Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '11

 
Kategori
Futbol
 

Türk futbolunun altına dinamit koyanlar ve Fenerbahçe'yi gammazlayanlar ortaya çıktı.

Türk futbolunun altına dinamit koyanlar ve Fenerbahçe'yi gammazlayanlar ortaya çıktı.
 

 3 Temmuzda futbolumuza vurulan darbeden sonra, futbolumuzun ne hallere geldiğini hep birlikte izliyoruz. Önce 2012 de yapılacak Avrupa Şampiyonasından elendik. Sonra takımlarımız bir bir Avrupa kupalarının dışında kaldılar.

Bu süreçte; Savcı, medya, TFF işbirliğiyle, en büyük zararın Fenerbahçe’ye verildiği bilinen bir gerçek. Ancak, bu güne kadar detaylarda bazı sorunlar vardı. Halk detayları tam olarak bilmediği için zaman zaman Fenerbahçe’yi suçlu görüp, ‘ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ mantığı ile hareket ediyordu.

Ucu belli olmayan bir soruşturma ve kaos ortamında, medya aracılığı ile kamuoyuna bazı kısır bilgilerin aktarılmasına rağmen, hala Fenerbahçe; UEFA, TFF ve toplumun nezdinde suçlu olarak görülüyordu. Oysa soruşturma kapsamında birçok takım vardı ve bu takımlar Fenerbahçe’nin aksine, ne toplumun gündemine geliyor, ne de Avrupa’dan men edilmişlerdi. Avrupa’dan men edilen ve toplumun önüne suçlu olarak itilen sadece Fenerbahçe’ydi.

Geçen hafta Cuma günü Ankara’da oynanan Gençlerbirliği maçından sonra Fenerbahçe As Başkanı Ali Koç’un üstü kapalı yaptığı açıklamalar ile yeni bilgilere ulaşıldığı, Fenerbahçe’yi kimin gammazladığı, Türk Futbolunun altına kimlerin dinamit koydukları yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı.

Fenerbahçe yönetimi dün yaptığı basın açıklaması ile Fenerbahçe’yi ve Türk futbolunu kimlerin vurduğunu kamuoyuna açıkladı. Yapılan açıklamaların, yazılı metinlere ve delillere dayandığı belirtilince, gammazcıların kaçacak yerleri kalmadı.

Evet, Fenerbahçeli yöneticilerin bir araya gelip, Ali Koç aracılığı ile yaptığı açıklamalardan kısa pasajları yorumlamakta fayda var.

Ali Koç yaptığı açıklamada; Fenerbahçe'nin Avrupa'daki haklarının bir kurguyla gasp edildiğini söyleyerek, "Bugünkü toplantımızın amacı Fenerbahçe'nin UEFA Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmemesi kararının arkasındaki gerçekleri sizle paylaşmaktır. Bunu yaparken de bazı hatırlatmalar yapacağım. Bunlardan ilki; hatırlarsanız 27 Ağustos'ta yaptığımız açıklamayla, Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmeme kararı ile ilgili çok önemli endişelerimiz olduğunu belirtmiştik. Sizlerle bugün paylaşacağımız gerçekler, bu konuda şüphe etmekten ne kadar haklı olduğumuzu ve Fenerbahçe’mizin haklarının nasıl bir büyük kurgu ile gasp edildiğini ortaya çıkaracaktır. UEFA'nın muhatabı yerel federasyonlardır. UEFA tatmin olmadığı süreçlerde, devreye girer ve yerel federasyonun beklentisi dışında hareket eder. Türkiye'de 3 Temmuz'da başlayan süreç, emniyetimiz, savcımız ve TFF, üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmektedirler. Dolayısıyla UEFA'nın böyle bir süreçte beklentileri karşılaması gerekirken, UEFA Türkiye'deki muhatabını aşarak savcıya bir ziyarette bulunmuştur. Gizliliği bulunan Etik Kurul Raporu'ndan sadece Fenerbahçe ile ilgili bir bölüm okundu. İkincisi bir soru üzerine Federasyon Başkanımız 'Kendisini şüpheli gören varsa Avrupa'ya gitmesin' diye açıklama yaptı. 1 hafta sonra 22 Ağustos'ta UEFA'yı temsilen Başmüfettiş Pierre Cornu'nun Türkiye ziyareti gerçekleşti. Bu görüşmede Sayın Lutfi Arıboğan ve Sayın İlhan Helvacı ile ön görüşme yapıldı. Burada bir bilgi alınmadı, şifahen görüşler belirtildi. Bunu takiben Sayın Cornu, söz konusu 2 kişiyle beraber Başsavcı Sayın Berk'i ziyaret etti. Orada Federasyon Başkanımız da bekliyordu. Uzun sürmeyen bir görüşme oldu. Bu görüşmede Sayın Cornu, soruşturmanın gizliliğini bilmesine rağmen hassasiyeti dile getirerek gizliliği ihlal etmeden acaba futbol tarafından bir soruşturma başlatılıp başlatılmayacağını sordu, sorduğu her soruya olumsuz cevap aldı. O toplantıdan sonra malum gece yemeği yapıldı. Sonra malum 2 kişi, Federasyon Başkanı ve müfettiş bir toplantı yaptı ve sayın müfettiş ertesi gün ülkemizden ayrıldı. TFF, UEFA'dan gelen mektubu gerekçe göstererek kulübümüzün Şampiyonlar Ligi'nden men edildiğini duyurdu. Kısa süre sonra Trabzonspor'un alındığı duyuruldu ve tüm bunlar sıfır tolerans adına yapıldı. Enteresan bir şey oldu. 24 Ağustos'ta UEFA iki ayrı açıklama yapıldı. TFF'nin açıklaması yapılmadan birkaç saat önce UEFA'dan Şampiyonlar Ligi'nde olacak takımların ismi açıklandı ve arasında Fenerbahçe de vardı. Sonra TFF tebliğde bulundu. Sonra UEFA bir açıklama daha yaptı. TFF verdiği karar neticesinde Fenerbahçe'yi men ettiğini söyledi, hassasiyetinden dolayı TFF'yi kutladı ve şöyle bir ifade kullandı: 'TFF'nin iradesi ve sorumluluğunda alınan karara istinaden Fenerbahçe'yi men ediyorum dedi. Bizce UEFA, TFF'ye karşı hukuki sorumluluğu bir nebze sağlama almak adına bunu yaptı. TFF'nin burada çıkan metninde 'Şikeden soruşturulduğu için' diyor, orada 'Şike yaptığı için' diyor. Bu da bir detay ama önemli bir detay! TFF yöneticileri Sayın Lütfi Arıboğan ve Sayın İlhan Helvacı UEFA müfettişi Sayın Pierre Cornu ile yaptıkları görüşmede kulübümüzün yüzde yüz şike yaptığını kendisine söylemişlerdir. Henüz iddianamesi dahi açıklanmamış üzerinde gizlilik kararı olan bir soruşturma hakkında iki TFF yetkilisinin UEFA müfettişini bu şekilde yönlendirmeleri tarafımızca kabul edilemez. Sayın Cornu CAS'ta devam eden davamız ile ilgili olarak verdiği savunmasında Sayın Arıboğan ve Helvacı'ya Fenerbahçe'nin %1 dahi şike yapmamış olma ihtimali yok mu? Diye sorduğunu bu soruya Sayın Arıboğan ve Sayın Helvacı'nın "hayır Fenerbahçe yüzde yüz şike yapmıştır" diye yanıt verdiğini söylemiştir.

Yani Türk Futbolunun altını oyanların ve Fenerbahçe’yi UEFA’ya gammazlayanların, TFF içindeki belli bir takımın lobisi olduğunu açıkladı.

Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı’nın bu işi yaptığı herkes tarafından biliniyordu. Ancak elde kesin delil olmadığı için dile getirilemiyordu.

Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı ilk önce Ahmet Çakar tarafından gündeme getirildi. Sonra da Fenerbahçe yönetim korulu tarafından daha detaylı bir şekilde açıklandı.

Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı’nın istifalarının Fenerbahçe tarafından istenilmesine rağmen, bu şahısların istifa etmeyecekleri açık.

Bu aşamadan sonra bu şahısların istifa etmelerinin fazla bir önemi yok. Bu gammazlamanın yargıya taşınması gerekiyor. Bu gammazlamanın altında bir sürü suç yatıyor. Öncelikle gizlilik kararı olan bir dava hakkında yalan yanlış bilgi vermek, sonra ‘Masumiyet Karinesi’, artı Türk futboluna verilen zarar ve tarafsız olması gerekenlerin taraflı davranarak, Fenerbahçe kulübüne maddi manevi zarar vermesi…

 

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..