Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '13

 
Kategori
Dilbilim
 

Türk Dil Bayramı kutlanmış!

Türk Dil Bayramı kutlanmış!
 

 Bilindiği gibi Türk Dil Kurumu , Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932'de Atatürk'ün isteğiyle  kurulmuştu. TDK’nun kurucuları, tümü de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Sâmih Rif'at, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri'dir. Kurumun ilk başkanı Sâmih Rif'at'tır. Türk Dil Kurumunun amacı, "Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek" olarak saptanmıştır.

Atatürk yaşadığı sürece, bağımsız olarak kurulan bu Derneğin çalışmalarıyla çok yakından ilgilenmiş ve  Dilin bir  Ulusun temelini oluşturduğu bilinciyle, Türk Dilinin zenginleşmesi, yeni sözcükler ve olanaklar kazanması amacıyla, ölünceye kadar bu Kurumun arkasında durmuştur. Türk Dil Kurumu uzun yıllar çıkardığı kitaplar, sözlükler, taramalar ve dergileriyle bu amacı desteklemiştir.

Atatürk bu kuruma çok önem verirdi. Bütün gücüyle, ölünceye kadar bu kurumu desteklemiştir. Vasiyetinde de bu kuruma önemli bir destek sağlamıştır.

Ama bu destek şimdi nerede?

Büyük bir Devrimle Kenan Evren’in zuhur etmesiyle  Atatürk’ün öngördüğü bu Devrimci Kurum da bağımsız kurum olma hüviyetinden çıkarılmış ve memurin taifesine karışmıştır.

Kenan Evren'in Atatürk'ün vasiyetnamesini çiğneyerek Türk İslam sentezcilerine teslim ettiği, Türkçenin canına okuyan TDK şimdi, kenarda köşede güya bayram kutlamaktadır.

Ne yazık ki , Atatürk'ün vasiyetnamesi Ağustos 1983'te hukuk dışı bir yolla bir devlet kurumuna aktarılmıştır. Ve şimdi oradan Türk-İslam sentezcisi Profesörler sebeplenmektedirler.

Şimdi Karaman’da ki son Türk Dil Bayramını izleyelim.

“TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Karaman'da düzenlenen 736'ncı Türk Dil Bayramı'na katılmak için önce yüksek hızlı trenle Ankara 'dan Konya'ya geldi. Oradan da karayolu ile Karaman'a geçti. Piri Reis Kültür Merkezi'nde düzenlenen Türk Dil Bayramı kutlama programları kapsamındaki 'Gençliğin Türkçe Kurultay'ında konuşan Çiçek, Türkçe'nin önemine değindi.”

“ Yabancı kelimelerin kullanımını eleştiren Çiçek, "Bir çok yerde kampüs diyoruz. Niye? Külliye desek bir sıkıntı mı vardı ki? Uzunca süre biz bunlara külliye diyorduk. Süleymaniye külliyesi, Selimiye külliyesi. Ama şimdi kampüs oldu. Kempüs (Campüs) oldu. Telaffuzunda bile ihtilafa düşüyoruz" dedi. (radikal.com.tr/11.5.13)

Şimdi yukardaki lafların hangi birisini düzeltelim.

Bir kere “Campus=Kampus” un karşılığı Türkçe’de “Külliye” değildir. Süleymaniye, Selimiye… O zamanların yüksek öğretim kurumları sayılsa bile, tam anlamıyla Üniversite sayılmazlar. O tarihlerde Batı’daki üniversiteler, gürül gürül pozitif bilim üretirlerken , bizimkiler bilimden uzak durmuşlar, kurulan rasathaneleri topa tutmuşlar, basımevi’ni getirtmemek için yıllarca direnmişlerdir.  Kanuni Sultan  Süleyman zamanında varolan, Cebir gibi, Astronomi gibi bilimler de ulemanın etkisiyle programlardan kaldırılmıştır. Geriye ne kalmıştır. İlim… İşte şimdi Çiçek gibi siyasiler ilimle idare ederek bu zamana geldiklerinden üniversiteyi , külliye sanmaktadırlar…

Üniversite’nin  adı “Evrenkent”tir; üniversite “Kampus”unun adı da “Yerleşke”dir. “Yerleşke”  Türkçe bir sözcüktür. Uzun süre Kampus yerine kullanıldı. Fakat bazı tutucu adamlar o sözcüğe bile katlanamadılar, şimdi “Külliye”yi uygun görüyorlar. “Külliye” Türkçe değildir. Atatürk’ün istediği bu gibi sözcüklerden kurtulmaktı. Ama birileri durmadan , Türkçeyi Arap’laştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Dolu dizgin yeni bir Osmanlıca yaratmak için yürüyorlar. Haydi Marş Marş… Yerleşke, Külliye imiş.. İyi be … O zaman Atatürk’ün uydurduğu sözcükleri de birer birer geri alın…

Bazı Osmanlıca Geometri Terimlerinin Atatürk Tarafından Türetilen Türkçe Karşılıkları

Bu’ud - boyut
mekan - uzay
satıh - yüzey
kutur - çap
nısf-ı kutur - yarıçap
kavis - yay
muhit-i daire - çember
mümâs - teğet
zâviye - açı
re’sen mütekabil zâviyeler - ters açılar
zâviyetan’ı mütabâdiletân-ı dâhiletan - iç ters açılar
kaaide - taban
ufkî - yatay
şâkulî - düşey
amûd - dikey
zâviyetân-ı mütevâfıkatân - yöndeş açılar
va’zîyet - konum
mustatîl - dikdörtgen
muhammes – beşgen

Hadi bütün bu sözcükleri geri alın… O zamanki terimleri kullanalım… Külliye, mustatil, muhammes…vb.

Bunlar Atatürk’e neler borçlu olduklarını bilmiyorlar. Yada  görmemezlikten geliyorlar.

Çiçek, “ ..telaffuzunda bile ihtilafa düşüyoruz.” Diyor. Bunun Türkçesi..

“… söyleyişinde bile çelişkiye düşüyoruz.” Demektir.  Bunu diyemiyorlar. Bunu söylemekten kaçınıyor. Çünkü bunlar ne zamanın adamı! Osmanlının, Osmanlının…

Çiçek , Türk Dil Bayramı’nın 736. Yıldönümüne katılmak için Karaman’a gitmiş. Nerede Cumhurbaşkanı, nerede Başbakan… Yok.

Türk Dil Bayramı kutlamışız. Duydunuz mu?
Duymadınız. O zaman biraz daha bu konuda okuyunuz. Dersinize çalışınız. Çünkü Türk Devriminin en önemli konularından biridir.(12.5.2013)

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..