Turizm cenneti Türkiye!

Türkiye'de yaşayan milyonlarca insan ülkesini çok sever. Vatan toprağıdır, herşeyden önce gelir. Bu konuda çoğu insan bu şekilde düşünüyor. Bende aynı düşüncedeyim. Ancak herşey bu ülkeyi seviyorum demekle bitmiyor.

Bu ülkeyi ne kadar tanıyor ve ne kadar tanıtıyoruz? Ne kadarını okuduk ya da okutuyoruz? En eski uygarlıkların yaşadığı medeniyetler ülkesi bu toprakları bizler ne kadarını yaşayabiliyoruz.

Türkiye'nin hemen hemen tamamını dolaştım. Bir ucundan diğer bir ucuna kadar. Hemen hemen tüm bölgelerinde yaşadım. Görmediğim çok az şehri kaldı. Hem işim icabı hem de bunu bir hobi olarak gördüğüm için. Farklı insanlar tanımak, yeni yerler keşfetmek için. Yöresel olarak gelenekleri, yemekleri, örf ve adetleri öğrendim. Gerçekten inanılmaz güzel bir ülkemiz var. Olumlu olan yanlarını saymadan, beni rahatsız eden bir konuyu sizlerle paylaşmak isterim.

Bildiğiniz gibi; Türkiye denizler ülkesi, 3 tarafı denizlerle çevrili ve dünyanın sayılı ülkeleri arasında. Denizi de farklı farklı, her biri de aynı değil. Her türlü deniz sporuna, turizme elverişli. Hatta denizlerinin tuzluluk oranı dolayısıyla tadları bile farklı. Bir tarafta dünyanın sayılı güzelliklerine ev sahipliği yapan kıyıları, bir tarafta koca bir ülkeyi doyuran hatta ihraç eden bir balık stoğuna sahip. Dalmayı çok sevdiğim için bunu yakından görebiliyorum.

2006 yılı Eylül ayında Göcek'te yelkenli bir tekne kiraladık. Küçük bir tekne, 4 gün teknede kaldım. O civarda koy koy gezdim. Farklı bir deneyimdi. Gördüğüm güzellikler yanında, beni üzen gerçekler de vardı. Blog resimlerim orada çekilmiştir.

Karşılaştığımız 100 tekne varsa 99' u yabancıydı. (Gazete, dondurma ve gözleme satan takalar dışında.) Bu beni çok etkiledi. Yalnızca hizmet sektöründe olan Türk insanı sanki ülkesinde değilde yabancı bir ülkede gibi davranıyordu. Aynı şekilde yabacı konuklarımızda kendi ülkelerinde gibiydiler. Bazı ailelerle konuştuk, çok mutlular, bütün o yabancılar çoğunlukla tekrar ülkemize gelmiş ve geleceklerini söylüyorlardı. Yabancılar bu ülkenin tadını iyi biliyorlardı. Evleri yanında, aileleri ile birlikte dünyayı gezen bu insanlar, ülkemizi tercih ediyorlardı. Ama biz Türkler o güzel koyların hiç birinde yoktuk. Bazılarınız "oh işte daha ne istiyorsun" diyebilirler. Ama öyle değil, bence önemli olan bu güzel koyların bozulmaması şartıyle, ülkem insanının faydalanmasıdır.

Bazıları olaya maddi açıdan bakıyor olabilir. Hatta anlattıklarımı anlamsız buluyor olabilirsiniz. Yalnız yelkenli kiralayarak yaptığımız bu tatil, inanın 3 veya 4 yıldızlı bir otel ile aynı fiyattı. Ancak özgürlüğün tadı çok başka. Bunu yaşamış olanlar ve tekne sahipleri çok iyi bilirler. Birde turistler. Gerçekten yaşamanın tadını iyi çıkarıyorlar. Deniz ve siz. Yaşlısı, genci bu ülkenin tadını bağıra bağıra çıkarıyorlar.

Dediğim gibi, zengin tatili denilen bu tecrübeden edindiğim, hiç de bilindiği gibi olmadığıdır. Göcek, Marmaris ve daha bir çok marinada yabancı bayraklı tekneleri görmek yerine Ayyıldızlı Bayrağımızı görmeyi çok isterdim. Almak şart değil, çok uygun fiyatlara kiralayabilirsiniz. Teknelerin kirası boyuna ve özelliklerine göre tabiki değişiyor. İlginç bir bilgi paylaşmak istiyorum. Tekne kiraladığımız şirket, 2007 yılı için Temmuz ve Eylül ayları arasında tüm teknelerin şimdiden kiralandığını söylediğinde çok şaşırmıştım. İnternet aracılığı ile belirttiğim aylarda gösterilen teknelerin hepsi kiralanmıştı.

İmkanınız varsa bir değişiklik yapın, normal bir tatil yerine mavi turlara katılın ve bu güzel ülkenin tadını birazda siz çıkarın.