Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Türk petrol kanunu Türk mü?

Türk petrol kanunu Türk mü?
 

Cumhuriyet döneminde petrol sektörü ile ilgili olarak yapılan ilk yasal düzenleme 1926 yılında çıkarılan ve ülke sınırları içinde bütün petrol arama ve işletme haklarını hükümete veren 792 sayılı kanundur. 6326 sayılı Petrol Kanunu 1954 yılında yürürlüğe girmiştir. Daha sonra Maden Tetkik Arama’ya ve de TPAO ya verilen petrol arama yetkisi küreselleşme politikaları neticesinde ülkemizde yabancı şirketlerle ortak çalışmalara gidilmiştir.

Ve olması gereken bir adım petrol arama faaliyetlerinin tıpkı maden çıkarımında olduğu gibi yabancı şirketlere de açabilmek. Bununla ilgili yapılan yasal düzenleme “Gezi Parkı” olayları arasında tartışılmadan onaylandı.

Kanun için;

(Bkz. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/06/20130611-5.htm)

Yasa neler getiriyor?

Yeni kanuna göre petrol aramaya gelen yabancılar Türk kara sularında petrol arayabilecek.

Türkiye coğrafyasını kara ve deniz olarak iki petrol bölgesine ayıran kanuna göre, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'ne yapılan başvuruların uygun bulunması durumunda 60 gün içinde araştırma izni verilmesini hükme bağlanırken, askeri yasak bölgeler ile güvenlik bölgelerinde yapılacak işlemlerle ilgili izin verilmeden önce ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından görüş alınacak.

Tasarıya göre, 18 petrol bölgesine ayrılan Türkiye arazisi, tasarıyla kara ve deniz olmak üzere iki petrol bölgesine ayrılıyor. Kara ve deniz bölgelerini ayıran sınır, kıyı çizgisi kabul ediliyor.

İşletmecilere 20 yıllık süreyle ruhsat verilecek olan kanuna göre uygun görülmesi durumunda 10'ar yılı geçmeyecek biçimde ruhsat süreleri iki kez uzatılabilecek. İşletme hakkı sona eren sahalar ise, Bakan onayıyla müzayedeye çıkarılabilecekken, petrol işletmecilerinin ürettiği petrolün 8'de 1'ini devlet hissesi olarak ödemesini düzenleyen kanuna göre, arama veya işletme ruhsatları ile ilgili olarak yapılan petrol işlemlerinde kullanılan petrolden devlet hissesi alınmayacak.

Yabancı şirketlerin petrol faaliyetlerinde bulunabilmeleri için aranan Bakanlar Kurulu kararı kaldırılmıştır.

Milli menfaat, ifadesi tasarının sadece amaç maddesinde olarak yer aldı.

Devlet adına arama ve üretim faaliyetinde bulunan TPAO'nun mevcut kanunda sahip olduğu haklar geri alınarak

Süresi dolan petrol üretim sahalarının koşulsuz TPAO'ya verilmesi şartı kaldırılmış bu yerler özel şirketlere verilmiştir.

Petrol arama ruhsatı için yapılacak başvurularda 'talebin milli menfaatlere uygun olması' ile teknik yeterliliğe ve tecrübeye sahip olunma şartı kaldırılmıştır.

Bir şirketin sahip olabileceği arama ruhsat sayısındaki kısıtlama kaldırılmıştır.

Petrol şirketlerinin mevcut kanunda ödemekle yükümlü oldukları yüzde 55 toplam vergi oranı, yüzde 40'a indirilecektir.

Yorum

Öncelikle 2007 yılında dönemim cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından bazı maddelerin milli menfaatlere aykırı olduğu gerekçisiyle veto edildiği bilgisini vermek gerekir.

Kanunun amacı, var olduğu düşünülen petrol kaynaklarının hızlı, sürekli ve etkili bir şekilde ekonomiye kazandırılmasıdır. Enerji hedeflerimizin tutturulabilmesi ve ithalatın azaltılması için hükümetin gözünün döndüğünü biliyoruz. Bu kapsamda hem bürokratik işlemleri azaltmak hem de teknolojisi olan yabancı şirketleri çekebilmek için bir dizi düzenlemede bulunulmuştur. Ancak sorun, bu düzenlemelerin doğruluğu, etkinliği ve milli çıkarlarla uygunluğudur.

Tartışmaları maddeleri inceleyelim.

Güncelliğini yitirmiş olan 59 yıllık bir kanunun değişmesi gereklidir. Ancak hedeflenen koşullar bir türlü yakalanılamamıştır.

Denizlerde de arama yetkisinin getirilmesi konusunda 2500-3000 metre derinlikte bir kuyunun maliyeti 3-5 milyon dolar, denizlerde ise su derinliğine bağlı olarak 10 ila 200 milyon dolar seviyesinde gerçekleşiyor. TPAO bu yatırımlara ve teknolojilere rahat erişememiştir. Denizlerimizin taranması petrol çıkarımı daha hızlı bir hale geleceği şüphesiz.

Vergi indirimi her ne kadar uzun vadeli yatırımların sürdürülebilirliğini sağlasa bile devletin kaybedeceği miktar ile yaratılacak olan katma değer arasındaki ilişki değerlendirilmeli.

En önemli konulardan biri orman sayılan bölgelerde ve milli parklarda izin alınarak ve bedelleri ödenerek petrol faaliyetinde bulunabilecek. Eleştiri konusu orman talanı ortaya çıkaracağıdır. Her ne kadar Enerji Bakanı “Ormanlar anayasal güvence alınmış durumundadır”, dese de herkesin temkinli olması gerekiyor. Çünkü HES’lerde ve madencilikteki doğaya saygılı anlayışı bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Buradaki tek suç şirketlerin değil devletin caydırıcı cezalarda bulunmamasıdır. Çünkü yurtdışında doğaya saygılı çalışan yabancı şirket Türkiye’de talan boyutuna ulaşabiliyor.

Stratejik öneme sahip bir ürün konusunda yabancı devletlerin belirleyici olmasının ulusal güvenlik yönünden risk yaratmaktadır.

Eski yasanın temel kriteri olan 'petrol arama ve üretim talebinin milli menfaatlere uygun olması' koşulu yeni tasarıda yer almadı. Böylece ülke çıkarını gözetme anlayışı terk edildi.

Devlet adına arama ve üretim faaliyetinde bulunan TPAO'nun mevcut kanunda sahip olduğu haklar geri alınarak, kamu kuruluşumuzun özelleştirilmesinin önü açıldı. TPAO’nun misyonu şudur: Ülkeminin petrol ve doğal gaz potansiyelini tespit etmek ve milli ekonomiye kazandırmak, uluslararası faaliyetler ile gelir kaynakları temin etmektir. Oysa dünya örneklerinde olduğu gibi özelleştirme bir yana milli şirketimizin kuruluşunda olduğu gibi arama, üretim, taşıma, rafinaj ve dağıtım faaliyetlerini içeren eski entegre yapısına yeniden kavuşturularak, güçlenmesi sağlanmalı.

Petrol arama ruhsatı için yapılacak başvurularda 'talebin milli menfaatlere uygun olması' ile teknik yeterliliğe ve tecrübeye sahip olunma şartı kaldırılarak; bilgi, ekip ve ekipman yönünden yetersiz şirketlere ruhsat verilmesi sağlanmış ve sektör piyasanın insafına bırakılmıştır.  Bu yanlıştan derhal dönülmelidir.

Bir şirketin sahip olabileceği arama ruhsat sayısındaki kısıtlama kaldırılırken, tek bir şirketin tekel oluşturabilecek şekilde tüm ülke kara ve deniz alanlarında hak sahibi olma riski yaratılmıştır.

Yabancı şirketlere bu kadar serbestlik sağlanırken bu şirketlerde Türk çalışan zorunluluğu getirilmesi gerekmektedir.

Ben yabancı şirketlerinde işin içinde olması taraftarıyım. Çünkü TPAO’nun yıllarca yapamadığını bu şirketler yapabilecektir. Ancak olması gereken şuydu: TPAO mali ve teknolojik olarak uluslararası boyutta mücadele edebilecek konuma getirilmelidir. Stratejik ve uzun vadeli yatırımlar devlet eliyle daha sağlıklı yapılabilmektedir. Şu anda komşu ve Türki cumhuriyetlerle yaptığımız ortaklıkların özel sektörle yapılması çok zordur. Özel şirketler kar amacı güderler. Stratejik amaçla sondaj ve sismik araştırma TPAO ile yapılabilir ama kar olmazsa özel sektör yanaşmayacaktır. Türkiye gelişmekte olan bir ülke olduğu için bazı yatırımların ve araştırmaların devlet eliyle yapılması gerekmektedir.

Ormanların korunması sadece anayasayla güvence altına alınmasının yetmediğini yıllar bize gösterdi.

Milli menfaat kelimesinin önemini kaybetmesi bu yasanın geleceği ve Türkiye’ye katacakları konusunda soru işaretleri oluşturmaktadır.

Bu saatten sonra sivil toplum kuruluşları ülke çıkarının önemsenmediği durumlarda davalar açarak hak arama yoluna gitmelidir. 

 
Toplam blog
: 26
: 946
Kayıt tarihi
: 22.06.08
 
 

Ben ÖZGÜR YALÇIN. Kimya Mühendisiyim. Siyaset, Politika, Bilim alanlarında bilgi edinmeye ve bunu..