Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '07

 
Kategori
Turizm
 

Turizmin tanımı ve aldatmak

Turizmin tanımı ve aldatmak
 

Turizmin tanımında vardır aldatmak; sürekli bulunduğu yerden bir başka yere diye başlar ve sürekli bulunan yer aldatılır önce. Tanım, aldatmayı çeşitlendirerek devam eder: gezmek, görmek, eğlenmek amacıyla der. Sürekli bulunduğumuz yeri sadece aldatmayız aynı zamanda, gittiğimiz yerde gerçekleştiremediğimiz aktivitelerle bu aldatmayı zenginleştiririz. Ve mutlu sonla biter tarif: başladığı yere geri dönmek şartıyla der. Geri dönülen yer, aldatıldığı için ne kadar mutlu olabilirse işte o kadar mutlu bir sondur.

Turizmin güzergahında da vardır aldatmak: Her gün işe giderken kullandığımız örneğin otobüsü, bir başka ulaşım aracıyla, gemi yada uçakla aldatırız. Bizim gibi aldatan başka insanlarla birlikte, bu aldatmanın farkında dahi olmayız. Düşünmeyiz. Özlemeyiz bile her gün bindiğimiz minibüsü. Yeni yol arkadaşımızın tadını çıkarmaya çalışırız. Güvertesinde gezeriz, penceresinden aşağı bakarız. Karanlık bir uçurumdur yükseklik bazıları için. Yere basmak, eski sevgiliye kavuşmak arzulanır o an belki de.

Zamanı aldatırız hem de nasıl: Sabah dokuz akşam altı çalışırken, bir bakmışız sabahlara kadar eğleniyoruz ve akşamlara kadar dinleniyoruz. Kolumuzdaki saate küseriz. Atarız bir kenara, ne arar ne de sorarız. Çalmasın diye kurmayız bile. Kaçamağımıza ortak etmeyiz onu. Sevmeyiz, bize dönüş zamanının yaklaşmakta olduğunu hatırlatmasına.

Geçmişimizi aldatırız: Tatilde geçmiş biraz daha uzak kalır bize. Eski hesapları görmezden geliriz. Dökülmüş saçları, ileri fırlamış göbeğimizi, yaşlanan bedenimizi unuturuz. Sanki dün dünyaya gelmiş gibi bir heyecanla, yeni bir öğrenme ve yaşamı tatma hevesiyle sarılırız hayata. Seni yanlış tanımışım be hayat der gibi bir dostluk kurarız onunla, halbuki kısa bir zaman sonra o dostluktan eser kalmayacağını bilmemiz gerekir.

Düşlerimizi aldatırız: Hep gördüğümüz ve ama sabahın erken saatinde kalkmaktan dolayı hep bir kısmı yarım kalan telaşlı düşlerin yerini, sabaha karşı tanıştığımız ve öğleye doğru uğurladığımız düşler alır. Turizm, sadece tatil demek değildir. Attığımız her adımda vardır ve hatta henüz atmadığımız adımlarda. Söz, ilk atılan adım olabilir.

Gözümüzü aldatırız: Şehrin kalabalığından uzak, keşmekeşinden ırak, kendini masmavi sulara bırak hesabı. Kalabalığın stresinden kaçarken, stresin kalabalığından da uzaklaşırız biraz. Gözümüzle bile dokunamadığımız doğaya, önce gözümüzle dokunuruz. Manzarayı yutarız adeta, gözbebeklerimizi son sınırına kadar doldururuz güzelliklerle.

Kulağımızı aldatırız: Hep duyduğumuz korna seslerinin yerini, rüzgarla dans eden yeşil dallar, kumsalla kucaklaşan dalga sesleri alır.

Elimizi aldatırız: Ofis makinalarında gezen parmaklarımız, kumlara dalıverir birden, suları kulaçlar. Sevgiye ulaşmak için sanki hızlı hızlı çırparız kollarımızı, bıraksak uçacak gibi sevinçten. Klavyenin kısa yol tuşlarından da uzak, güneşten yanmış bir havluya dokunurken, onu düşünmenin güneşten de sıcak hissi kaplar her yanı. Güneşin yaktığı yere yoğurt çalarlar ya bazen; insan, gönlüne de yoğurt çalsa, aşk acısını alır mı acaba?

Kendi hayatımızdır aslında aldattığımız, ve adına turizm derken, aldatmaya kılıf hazırlıyoruzdur, tıpkı, akşam toplantım var ya da iş yemeğine çıkacağım diye eve haber bıraktığımız ama aslında niyetin başka olduğu zamanlarda ki gibi.

NOT: Bu yazıda turizm asla bir aldatmak olarak gösterilmeye çalışılmamaktadır. Ve sadece konuya bir başka açıdan biraz daha sıcak ve sempatik bakmak, bir an için stresten uzak, turizmi herzaman ki gibi sevecen ve cana yakın göstermek arzu edilmektedir. Yani kısacası buradaki turizmin, gerçek turizmle aldatmak anlamında asla bir bağı yoktur.

Ertugrul Sahin
Turizm Araştırmacısı ve Yazar


 
Toplam blog
: 73
: 614
Kayıt tarihi
: 07.02.07
 
 

Ertuğrul Şahin, 1968 Mersin doğumlu. Karadenizli. Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Biliml..