Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Türk halk edebiyatımızda maniler ve konularına göre yansımaları/Abdülkadir Güler

Giriş: Halk edebiyatımızın ve Türk dünyasının sözlü kültür geleneği içinde yer alan manilerin zengin folklor motifleri içinde önemli bir yer tutmaktadır. Maniler genel olarak Türk milletinin zengin duyuş, seziş tarzıdır. Ulusal kültür coğrafyamızda manilerin kimin tarafından ve ne zaman söylendiği veya yazıldığı belli değildir.

İlk mani 1923’de, İstanbul Darülfünun’u, Edebiyat Medresesi Mezunlar Cemiyeti’nin bastırdığı “ MANİLER” adlı eserdir. Aslında sözünü ettiğimiz eser ve Çalışma birikimi özellikle Türk Mânileri konusunda bir hayli uğraş veren Kilisli Rifat’in 1928 yılında Türkiyat Enstitüsü’nde çıkardığı “ Maniler” adlı yapıtı o zamana kadar çıkan eserlerin en geniş ve en derli, toplu olanıdır diyebilirim. Anılan bu“Maniler” adlı yapıtta 1760 mani vardır. Kısaca söylemek gerekirse maniler sözlü kültür geleneğimizin içinde önemli bir yer tutmaktadır (1).

Manilerde tema genel olarak aşk, kıskançlık, kırgınlık, hasret, gurbet, dostluk, kardeşlik ve en çokta sevgidir. Sosyal ve toplumsal olaylara pek yer verilmez. Ancak kimi zaman halk arasında taşlamalı olarak söylenen manilerde vardır. Maniler toplum yaşantımızda halka mal olmuş gönül yadigarlarıdırlar. Sözlük anlamı: Mani halk edebiyatımızın bir küçük nazım birimidir. Kalıp olarak ( aaba) kimi zaman yedi, sekiz ve onbirli heceli olanları çoğunluktadır. Beş heceli olan manilerde vardır. Şu anlamlı mâniyi yazmadan geçemeyeceğim :

İncili, fesli yarim

Bülbül kafesli yârim

Acep benim olur mu?

Padişah nesli yârim…

Yine özlem ve hasret pekiştiren bir başka mânide şunları okuyoruz:

Gergefte sırma mısın?

Bağdat’ta hurma mısın?

Ben burada ah ederim

Sen orda duyma(z) mısın ?..

Maniler bizim sesimizi, türkümüzü, şarkımızı kısa, özlü dörtlükler halinde

Kimi zaman zengin uyaklı ve ölçülü olarak yaşantımızı, adetlerimizi, törelerimizi tüm folklorik ürün motifleriyle birlikte toplum yaşantımızda tanıklık eder, geleceğe ayna tutar. Maniler genel olarak zengin sözlü kaynaklarımız arasında yer alırken, halkımızın yaşantısını, toplumsal folklorik yapısını, gelenekler, görenekler çerçevesinde içinde çağdan çağa, kuşaktan kuşağa, nesilden nesile ve dünden bugüne bizimle birlikte sürüp gelen Türk halk edebiyatı sözlü ürünleri içinde önemli bir yer tutan halk edebiyatımızın dil çerezleri içinde yer alan zengin temalı ürünlerdir. Bu zengin kaynaklı, geniş anlamlı ürünler geçmişten geleceğe ayna tutar. Maniler bir yerde aşkı, sevgiyi, barışı, kardeşliği, dostluğu, gurbeti ve sılayı yalın, arı, duru, çarpıcı bir Türkçe ile dile getirirken şiir şiir, türkü türkü, buram buram, burcu burcu birlik ve beraberlik içinde yaşamamıza etki eder. Halkımızın dilinden düşürmediği ürünlerdir.

Yurdumuzun birçok yerinde “mâni” veya “mani” bazen de “meani” Şanlıurfa’da Maani, , Azerbaycan’da genellikle “bayatı” veya “mahni”, adı verilir. Irak kerkük Türklerinde Hoyrat veya “Horyat” diyenlerde vardır. Yine Kırım Türklerinde, Tatarlar arasında “mane” olarakta bilindiği söylenmektedir. Mani’nin ne zamandanberi kullanıldığı pek bilinmemekle beraber, Dedekorkut hikâyelerinde, yine Kutatgu Bilig gibi eserlerde de kullanıldığı verilen kısa ve özlü dörtlüklerden anlaşılmaktadır. Bu manalı sözlere” mesel” veya “hikmet” adı verilmiştir. Yine Yunus Emre, Karacaoğlan ve Aşık Ömer gibi eski halk şairlerimizin şiirlerinde bu kelimeyi kullandıkları da görülmüştür. Manilerin halk edebiyatımızın sözlü geleneği içinde çok önemli bir yeri vardır. Toplumsal yaşantımızın resmidir, içtenliğidir. Küçük şiirlerdir, ama manalı şiirlerdir. Şiir incileridir, Kimin tarafndan söylendiği veya kimin tarafndan, ne zaman ve nerede yazıldığı kesin olarak bilinmemektedir..

Ayrıca mani türü olarak Türk halk edebiyatımızda Acem Manisi, Akışta Manisi, Bayatı Manileri, Biretek Manileri, Döndürme, Dörtleme Manileri, Gencer Manileri, Halay Manileri, Hoyrat Manileri, Karşı- beri Manileri; Kilit Açma manileri, Okşama Manileri, Peşrevi, Söz manileri gibi değişik adlarla anılan maniler de vardır.. Şunu da vurgulamakta yarar vardır: Nesilden nesile, kuşaktan kuşağa bizimle birlikte yaşayıp gelen manilerin özellikle halkımızın ürettiği maniler tekrarlayıcı maniler değildir. değildir. Bulundukları yere ve olaylara göre çeşitli gönül ürperişlerine göre dilden dile dolaşır, her bir maninin değişik söyleyiş tarzı vardır. Birbirlerine sözcük olarak benziyen yüzlerce mani vardır. Yine mani türü olarak Türk toplulukları arasında boy, lehçe, bölge ayrılıklarından, gerek kendi içindeki yapı, üslup cinas, ve benzeri söz sanatları bakımından başka isimlerle de anılmaktadır. (2)

Maniler, kimi zaman köy odalarında, soğuk kış gecelerinden ayazın kol gezdiği gecelere yansıdığı saatlerde, ocak başlarında sıcak odalarda sohbetler yapılırken görgülü, gün görmüş köylü kadınlarımızın, gelinlerimizin veya yetişkin kızlarımızın eğlenirken bir yerde dil çerezleri halinde sıkça söylenen mânilere karşılıklı olarak yer verilir, sırası gelmişken bir iki örnek sunmak istiyorum :

Mani maniyi açar

Mani muhabbet saçar

Mani bilmeyen kızlar

Kalkar meclisten kaçar.

Mani manidar ola

Cebin dolu nar ola

Mani kime çıkarsa

Talih ona yâr ola..

Maniciysen gel otur

Manime mani yatır

Maniciliğin bilem,

Yedi meyva bir getir..

Ayşe hanım, Fatma hanım sohbet sırasında bunları neşe halinde söylerken bir başka bilgiç köylü kadını Emine hanım dile gelip şöylece bir mani ile yanıt vermeye çaba gösteriyor:

Saçın uzun öreğim

At maniği göreyim

Manime uyar ise

Dilediğin vereyim.

1- Türk Edebiyatı Dizisi MANİLER/ ( Kilisli Rifat Bilge/ Milli Eğitim Bakanlığı yayınları.

Sadeleştiren: Yrd.Doç.Dr. Ata Çatıkkaş/ İstanbul./ 1996.

2-a.g.e. İstanbul/ 1996.( s, 14, 15)

Maniye melez derler

İlden ile gez derler

Maniye doyum olmaz

Dillerde çerez derler.

Bahçede iğde midir ?

Dalları yerde midir ?

Her gördüğün seversen

Sendeki mide midir ? ( * )

Genel olarak manilerde bir anlam bütünlüğü vardır, dört dizeli, uyaklı ve ölçülü manilerde birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri kendi aralarında yukarıda verdiğimiz örneklerde görüldüğü gibi ( aaba) şeklinde olup mana bakımında ilk iki dize biraz serbesttir; asıl hazırlık safhası ve anlatılmak istenen konu son iki dizede oluyor. Yani dörtlüğün anlam bütünlüğü üçüncü ve dördünce dizelerde yer almaktadır. Uyak olarakta üçüncü dizeler serbestir/ örnek olarak:

Bileydim sevmez idim

Ateşe yanmaz idim

Bu kadar cevr ü cefa

Ben senden ummaz idim.. (3)

( * ) IV. Uluslararası Türk Medeniyetmllerinde Sözlü Kültür Geleneği SEMPOZYUM BİLDİRİLERİ-Abdülkadir Güler ( Maniler ) 6-8 Kasım 2006 Fethiye - Fethiye Belediyesi ve Egeli Araştırmacı ve yazarlar Birliği.(Sayfa:90-106),

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..