Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Turhan Sultan'ın kardeşi manavmış

Turhan Sultan'ın kardeşi manavmış
 

HATİCE TURHAN SULTAN


Hayatın her dönemi zor ve meşagatli.

Herkesin hikâyesi farklı sadece!

 

 

 

Bir Osmanlı sultanından söz edeceğim sizlere.

Padişah I.İbrahim’in eşi, IV. Mehmet’in annesinden…

 

Turhan Hatice Sultan’ın adı tarihe altı çizilerek yazılmış…

Gerçek adı Nadya olan, on iki yaşlarında iken Kırım Tatarları tarafından Ukrayna’dan esir alınarak Osmanlı sarayına getirilen çok güzel bir kız.

Sarayda verdiği mücadaleler, aklı ile kat ettiği mesafeler o kadar çok ki…

Kayınvalidesi de bir hayli güçlü bir kadın. Koskoca Kösem Sultan!

Onunla akıl oyunları oynamış.

Bu kıyasıya kavgadan zaferi elde eden Turhan Sultan olmuş. Bu öyle bir iki haftalık çekişme olmamış. Tam üç yıl süren büyük bir olaymış.

 

Turhan Sultan, valide sultan olarak kırk yıla yakın bir süre yaşamış.

Devlet işlerine müdahale etmiş, sözü emirmiş, güçlüymüş!

Bütün bunlar bir sultan olarak büyük başarı. Çok da mutlu olması gereken durumlar. Oysa onun içinde hep bir ateş varmış. Eskilerde bıraktığı ailesi.

Annesi, babası özellikle o zamanlar çok küçük olan erkek kardeşi.

Hep hasret kalmış.

Sonra bir gün bir mucize olmuş.

Olmaz denilenlerin olduğu bir hayat yaşadığımız!

Turhan Hatice Sultan, bir manavın önünden geçiyormuş. Bir çift göz onun aklını başından almış. Şaşırmış, donmuş kalmış. Tanıdığı ve hiç değişmeyen gözlere bakmış. Bu çok yakışıklı genç adamı tanımış, gözler hiç değişmezmiş ya, aynen öyle değişmemiş gözleri ve elbette kan çekmiş.

Onu tanımış, o kardeşiymiş.

İyide nasıl olur bu? diye düşünüş.

“Kardeşim olabilir mi?”

Kardeşiymiş gerçekten. Sonra hikâyesini dinlemiş.

Kardeşi de aynı kaderi yaşamış. Onuda Tatarlar kaçırmışlar. O zamanlar 8–9 yaşlarındaymış. İstanbul’da bir manava satılmış. Çaresiz yaşamlar, insanların hunharca kaçırılıp satılmaları, bilinmeyen geçmişler, arkada kalan biçare aileler!

Hayatın her dönemi zor ve meşagatli. Herkesin hikâyesi farklı sadece!

 

Yusuf adı verilmiş kardeşine ve Müslüman olmuş. Çok yakışıklıymış. O kadar güzel bir erkekmiş ki, ona ‘manav güzeli’ derlermiş.

Manava satılan çocuğu, manav severek büyütmüş. Baba şefkati içinde büyütülen genç adam iyi yürekliymiş. Yakışıklığı ve iyi olan karakteri ile çevresinde çok seviliyormuş.

 

Hatice Turhan Sultan kardeşini bulmuş ya bırakırmı? Bırakmaz elbette. Manavı ödüllendirmiş, kardeşini de saraya getirtmiş.

Düşünüyorum da ne çok konuşacakları olmuştur. Valide Sultan annesini, babasını çocukluğunun geçtiği yerleri ne çok özlemiştir. Kardeşinin hatırladığı kadarını dinlemiştir.

Turhan Sultan eğitimin yaşı olmaz demiş, dönemin en ünlü hocalarından kardeşinin yetiştirilmesini istemiş.

Yusuf, tahsil görmüş, çok iyi eğitim almış, ablasına kâhya olmuş. Belki devlet işlerine müdahil olmamış ama ablasının eli ayağı olmuş. Güzel manav lakabı hep kalmış ve kendi gibi güzel bir hayat yaşamış.

 

Seven Aksu diyor ya; ‘kavaklar ah kavaklar’ bende diyorum ki; ‘hayatlar ah hayatlar’

Hepimizin hayatında neler var neler.

Hep inanmışımdır, kardeşlerimiz hayatımızın önemli yerlerindedirler…

Kardeş anne yarısıdır, baba yadigârıdır.

Aynı kanı, aynı teni taşırsınız. Aynı ananın karnından, aynı ananın memesinden emmişsinizdir. Sizi aynı terbiye içinde yetiştirirler. Birbiriniz için yaşarsınız, düşünürsünüz. Uzak kaldığınızda burnunuzun direği sızlar.

 

Benim için evlatlarımdan sonra kardeşlerim gelir.

Onların sevinçleri benim mutluluğum olmuştur herdaim. Onlar iyi ise bende iyiyimdir. Üstelik benim kardeşlerimle yaş farkımda uzun aralıklı değildir. Rahmetli annem sıkça evlatlarını dünyaya getirmiş. Eskinin kadınlarını bir kez daha kutlamak gerekir. Beş çocuk ve oldukça titiz ve dikkatli bir eşle bir hayat!

 

Rahmetli babam, bizleri yetiştirirken ayrım yapmadan eğitmişti. Sanki hepimiz birimiz içindi. Biz aldığımız terbiyeyi bozmadık. Allah ayırmasın ayrılmadık.

Birlikte nefes almaya devam ettik.

Birlikte ağladık, birlikte mutlu olduk.

Yalnızlık zor ve ürkütücü gelir bana.

Ben bilirim ki benim ailem var. Beni seviyorlar, gözetiyorlar, kolluyorlar. İşte benim için bütün mesele budur.

Aile olmak çok önemli.

Bazen bir iki mal mülk için, özetle de para için birbirinden ayrılan, nefret eden adını anmayan bunu da hiçbir zaman affetmeyen kardeşlerin olduğunu bilmek de üzücü…

Elbette alınacağız, elbette kırılıp küsüp konuşmayacağız. Bu ondan vazgeçtiğimiz anlamına gelmiyor tabi! Tam tersi içinizin acımasına bir yerlerinizin eksik kalmasına sebep oluyor. Zamanı düşünmüyorsunuz artık ve yeter diyorsunuz yeter ben onu çok özledim.

 

Ben kızıma ve oğluma da kardeşliğin ne kadar önemli olduğunu anlattım.

Onlar da beni dinlediler ve kardeşliklerine sevgi, saygı ve önemi gösteriyorlar.

Gerisi kolay onlar zaten birbirlerini seviyorlar.

Onlara hamdolsun sevgiyi öğrettim…

Onlar kardeş, daha ne olsun?

 

 

Nazan Şara Şatana

 

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....