Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '08

 
Kategori
Siyaset
 

Türbanlı bir başbakan seçebildiğimiz gün biz de ırkçılığı yeneceğiz!..

Türbanlı bir başbakan seçebildiğimiz gün biz de ırkçılığı yeneceğiz!..
 

Her türlü Ayrımcılığa, Irkçılığa Hayır!


ABD Başkanlığına bir zencinin seçilmesi bütün dünyada büyük ilgi çekti.

Çünkü Başkan Obama Afrika kökenli bir Amerikalı idi. Siyahtı. Ve siyah renkli olmak, Amerika'da "ikinci sınıf", hatta "köle" olmaktı. Beyazlarla aynı otobüsü paylaşamamak, aynı okullarda okuyamamak, hatta aynı çeşmeden su içememek, özetle beyazlar tarafından aşağılanmak demekti.

İşte böyle bir dünyadan gelen bir adam "Değişim" sloganı ile yola çıkıp, Beyaz Saray'a, beyazlardan da oy alarak siyah rengi taşımıştı. ABD’de zenci seçmenin %14 olduğu düşünülürse aldığı oyun çoğunluğu beyazlara aitti.

Amerika daha elli yıl önce “insan” olarak algılamadıkları zenci bir kişiyi Başkan seçerek kendi kendini aşmış ve bunu başarmıştı. Seçim kampanyası sürecinde Barak Obama'nın geçmişi, babasının dini, göbek adı Müslümanlığı tartışıldı. Çoğunluğu Hıristiyan bir toplumda bu özellikleri bile Obama’nın seçilmesine engel olmadı.


Cumhuriyetçilerin Dışişleri Bakanlığı'nı yapan ve kendisi de bir siyah olan General Colin Powell "Velev ki Müslüman olsun …Bu ülkede 7 yaşında Müslüman bir çocuk gelecekte Amerika'ya başkan olma hayali kuramayacak mı?" sorusunu sordu.

Obama’nın zaferini ve yorumları izlerken, okurken ben hep kendi ülkemi düşündüm… Ve, Obama'nın “değişim” sloganı ile ABD’nin değişimin ülkemizdeki karşılığını konuşmamız ve Türkiye için bir mesaj çıkarmamız gerektiğini düşündüm.

Türkiye'de zaman zaman "zenciler"in tartışıldığı bir ülke.

Bunun anlamı şu: Bazı yerler bazılarına kapalı. Bazıları sistem açısından sakıncalı. Bu hem zihniyet planında var, hem fiili uygulamada, hem hukuk planında...

Bazıları sorar:”-Bu ülkeyi ağzı çorba kokanlar mı yönetecek? Ayakkabıyı kapının dışında çıkaranlar mı? Ayağı çarıklılar mı?Siyasal ağırlığı olanlar mı, yoksa sayısal ağırlığı olanlar mı? Sandıktan çıkmak Türkiye'yi yönetmek için yeterli mi?”

Obama’nın ABD’deki zaferinin Türkiye’deki birebir karşılığı nedir?

ABD’deki zenci meselesinin Türkiye’de karşılığının türban meselesi olduğunu düşünüyorum.

Bu ülke de Kürtler, Aleviler ve dindar erkekler de sistem tarafından makbul görülmese de tüm bu kimliklerin zenci kimliği benzeri görünür görünmez yaftalanma ve dışlanma gibi bir durumları yok…

Türkiye’mizde türbanlı kadınların Başörtüleri tıpkı zencilerin siyah derileri gibi bir nefret unsuru, bir dışlanma vesilesi… ABD’nin zenci görünce rahatsız olan ırkçı beyazları gibi sırf türban görünce kimyası bozulan laiklerimiz var bizim de…

Bir zencinin derisinin rengini görünce bakışlarına kin ve nefret hakim olan 50 yıl öncesinin ABD’li beyaz ırkçıları gibi bir kadının başında türban görünce gözlerini kin ve nefretle dolduran ırkçılarımız bu gün hala bizim ülkemizde var. Sayıları az olsa da egemen sınıfı onlar temsil etmeye devam ediyor.

Sırf görünümleri yüzünden okula öğrenci olarak gidememek, bir resmî ödül kazandığında alamamak, apoletli adamlar tarafından yüzlerine bile bakılmamak, asker olan evlatlarının yemin törenine başörtüsü yüzünden sokulmayarak belki ülke için şehit olmaya gönderdiği evladını tel örgülerin arkasından seyretmek zorunda bırakılmak gibi rezaletler bugünün Türkiye’sinde yaşanıyor.

Başörtülü kadının üniversite okuması mümkün değil. Akademik kariyer yapması mümkün değil. Amerika'da eğitim görüp profesör olsa, Türkiye'nin herhangi bir üniversitesinde derse girmesi mümkün değil.

Başörtülü bir kadının milletvekili seçilmesi, Meclis'e girmesi mümkün değil.

Başörtülü bir kadının Belediye Başkanı olabilmesi mümkün değil.

Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı olabilmesi hayalden bile ötede.

Başörtülü bir kadını Seçme hakları var ama seçilme hakları yok.

Cumhurbaşkanı veya Başbakan eşi olduğunda bile, devletin resmi resepsiyonlarına davet edilmiyor.. Devlet Başbakanın , Cumhurbaşkanının, Belediye Başkanının başörtülü eşini bile “eş” olarak kabul etmiyor ikinci sınıf bir statüde kabul edip “kamusal alan”dır diyerek resmi törenlere Bakanı, Başbakanı, Cumhurbaşkanını eşsiz kabul ediyor.

Kimi türbanlı kadınların eşleri ve babaları altı yıldır devletin en tepe yerlerindeler ama kendileri üniversite okumaya sürgüne başka ülkelere gitmek zorundalar… O türbanlı eşler kamusal çalışma hayatına katılmak istese, bu istekleri sadece görünümleri sebebiyle otomatikman reddediliyor.. Milli Eğitim Bakanı’nın kızı türban taktığı için Eğitim kurumlarının kapısından içeriye giremiyor… Başbakanın kızı eğitimine devam edebilmek için ya başörtüsünü çıkarmak zorunda ya da gidip bir başka ülkede öğrenim görmek zorunda…Devletin 1 numaralı makamı olan Cumhurbaşkanın eşi bile türbanlı bir kadın olduğu için KPSS sınavına bile giremiyor, okuluna gidemiyor.… Bu ülke bu utancı, bu saçmalığı hâlâ ve hâlâ yaşıyor…

ABD’nin ırkçılarının öğrendiği gibi Türkiye’nin egemenleri de öğrenmeli ki bu böyle gidemez…

Türbanlı kadınlar sadece evde eş olarak işlev görecek, mütemmim cüz kabilinden varlıklar değildir!! Kendi başlarına bu ülkenin her yurttaşı gibi birer değer taşımaktadırlar…

Türbanlı kadınların bu görünür kimliklerinden ve inançlarından dışlanmadan, aşağılanmadan, ayrımcılığa tabi tutulmadan her yere gelebildiği bir Türkiye ancak ABD’nin bugün başarabildiği şeyi başarmış olacaktır…

Siz Türkiye için, başörtülü bir milletvekili adayının seçimlere katıldığı, seçildiği, Bakan olduğu, Başbakan olduğu, Cumhurbaşkanı olduğu bir seçim için hangi zamanı öngörebilirsiniz?

İşte o zaman, bir anlamda Amerikan demokrasisi ile Türkiye demokrasisi arasındaki farkı göstermiş olacaktır.

Şu anda halktan yüzde 47 oy almış olan bir siyasi parti, başörtüsüne özgürlük talep ettiği ve bunu Meclis iradesine bağlamak için girişimde bulunduğu gerekçesiyle "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak" suçlaması ile, ceza yemiş bulunuyor.

Obama'nın ABD Başkanı olmasını önemsemek, Türkiye'de başörtüsü yasağına sahip çıkanlar, Üniversitelerde başörtüsüne karşı Çin Seddi oluşturan sözüm ona bilim kadroları için bir anlam taşır mı?

Amerika, Obama'yı başkan seçerek, ırk ayrımından kurtulma sınavını başardı. Bakalım biz, başörtüsü sınavını ne zaman kazanıp, tarih yazacağız?

Türbanlı bir Başbakan seçebildiğimiz gün biz de kendi ırkçılığımızı yenerek özgürleştiğimizi göstereceğiz.

Türkiye bir gün mutlaka bu tarihi yazarak , evrensel insan hak ve özgürlüklerini özümsemiş özgür bir ülke olacaktır.

Kürdüyle, Ermenisiyle, Alevisiyle, Dindarıyla, Laikiyle toplumsal barışı gerçekleştirebilmiş, herkesin herkesle ve devletle yüzleşerek sorunlarını çözüme kavuşturmuş, vicdan ve erdem ittifakını bir ve bütün bir ülkede sağlamış büyük ve güçlü Türkiye mutlaka gerçekleşecektir.

Evet, yapabiliriz… Biz Türkiye halkı bunu başarabiliriz…

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..