Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '08

 
Kategori
Özel Günler
 

Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı

Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı
 

berdel kızları


Yüce önder Atatürk sayesinde, 5 Aralık 1934 tarihinde Türk kadınına toplumsal etkinlik haklarının en büyüğü olan “Seçme ve Seçilme Hakkı" tanınmıştır. 74 yıl önce, dünyada kadının ikinci sınıf insan sayıldığı bir zamandı...

Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin ardından Atatürk şöyle seslenmiştir:

"Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasî hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medenî mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir.

Siyasî hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilmek suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medenî memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatla kullanacaktır.”

Atatürk, 1 Eylül 1925' de İkdam Gazetesi' nde yayınlanan bir beyanatında şöyle dedi:

"Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başlarına bir bez, peştemal veya buna benzer bir şeyler asararak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulurlar. Bu tavrın manası neye delalet eder? Medeni bir millet anası, bir millet kızı için bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? Bu hal milleti çok gülünç gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır".

Türk kadını, yüzyıllardır özlemini çektiği haklarına sahip olmadaki en azimli, inançlı ve güçlü desteği Atatürk' ten almış ve o gün çağdaşı ülke kadınlarının önüne geçmiştir. Ne yazık ki hâlâ daha dini siyasete alet eden erkek egemenlik baskısı ortadan kalkmış değildir. Kadın sömürüsü toplumsal yaşam içinde yeteri kadar güçlü bir ayıplama görmüyor. Cezası ağırlaştırıldığı için, yani artık ceza indirimi nedeni olmaktan çıktığı için, töre cinayetlerine şimdilerde intihar süsü verilmektedir. Berdel uygulamaları, küçük yaştaki kızların para karşılığı kocamış adamlara karı edilmesi ve kız çocuklarını namus korkusuyla okula göndermeme görgüleri kendi çevresinden yeteri kadar ayıplama tepkisi almıyor.

Gönül ister ki, kadınlar, toplumun içinde var olacakları düzeyi ve önemi, bazı durumlarda erkeklerin izin verdikleri alan ve ölçüyle değil de, artık tamamen kendi özgür bilinçleriyle isteyip edinebilsinler. Üstelik bu seçme ve seçilme hakkı bence sadece siyasî bir hak olmaktan daha öte bir şey ifade ediyor. Kadın kendi yaşam biçimini de seçebilmeli. Bu yüzden “kadının seçme ve seçilme hakkı” bir azınlık grubuna ait özel alanla kısıtlı kalan bir sorun değildir. Bu hakkın tüm toplumsal ve bireysel yaşam alanlarında etkin biçimde kullanılmasından öncelikle bu bilince ermiş kadınlar sorumludur. Kadının işlevsel yeri toplumsal kalkınma sürecinin yapılandırılmasında en temel unsurdur. Kadınımıza her şeyden önce aile içinde bir saygınlık kazandırmalıyız. Ailede kadının söz ve karar hakkını saymadan, saygın bir demokrasi kültürü oluşmaz.

74 Yıl önce Atatürk’ün kadınlarımıza vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkı büyük ölçüde seçimden seçime hatırlanan güdük bir hak olarak kalmış. Bu oy verme işinde bile kadınımız ne yazık ki babasının veya kocasının seçtiğini seçmiştir; kendisini siyasi aday olarak ortaya atıp seçtirmek içinse hâlâ daha pek arzulu değildir. Biçimde pek çok uygar ülkeden önce davranmış olmamıza rağmen, uygulamada kadın haklarını biçimsel olarak bizden geç tanımış olan o ülkelerden geri kaldık.

Kadına seçme ve seçilme hakkını tanıyan ilk ülkeler içinde olmaktan gurur duyduğum bir sıra işte bu yüzden Atatürk yüzüme tükürmüştü. Aslında yüzüme çarpan güvercin pisliğiydi, fakat ortada güvercin yoktu; ve o kadar cıvıktı ki, ben bunu Atatürk'ün yaptığını düşünüyorum. Ayrıca duyduğuma göre, oy avcılığı ilkesiyle çarşaflı kadınları partiye üye eden CHP'ye Atatürk tükürme lûtufunda bile bulunmamış. Ata'm haklı bence; hadi başörtüsü neyse de, insan hiç olmazsa kadının kimliğini bir ayıp gibi örten çarşafa üyelik hakkı vermez.

Umarım 75. yıldönümünde kadına seçme ve seçilme hakkı verilişini gururla kutlayabilirim.

Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..