Türk-İsrail ilişkileri ve kürt türbülansı!

Türkiye ve İsrail arasında Geçtiğimiz yaz Davosta patlak veren ve sunni bir şekilde izole edilen gerginlik Konyadaki son tatbikatla israil pilotların israilin deyimi ile dışlanması ile iyice ayukka çıktı ve bu gergin ortam Türkiyenin Filistin ve filistinlilere karşı yahudi yönetiminin uygulamış olduğu şiddet ve baskı politikalarına yüksek sesle karşı çıkması ve tepki koyması İsrail tarafından çok sert bir dille karşılık buldu.

İsrail, Türk ordusunun Kürdistan federel yönetimindeki Kürt topraklarına PKK'ya karşı düzenlemiş olduğu sınır ötesi operasyonda kendilerinin filistinlilere verdikleri kayıplardan çok Kürt sivilin bu operasyonlarda hayatını kaybettiğini dile getirerek tartışmanın boyutunu farklı bir noktaya çekti; zaten Türk yönetiminin İsrail ve Filistin ilşkilerine karşı göstermiş olduğu her reaksyona israil tarafı da Kürt kartını masaya koymaktan hiçbir zaman çekinmedi.

1947 yılında Ortadoğunun göbeğinde kurulan genç israil devletini tanıyan ilk ülkelerin başında Türkiye gelmektdir, o günkü koşullar ve politikalar Türkiye ve Arap dünyası arasında büyük gerginlik ve düşmanlıklara yol açsa da İsrail'e karşı hep olumlu politikalar izlendi.

Kuşkusuz İsrailin müslüman Filistin halkına karşı uygulamış olduğu acımasız ve kontrolsüz şiddet politikaları ve bunun ekranlara yansıması ile zaten İslam aleminde.büyük tepki ve antipati toplayan İsraile karşı büyük bir kamuoyunun oluşmasına neden oldu.

Türkiyede iktidara gelen ve oylarının büyük bir bölümünü bu guruptan alan AKP hükümeti ile önceki hükümetlerin aksine İsrail'e karşı negatif politikalar izlendi buna paralel olarak yahudi devletinin ezeli düşmanı İran ve Suriye ile dostane ve sıcak ilşkiler kurulmaya başlandı.

Bu eksende İsrailin kendi muhalif politikalarını üretmesi de uzak bir ihtimal değil doğrusu. Özellikle Kürdistan federe yönetiminin savunma ve savaş gücünün arttırılması Barzanin peşmergelerinin ve subaylarının profesyonel İsrail'li subaylarca eğitilmesi askeri ve stratejik anlamda yeterli hale gelmesi için İsrailin etkin rol oynadığı basına sızdı.

Aslında İsrailin muhalif Kürt grup ve isyancılarını desteklemesi bir anlamda AKP hükümetinin filistinli militan gruplara karşı sempati ile bakıp hamasın liderlerini meclise davet etmesinin bir karşılığıydı.

Kuşku yok ki Ortadoğudaki dengelerin değişme ihtimali bu bağlamda çok yüksek bir ihtimal gibi görünüyor, Türkiye-Suriye ilişkilerinin bir anda çok olumlu bir havaya bürünmesi ve iki ülke arasındaki "vize" uygulamasının kalkması, İranla ABD'ye rağmen yürütülen dostça ilşkiler hem İsrail ve hemde ABD nin tepkisini çekiyordur kuşkusuz, işte bu istenmeyen dostluk ilişkilerine karşılık ABD ve İsrail'in Türkiye'yi köşeye sıkıştırma adına oynayabilcekleri iki kartları vardı" Kürt ve Emeni kartları!"

Şüphesiz Emenistanla son dönemlerde yaşanan olumlu havanın sonucunda kullanılabilecek tek kozun "Kürt" kozu olduğu anlaşılıyor; zaten bağımsız bir ülkeden hiç bir farkı bulunmayan Kürdistan federe hükümetinin belki de daha ivedi bir şekilde bağımsızlığına kavuşması gelişen Türk, İran ve Suriye ilişkilerinde kesici-katalizör görevi oynaması ihtimaller dahilindedir.

Suriye, İran ve Türkiye Kürtlerini kurulacak bağımsız bir Kürdistan'a sempati ile bakmaları inkar edilemez bir gerçektir ve üç ülkeninde aslında yaşamış olduğu "Kürt sendromu'nun" daha da ivme kazanması bölgede dengelerin alt-üst olmasına neden olacaktır; gelecekte bölgenin önemli aktörlerinden biri gözü ile bakılan Kürtlerin bu karmaşık tabloda terazinin bir kefesini aşağı indirmeleri ütopik bir düşünce olmasa gerek.

Yaklaşık 30 yıldır PKK ile başı dertte olan Türkiye, PKK'nın İrandaki uzantısı PEJAK'a karşı çetin bir savaş içinde olan İran ve her fırsatta sert ve diktatör Suriye yönetimine karşı ayaklanan tek muhalif grup Kürtler... Bu üç ülkenin Kürt türbülansından hasarsız çıkmaları mümkün mü tartışılır!

Evet değişen dengeler yeni oluşumları peşinden getirirse şaşırmamak lazım!