Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Türk olmaktan utananlar…

Türk olmaktan utananlar…
 

Bu günkü Milliyet gazetesinde okuduğum, “Kürt açılımına aydın desteği http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=4&ArticleID=1127436&Date=12.08.2009&b=Kurt%20acilimina%20aydin%20destegi&ver=91” ismli haber beni düşündürdü. 160 kadar aydınımız(!) bu açılıma destek verdiklerini ve karşı çıkanları ise şiddetle kınadıklarını bildirmişler.

Hatıralarda daha çok yeni. Bazı aydınlarımız(!) Ermenilerden özür kampanyası başlatmışlar, internet kanalı ile de bir çok imza toplamışlardı. Hani sonradan listede ismini gören bazı kişiler “benim haberim yok” demişlerdi. Hazırlanmış bir plan gereği yapıldığı görüntüsünü veren o kampanyanın ardından yöneticilerimiz tarafından başlatılan “Ermenistan ile iyi ilişkiler” atağı sert muhalefet karşısında unutulmaya terkedilen projelerin yanında yerlerini almıştı. O kampanyayı başlatan isimlerden bir kısmı bu yeni listede var. Acaba tesadüf mü?

Geçmişini bilmeyenler geleceği planlıyamaz.

Bizim tarihimiz hakkında çok fazla bir şey bildiğimiz iddia edilemez. Kendine tarihi branş seçen bir avuç insan dışında tarihimiz hakkında ne biliyoruz ki? Geçmişimizde 600 yıl hükmeden bir Osmanlı imparatorluğu var. Vazgeçtim imparatorluğukta yaşanan tartihe damga vuracak olan olayların siyasi, kültürel, sosyal, ekonomik etkilerinden, günümüzde 12 yıl okuyup liseyi bitirmiş kişilere sorsanız “Osmanlı imparatorluğunda kaç padişah vardı” yüzde onu doğru cevap veremez.

Peki Osmanlı imparatorluğundan da vazgeçelim. Bizi biz yapan o muhteşem dirilişin, yani istiklal savaşı destanımızın ne ve nasıl olduğunu kaçımız biliyoruz ki? Bu muhteşem diriliş öyküsü okullarda birkaç kuru tarih ve birkaç satır anşaşmadan ibaret ruhsuz soğuk bir konu olarak geçiştiriliyor.

Bu gün 12 ağostos. Ondört gün sonra muhteşem diriliş destanımızı taçlandıran Kurtuluş Savaşı'nın son evresi 26 Ağustos 1922'de Afyonkarahisar Kocatepe'de başlayan Büyük taaruzun yıdönümü. Dünyada kimsenin ihtimal dahi veremediği, sonradan da ancak Türklerin başarabileceği bir şey dedikleri bu istiklalimizin anahtarı olan insanüstü taarruzun yıl dönümü. Bütün ülkenin coşku ile kutlaması gereken bu gün hakkında ortada hiçbir şey yok. Daha önceki yıllarda olduğu gibi kuru, ruhsuz, soğuk birkaç demeçle geçiştirilecek.

İstiklal savaşımızla birlikte yeniden hatırlanan gizli gizli saygı duyulan Türkler kimdir?

Orta asyadan göç ettikten sonra Anadoluya yerleşen, orada yaşayan halklar ile bir potada eriyen, zamanın imbiğinden süzülüp gelen, insan sevgisini en üst düzeyde tutan bir millet. Vatanı namus olarak kabul eden belkide dünyada tek ulus. Osmanlı devletinin gerileme dönemi başlangıcına kadar bırakın içindeki farklı etnik unsurları, fethedilmiş üklkelerin gayrı müslim halklarının bile birlikte yaşamaktan gurur duyduğu bir ulus.

1516 Mercidabık, 1517 Rıdaniye savaşları sonucu Memluklular tarih sahnesinden çekildi ve halifelik Osmanlılara geçti. Türklerin tarihten gelen gelenekleri, adil yönetimleri, devlet anlayışları nedeni ile devletin teokratik bir şekle bürünmesi sorun olmadı. Ta ki, bu durum 1699 yılında karlofça antlaşmasına kadar sürdü. Artık gerileme dönemi başlamıştır. Uzun bir zamandır yönetimde bulunan padişahlar devleti çağın gidişatına uyduramamışlar, tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Dinin itici bir güç olduğu Osmanlı devleti artık din tarafından yönetilen bir devlet olmuştur. Artık din adamları tarafından kukla hükümdarlarla yönetilen Osmanlı su alan bir gemi gibi ağır ağır batmış ve tarih sahnesinden çekilmiştir.

Osmanlı çekilmesine çekilmiştir ama ikiyüz yıl gibi bir süre devam eden bu batış sürecinin getirdiği düşünce şekilleri maalesef yokolmamış, özellikle 1950 den sonra emperyalizmin de desteği ile yeniden hortlamıştır. Bu gün biraz tarihi incelemiş vatan sevdalılarının yaşanan olaylara karşı çıkması bu yüzdendir.

Osmanlı yönetimi duraklama devrinden itibaren giderek Türk olmayı aşağılayıcı bir unsur olarak görmeye başlamıştır. Dini yönetim için milliyet önemli değildir. Müslüman olmak önemlidir. Bu yüzden başlangıçta kullanılan Türkçe bırakılmış, Arapça, Farsça karışımı çorba bir dil üretilmiştir. Resmi dil olan bu dil anadoluda kimse tarafından bilimemektedir. Bazı belgelerde, Anadolu illerine gönderilen fermanların tercüman ile halka aktarıldığı yazılır. Türk halkı hükümetinin konuştuğu dili anlamamaktadır. Kur-an arapça olduğu için dinini de anlamamaktadır. Böyle bir halkı dini hurafelerle yönetmek son derece kolaydır, ve o yapılmıştır. Yıkılışa yakın dönemde okumak için Fransaya gidenlerin, daha sonra gidişattan rahatsız olarak meşrutiyetin gelmesi için çalışanların, kendilerine Jön türkler (genç/yeni Türkler) demeleri bile bu aşağılamanın ne boyutlara geldiğini göstermektedir.

Atatürk, “Ne mutlu Türküm diyene” vecizesi ile farklı etnik kökenleri yok saymamış, aksine onların Türk şemsiyesi altında özgürce yaşayıp gelişmesini öngörmüştür

Osmanlının son dönemlerinde yeteneksiz padişahları, din bezirganlarını kullanan emperyalizmin adresi ile bu gün Türkiye Cumhuriyatinin üniter yapısını bozmaya çalışan adresler aynıdır. Maalesef, milli birliği değilde dini birliği önemseyen zihniyette aynıdır.

Milli birliğimize bütünlüğümüze hiçbir yararı olmayacağı kesin olan Ermeni özürüne soyuınanlar, bu gün hükümet yetkililerinin bile daha ortada kesin bir proje yok demelerine rağmen, ne olduğu belli olmayan bu duruma destek çıkıp üstelik karşı olanları da kınıyorlar.

“Tarih tekerrürden ibarettir. Tabii aptallar için” Umarım biz aptal değilizdir.

Çarşamba, 12/8/2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..