Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '13

 
Kategori
Siyaset
 

Türban ve müslüman

Türban ve müslüman
 

TÜRBAN VE ANADOLU MÜSLÜMANLIĞI


Türbanın bir siyasal egemenlik aracına nasıl dönüştüğünü özellikle son on yıldır ibretle izliyoruz. Yasakçı zihniyetin bu egemenliğe nasıl katkı sunduğu da ayrı bir tartışma konusu. Artık türban bir siyasi simge olmaktan ziyade yeşil sermayenin zenginliğinin bir işaretidir, sembolüdür. Anadolu kadınının kafasında ki örtüyle Meclis’te ki türbanı bir sayanın ya gözleri şaşıdır ya kalbi!

Türban Anadolu Müslümanlığının nasıl dar kafalara hapsedildiğinin bir göstergesidir. Anadolu insanının samimi duygu ve inancının sömürülerek maneviyat odaklı ve emeğe dayalı değerlerinden şekle, gösterişe doğru bir evrimidir, tezahürüdür.  Tarikatları, tekkeleri, zaviyeleri, kerhaneye, meyhaneye çeviren zihniyetin tekrar sahneye koyduğu şeriat basamaklarının ilk adımıdır. Şeriatı İslam diye yutturup, onu da ılımlısına bulayıp bir  Afganistan, Arabistan gibi emperyalist ABD ile işbirliğinin bir yansımasıdır.

İslam’ın nasıl yozlaştırıldığını, üç kuruşa satıldığını faiz sokulmadık ev kalmadığı halde anlamayan müslümanı uykusundan uyandırmak hiç kolay değil. Başını kapatan milletvekilinin ‘bir daha kirlenmeyeceğim’ söylemiyle takmayana karşı fitne-fesat dili kullandığını, bir tek saç teliyle tahrik olup İslam’ın kalplere hitap eden takva dilinin yok sayıldığını anlamayacak kadar afyonlanmış durumda…

Çişini altını eden çocuk dahi, kadının tek bir saç teli karşısında cinsel dürtülerini kontrol edemeyen bir adamdan daha olgundur. Çünkü çiş doğal bir zorunluluk, saç telinden tahrik olmak ruhsal bir hastalıktır. Anadolu Müslümanlığı’da İslam’ın evrenselliğiyle bağdaşmayan Arap ataerkil-erkek egemen anlayışının hastalığına yakalanmış durumda…

Kur’an’ı hiç okumayan ya da Arapçasını ve anlamadığı dilde okumaya yönlendirilen, şartlandırılan Anadolu Müslümanı, din üzerinden egemenlik kuran, nemalanan, statü edinen politikacı ve hacı, hoca, şeyhlerin kulu yapılmıştır. Kur’an’ın öğütlerinin, manasının değil, Muaviye’nin kılıcına taktığı Kur’an yapraklarının kurbanı olmuştur.

Cumhuriyet’i İslam’a düşman olarak gören ve yıllardır bunun üzerinden din siyaseti yapan zihniyetin kendisi kapitalizme kurban gitmiş, takipçileri emperyalizmin maşası ve kölesi olmuşlardır. Bu zihniyet, her zaman batıyı yerden yere vurmuş ama batının okullarında okumaktan, batı ülkelerinde yaşamaktan, o ülkelerin vatandaşı olmaktan geri kalmamıştır. Osmanlı yıkıldıktan Cumhuriyet kurulduktan sonra da hiçbiri Mekke, Medine’ye değil, ya İngiliz gemileriyle ya da diğer işbirlikçileriyle o kafir batı ülkelerine kaçmışlardı!

Günümüz müslümanı gerçeği değil kandırılmayı seçmiştir. Dış görünüşü öze tercih etmiştir. İşte bu ikiyüzlülükleri-riyakarlıkları üzerine kurulmuş anlayışları türbanının altına makyaj yapmaya tevessül eden kaportası bozuk kadın ya da sabun köpüğü gibi sönecektir. Türbanlarıyla örtmeye çalıştıkları suç ve günahları, gerçeğin ortaya çıkma gibi bir huyu olması sebebiyle er ya da geç açığa çıkacak, sorgulanacaktır…

NOT:  Makyaj yapan kadını kaportası bozuk arabaya benzeten 21 Ekim 1996’da Refah Partisi’nin Kayseri’de düzenlediği ‘sevgi ve kardeşlik’ gecesinde Başbakan Recep Tayip Erdoğan’dır.

 
Toplam blog
: 21
: 660
Kayıt tarihi
: 28.07.12
 
 

Yazar/ Politika- Sivil Toplum ..