Türk modasının prestiji: Dilek Hanif

Dilek Hanif moda sektörüne ilk olarak annesinin açtığı butik ile adım attı. 1990 yılında “Dilek Hanif Line” markası adı altında hazırladığı hazır giyim koleksiyonu ile moda sektöründe başarılı işlere imza atan modacı, 1998 yılından sonra couture (kişiye özel, tek) tasarım çalışmalarına yoğunlaştı. Modacı kimliğinin alt yapısı artık hazırdı. Dilek Hanif Line, daha çok kadınları kapsayan kreasyonları ile, Türkiye'nin dört bir yanında ki en şık mağazalarda yer almaya başladı. Modacının modern ve sade anlatımını tercih eden pek çok moda sever, onun kreasyonlarını giymeye başladı.  

“En başarılı kadın moda tasarımcısı” ödülü...
2002 yılında Aya İrini de ilk couture defilesini sundu ve hemen arkasından 2003 ilkbahar- yaz koleksiyonu için hazırladığı özel fotoğraf çekimini gerçekleştirdi. Başarılı modacı aynı yıl Avon tarafından “En başarılı kadın moda tasarımcısı” ödülüne layık görüldü. Tasarımları ve kendine has couture çalışmalarıyla moda dünyasında adından sıkça söz ettiren Dilek Hanif, aynı yıl Lizbon Fuarında Türkiye’ yi temsil etmesi için Portekiz’e davet edildi. 2006 yılında Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı’nın daveti üzerine, Stockholm Büyükelçiliği’nin organizasyonu ile Türk kültürünü tanıtım amaçlı ilkbahar-yaz koleksiyonunu sundu. 2006 yılında “A La Mode” partileri çerçevesinde, Tarihi Karaköy Liman restoranda 2006 ilkbahar-yaz koleksiyonunu sundu.  

"ilk Couture Türk Tasarımcısı"...
Yaptığı başarılı çalışmalarıyla Türkiye’yi temsil eden Dilek Hanif, 2008 yaz koleksiyonunu ise Fransa’nın başkenti Paris’de düzenlenen geleneksel Paris Haute Couture Moda Haftası’nda görücüye çıkararak, couture koleksiyonunu sunan ilk Türk tasarımcı oldu. 20. yy. başlarındaki Osmanlı kültürüne ait konseptle hazırladığı defilesinde, modern ve geleneksel çizgileri; mercan, turkuaz, kırmızı, dore, altın ve bakır renklerle birleştiren ünlü modacının, Osmanlı motifli 32 kostümü ayakta alkışlandı. Çok modern anlatım ve yorumlarla Osmanlı dönemindeki kıyafetleri sergileyen Dilek Hanif’in 2008 ilkbahar-yaz kreasyonunun hazırlık çalışmaları 6 ay sürdü. Yaptığı çalışmalar da Osmanlı üslubundan ve Türk tarihinden ödün vermeden çalışan, çağdaş kadını modern bir anlatımla ele alan Dilek Hanif’in Paris çıkartması Türk milleti adına gurur verici bir tablo oluşturdu.  

Mercan dede müziğiyle defile...
Mercan Dede’nin müziğiyle başlayan defile ünlü modacılar karşısında büyük bir zafere imza attı. Kendi kültürümüze ait yoğun duygular uyandıran Mercan dede müzikleri Paris podyumlarında milliyetçiliğimizin bir sembolü olarak kullanıldı. Chanel, Christian Lacroix, Christion Dior, Armani, Jean Paul Gaultier, Givenchy gibi markalarla aynı podyumu paylaşan Dilek Hanif, dünya basının da büyük ilgisini topladı.
Defileye katılan davetliler arasında Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Osman Korutürk ile eşi Suzan Korutürk, Demet Yılmaz, Mehmet Ali Yılmaz, Erkan Özerman, Ender Mermerci ve Fransız şarkıcı Rika Zarai de vardı. Moda dünyasının ve ünlü isimlerin izlediği defilede tanıtılan “Dilek Hanif 2008 Yaz Koleksiyonu” için, 20 kişilik bir manken kadrosu podyuma çıktı. Sanat yönetmenliğini ünlü Fransız sanat yönetmeni Lionel Bouard yaparken, defilenin saç ve makyaj işlemleri Dior ve Valentino’nun ekipleri tarafından gerçekleştirildi. 700 davetlinin yer aldığı defilede, çağdaş Türk kadını ve Türk modası resmedildi. Daha önceki defilelerinde de Osmanlı ve Mevlana tasarımlarıyla, kadınların kendi tarzını özgürce yansıtabileceği, kadında ki modern üslubu büyük bir yaratıcılıkla sergileyen Dilek Hanif, tasarımlarıyla moda severleri etkilemeye devam ediyor.  

İstanbul modanın merkezi olma yolunda...
Son yıllarda Türk moda endüstrisi hızlı bir yükseliş içinde… Art arda düzenlenen moda haftalarına katılım ve rekabet oldukça fazla. Bu bakımdan İstanbul, dünyanın en avantajlı şehirlerinden biri… Moda sektöründe adından sıkça sözettirecek olan İstanbul; projelere atılım konusunda her geçen gün daha da çok büyüyor. Son günlerde İstanbul’da açılan lüks alışveriş merkezleri dünyanın önemli moda markalarına ev sahipliği yapar konuma geldi. Devletin siyasi yaklaşımlarının yanı sıra; üreticisinden tasarımcısına, reklamcısına, pazarlamacısına, organizasyonuna kadar aynı hedeflere bakabilmek, İstanbul’u modanın merkezine taşıyabilir.Diğer yandan İstanbul’un kültürel ve coğrafi yapısındaki zenginlik de moda sektörüne yansımaktadır. Türk moda ve tasarımcılarının dünya standartlarındaki tasarımları, Türkiye’yi gerek uluslararası alanda, evrensel bir konum kazandırmak da, gerekse Türk kültürünü geçmişten geleceğe uzanan geniş bir yelpazede sunma avantajı sağlamaktadır. Farklı kültürün insanlarını kendi kültürümüzle etkileyerek onların yaşamlarına girmek ve bu doğrultuda moda alanında markalaşmak çok önemli… Bu da daha çok kendi kültürümüzü yaşatmamıza evrensel ve geniş açılardan düşünüyor olabilmemize bağlıdır. Türk hazır giyim sektöründe imajımızın uluslararası piyasalara yansımasının yolu bulunmalıdır. Amaç modanın başkenti olan Paris, New York, Milano gibi şehirlerin konfeksiyon sektöründe sahip olduğu avantajı yakalayabilmek, bundan dolayı da ihracat gelirlerimizi arttırabilmektir. Bu doğrultuda, moda tasarımcılığını, imajını, sağlam bir üslupla birleştiren Dilek Hanif de Türk modasının engin sunumunu, uluslararası platformlarda en iyi temsil eden ve Dilek Hanif adını markalaştırma yolunda Türkiye de başarılı işler gerçekleştiren seçkin modacılarımızdan biri olmuştur.