Turgay Demirel ve sarı-lacivert forma

Basketbol Federasyonu’nun, kadın takımında forma giyen Penny Taylor ile Hana Horakova’dan alınan idrar örneklerinin Köln’de analiz edilmesini isteyen Fenerbahçe Kulübü’nün bu talebini kabul etmesiyle Türk sporunda yeni bir çığır açıldı. 

Buna göre, sporcuya yapılan doping testinin tahlil edileceği yeri bizzat kulüp belirleyebilecek. Hassasiyet gösterip TBF’ye dilekçe verecek olan kulüp, WADA’ya bağlı olan üç doping kontrol merkezinden birinde (Hacettepe, Köln, Lizbon) analizin yapılmasını talep edebilecek. Federasyon Yönetim Kurulu’nun, Sağlık Kurulu’nun onay vermemesine karşın inisiyatif kullanarak aldığı karar, sadece basketbol için değil tüm branşlar için de örnek teşkil edecek. Diğer branşlarda, bireysel ya da takım sporlarında da benzeri bir talepte, bağlı bulunulan federasyona dilekçe vermek suretiyle doping analizinin Hacettepe’den farklı iki (Köln ya da Lizbon) merkezde yapılması sağlanabilecek. 

TBF’nin aldığı kararla bundan sonra doğabilecek polemiklerin önüne geçmeyi hedeflediği belirtiliyor. Oysa Basketbol Federasyonu aldığı bu kararla Türk sporunda çok önemli bir yeri olan Hacettepe Doping Merkezi'ne güvenmediğini alenen ortaya koymuştur. Bu karar örnek bir karar teşkil edeceğinden artık Türkiye'de dileyen bir spor kulübü yurtdışında doping testi isteyebilecek.

Basketbol Federasyonu ve Başkanı Turgay Demirel'in altına imza attığı bu karar, Türk basketbolunun bir yerde F.Bahçe Kulübü ve Başkanı Aziz Yıldırım'ın gönlünü hoş tutmak adına aldığı bir karar olmaktan başka bir şey değildir. Bu karar ile TBF, artık ne kadar aciz bir durumda olduğunu göstermiştir. Bundan ötesi laf-ı güzaftır. 

Aşağıdaki yorum da bu konuyla ilgili olarak yayınlanan haberin altında bir yorumcunun yazdığı yorumdur: 

F.Bahçe'nin Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda yaptığı bir karşılaşmada Cüneyt Çakır'ın haklı olarak gösterdiği kartlardan sonra F.Bahçe Yönetimi ve Aziz Yıldırım'ın çıkarttığı yaygara sonrası Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda F.Bahçeli oyunculara kart çıkmaz oldu. Dopingde de yaygarayı kopartalım ki bir daha yakalasalar da örtbas etsinler mantığı... 

Başka söze ne hacet?