Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Türbanlı hayat, oh ne rahat!

Türbanlı hayat, oh ne rahat!
 

"Lüküs hayat, lüküs hayat yan gel keyfine bak"

Şimdi bu bir zamanların gözde müzikalini türbana uyarlamanın tam da zamanıdır.

“Türbanlı hayat, oh ne rahat , ye iç, keyfine bak”

Sokağa çıktığımızda türbanlı kadınların ve kızların yaşamın nimetlerine ne çabuk adapte olduklarını görmek için fazlaca bir gözlem yeteneğine gerek yok.Üstelik saç kapalı ama her yer ortalıkta görüntülerden kendi çevreleri tarafından bile eleştiriyorlar.

Türbanlı diye iş yaşamından uzaklaşan kadınlar ya da genç kızlar artık helalinden para kazanan beylerle (!) izdivaç eyleyip yaşamın her alanında boy gösteriyorlar.

Ben bu blogu niye yazıyorum sanki gecenin bu saatinde. Geçenlerde son model bir jeep ile trafiği birbirine katan türbanlı bayanın diğer sürücülerin şaşkın bakışlarından ve panik halinden müthiş bir zevk alarak kahkahalar savurduğunu görünce tam bir yazı konusu dedim. Kısmet bu güneymiş.

Mahallenin zamanında dışlanan, ancak bu zamanlarda gelinen süreçte iktidarın nimetlerinden yararlanarak güzel para kazanan beyleri için paha biçilmez birer kısmet haline gelen bu nadide kızlarımız yaşamın her alanında mutlu mutlu gülümsüyorlar.

Günün modasına uygun giyim kuşam, kahvaltıların ve yemeklerin paylaşılacağı yerler zaman geçirmek için ideal. Hele eşler iyi bir ihale kopardılarsa kutlanmaya değer. Para bol olunca harcanacak yer bulmak da sorun olmuyor. Boşuna dememişler her iktidar kendi zenginlerini yaratır diye. Son yıllarda yıldızı parlayan yeni yetmeler biraz da paranın verdiği şımarıklık ile yaşamın kendilerine sunduklarından yeterince yararlanıyorlar. Tabi vicdanları hafifletmek için yapılan yardımlar yaraya merhem olur mu bilinmez ama işler tıkırında gideceğe benziyor, şimdilik.

Bu yeni yetme zenginler milyondolarlar harcayarak daireler alabiliyorlar. Ve üstelik şirketlerinin üzerinde görüldüğü için yakıt vb harcamalarını yetmiş milyona ödeterek kahkahalar atabiliyorlar. Üzerine bindikleri jeepler de şirket üzerinde olduğu için tüm giderlere katılmak bize vatan borcu olarak kalıyor.

Kimse yanlış anlamasın kimsenin malında mülkünde gözümüz yok, yok olmasına da bari bu işlere giyimi kuşamı ve dini alet etmeseler. Diğerlerinden tek farkları başlarına günün modasına göre giydikleri türban hiç kuşkunuz olmasın. Çark yine eskisi gibi dönmeye devam ediyor ve her iktidar kendi zenginini yaratıyor.

Türk halkı da “Su akar, Türk bakar” örneği;“Biraz bunlar götürsün” ya da “En azından icraat yapıyorlar “ diye seçimlerde teveccühünü esirgemedi bu tablodan. Cumhuriyetmiş, laiklikmiş kimsenin umurunda olmadı. Herkes kendine demokrat olunca işler bu noktaya geldi. Baykal’ın kulakları çınlasın. Eminim iktidarı elinde bulunduranlar ona her zaman dua ediyorlardır!

Diğer taraftan zaten kara murat filmlerinde Cüneyt ağabeyimizin yedi düvele meydan okuması ile yetişen ve gâvur (!) kızlarının ağabeyimize aşık olmasından ağabeyimizin yeteneklerinden, becerisinden büyük bir haz duyan bu nesil biraz da tarikat soslu iklimde yeşererek gelişmesini, zenginleşmesini en azından bir dönem daha sürdürecek gibi.

Lafı uzatabiliriz aslında ama bir zamanların Osmanlı bankası reklamı gibi “Yok bir birimizden farkımız, ama biz Osmanlı bankasıyız” da denebilir ya da yazıya başlarken yazıldığı gibi;

“Türbanlı hayat, oh ne rahat”!

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..