Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '14

 
Kategori
Güncel
 

Türk bayrağındaki senin hissen ne kadar?

TÜRK BAYRAĞI’NDAKİ SENİN HİSSEN NE KADAR?

Sabah bir de baktım ki; penceremin önünde bir yerlerden kopup düşmüş olan, bir Türk Bayrağı var. Yeni fakirhanemin üstünde Dokuz kat OnSekiz daire olduğuna göre, O Türk Bayrağının daire pencerelerinden birinden düşmüş olduğu kesin. Belli ki; bir bayram ya da bir siyasî sebeple pencere önüne asılmış olan O Türk Bayrağı, son senelerin modasına uyularak, her asılan Türk Bayrağının, asıldığı her yerde, kendi kaderine terk edilmesi gibi, çok uzunca bir müddet asıldığı bu yerde de unutulmuş.. Güneş yağmur toz ile çürüyen ipi de, İki taraflı koptuğu için, Bayrak benim penceremin önüne düşmüş. Karşı apartmanın balkonunda da, aylardır duran, renkleri solmaya yüz tutmuş, bir futbol takımının bayrağı var. O da kopup, yakında yola düşecek. O bayrağın hissedarı kaç kişidir, bunu bilemem ama, Türk Bayrağının Dünya’daki hissedarı, bütün Türkî cumhuriyet vatandaşları da dahil olmak üzere, Milyar üstü insan kadardır. Velev ki, O Bayrak sadece bizi temsil etsin. Bu takdirde de, Dünya’da yaşayan diğer Türk vatandaşları ile birlikte, ortalama: YüzMilyon insan, O Bayrağa hissedardır. Demem o demedir ki; her kim ki, eline bir Türk Bayrağı alır ve bir yere asar ise, O kişinin O Bayrak üzerindeki hakkı, sadece ve sadece en fazla nispeti muvacehesinde: 1/100.000.000 nispetindedir. Dolayısı ile her Türk, bu kadar küçük bir hisse ile muhatapları olan diğer Türk hissedarlarına karşı, kayıtsız şartsız hormet etmek ile yükümlüdür. Kaldı ki; bu küçük hissedarların tümünün hissedarlık bedeli de: Mecburiyet hâlinde, O Bayrak uğurunda ölmeyi gerektirecek kadar mühim bir pahadır. Türk Bayrağının uğurunda ölüm, tek kişilik bir ölüm olamayacağı, Türk Milleti’nin tümünü ilgilendiren toplu bir şehadet fiili olacağına göre: O Bayrağa bağlı olan her Türk, O Bayrak uğruna ölürken de, O Bayrağı bir yere asarken de, O Bayrağı bir direğe toka ederken de, bağına sopasına, direğine tokasına, kumaşına kırışığına mutlak dikkat etmekle yükümlü olan bir fert olması gereğini, iliklerine kadar hissetmekle de yükümlüdür. Nerede kaldı ki; keyif için de Bayrak asılmaz. Lâf için de Bayrak asılmaz. Gösteriş için de Bayrak asılmaz. Siyaseten de Bayrak asılmaz. Çamaşır asar gibi de Bayrak asılmaz. Bayrak, Onun tüm mesuliyetlerine müdrik olunarak asılır. Veya direğe toka edilir. Bu şeklin aksini düşünmek bile, çok ağır bir zevzekliktir. Zîra Türk Bayrağı, her Türk için kayıtsız şartsız egemenlik, haysiyet, şeref, namus, iffet ve hürriyetin, değişmez alâmet-i farikası demektir.

Kendimi bildiğim ilk günden beri gördüğüm ve bildiğim odur ki; Bayrağımızın asılacağı her resmî bayram günü, O mukaddes Bayrak, diğer mukaddesimiz olan Kuran-ı Kerim ile aynı yerde durduğu, en yüksek dolaptan indirilir, öpülür başa konulur, uğrunda toprağa düşmüş olan şehid-i şüheda için, ev halkı ile birlikte, mutlaka Fatiha-yı şerif okunur. Sonra Bayrak önce evin en yaşlı hanımına tevdî olunur, O hanım da Bayrağı öperek başına koyar. Sonra derin bir hassasiyetle, çoğu zamanda Bayrak uğruna, daldığı düşüncelerle gözleri dolarak, O Bayrağın üzerinde tek bir kırışık ve kat yeri kalmayacak şekilde Bayrağı ütüler, yine Bayrağı öperek, Onu evin erkeğine teslim eder, Bayrağı teslim alan O kişi tarafından da, O Bayrak sopasına geçirilir, sopa da parlatılmış olarak kendisi için hazır bulunan 450 eğimli, prinç muhafazaya yerleştirilirdi. Yani Türk Bayrağı pencereden sarkıtılarak, çamaşır asılır gibi asılmazdı. Keza Bayrağın o hâlde kalması, resmî bayram günlerinin, ilk gününden en son gününe kadar devam ederdi. Bu süre sonunda, aynı akait çerçevesinde, yerinden alınan Bayrak, mutlaka elde yıkanır, tekrar kapalı yerde kurutulup ütülenir, muska şeklinde katlanır, yine Onun uğrunda toprağa düşenler için, Fatiha-i şerif okunur, öpülerek koklanarak okşanarak baş üstündeki yerine konurdu.

Ben üst katlardan düşen Bayrağı: 15/05/2014 Tarihinde penceremin önünden aldığım zaman, hasbel tesadüf, saat:09.05’i göstermekteydi. Bu tesadüfün ne manaya gelebileceğini, burada açıklamak istemiyorum. Ancak bu tesadüfün ağır bir anlamı olduğunu da biliyorum. Apartman görevlisine bu durumu aynı gün anlatıp, “-Senden Bayrağını soracak olan biri çıkarsa, O Bayrak bende. Teşrif edip benden alsın.” dedim. Sonra oturup, 21.05.14 tarihli FERT MİLLET BAYRAK DEVLET CUMHURİYET ve KANUNLAR KİMLERE GÖRE NEDİR ve NE DEĞERDEDİR? Ser levhalımakalemi yazdım. Bu günün tarihi: 15/10/2014 Olmasına rağmen, henüz kayıp olan bayrağını arayan biri, nedense ortaya çıkmadı. Hiç çıkacağını da sanmam. Tüm Atatürk”çü”lerin Gazi’yi, Türk Bayrağını kullandığı gibi lâikliği, cumhuriyeti de kullandığı, bildiğimiz marifetleridir. Ve kullanmak, işte böyle sahip çıkamamak gibi, akıl almaz bir şeydir. Bilmem cumhuriyet bayramı yaklaştığı için, bu komşum bayrağını hatırlar mı? Hatırlamasa da, şimdi ben ilk yaptığımın tersini yapıp, bu yazı ve O Türk Bayrağını, apartman görevlisinin eline verip, daire daire dolaşarak, O Türk Bayrağına sahip çıkacak birini aramasını reca edeceğim. Kimse çıkmaz ise; bu yazı ile birlikte O Türk Bayrağını, yöneticiye teslim etmesini söyleyeceğim. Yönetici her ne isterse onu yapar. Ama ben yönetici olduğum apartmanda,  bu yazıyı teksir eder, her posta kutusuna bir nüshasını koydururdum. Ki, Bayrak bir millet için ne anlam taşımalıdır(?) bunu bilmeyenler etraflıca öğrensinler ve neden bu aziz Türk Bayrağını ve Onun paralelinde, daha birçok fert ve müesseseyi ehemmiyetsiz kıldıklarını da, iyice düşünsünler diye!.. (Kozyatağı:15.10.2014)

Haydar Volkan

 
Toplam blog
: 148
: 492
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Haydar Volkan: 21.05.944 Rebabi bestekar Sabahaddin Volkan ve Piyanist Mukadder Volkanın oğlu olar..