaşanmaktadır. Kur'an genelikle evlerin duvarlarında yüksek bir yerde asılı durmakta ve indirilip okunmamaktadır. Onun yerine Kur'an'a aykırı olarak diğer mezhep kitapları okunmakta, bilgisiz yobaz takımının söyledikleri dinlenmekte ve tüm bunların sonucu olarak da Arap gelenekleri İslam Dini gibi yaşanmaya başlamıştır.

Aynı sorun bir Emevi ve Abbasi geleneği dayatması olan Türban ve Başörtüsünde de vardır.

Kıyafet, zamana, toplumun geleneklerine, iklimin şartlarına, makama, yaşa ve birçok faktöre göre hem toplumlar arası hem de toplum içi çeşitlilik göstermiştir.

Toplum içi kıyafet farklılıklarınına en iyi örneklerinden birisi Osmanlı’dır. Osmanlı’da padişah üç sorguçlu sarık takarken, veziri azam iki sorguçlu, halk ise tek sorguçlu takabilirdi. İki veya üç sorguç halka yasaktı. Saraylının, esnafın, tekkecinin, ayrı din mensubu kadın ve erkeklerin başlıkları, kıyafetleri, renkleri Osmanlı’da hep farklıydı. Bu kıyafetlerin farklılığı kanunlar ile korunurdu. Görüldüğü gibi toplum içi kıyafetlerin farklılığı, gelenek ve şartların bu kıyafetleri oluşturması, zengin malzemeli bir tarih konusudur.

Geleneklerin bir kıyafet oluşturmasının bir mahsuru yoktur. Yanlış olan, tarihin belli bir anının ihtiyaçlarından doğan ve o toplumu ilgilendiren kıyafetlerin, evrensel olan ve binlerce yıllık zaman dilimine inmiş olan dine maledilmesidir. Örneğin, fesi belli bir dönemde erkeklerin kıyafetini tamamlayan bir aksesuar, sıcaktan koruyan bir başlık olarak erkeklerin tümüne yakınının giymesi yanlış değildir. Yanlış olan, fesin dinen kutsal bir giyecek olarak giyilmesi, başkalarına dîni kıyafet diye empoze edilmesi ve Kuran’da hiç bahsedilmeyen bir uygulamanın dine sokulmasıdır.

Görüldüğü gibi sorun belli bir toplumun geleneği sonucu fesin takılması değil, o geleneğin din olarak takdimidir. Bu temel mantığı iyice kavramamız çarşaf, türban, peçe, başörtüsünün nasıl dinselleştirildiğini anlamamızda ve bu kıyafet şekillerini gereği gibi değerlendirmemizde faydalı olacaktır.

Kur'an'daki İslam takip edilirse, topluma açık yerlerde, ulu orta ve herkes görsün diye yapılan ibadetler, türban ve benzeri giyilen üniformalar değil, insanın samimi olarak yaptığı ibadetin Kur'an'nın İslam'ında istendiği ortaya çıkacaktır.

Körü körüne ve bilinçsizce yapılan ibadet ve şekilcilikle, sözde dinsel kurallara uymakla hoşnut edilmeye çalışılan Allah'mıdır? Yoksa bu yolla kendilerini Allah'a daha yakın ve Allah'ın safında kendini gösterme açıkgözlülüğü müdür?

Asıl olan "Şekilciliğin ibadete engel" olduğu gerçeğini anlamaktır...

 
Toplam blog
: 115
: 586
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Tarsus Amerikan Lisesi (1984) O.D.T.Ü - İnşaat Müh. (1989) SUNY at Buffalo - Yüksek Lisans (1992) 19..