Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '15

 
Kategori
Sinema
 

Türk Sineması'nda yaşanan patlamada, yabancı dil bilmeyişimizin payı ne kadardır acaba?

Türk Sineması'nda yaşanan patlamada, yabancı dil bilmeyişimizin payı ne kadardır acaba?
 

Onlar bizim unutulmaz kahramanlarımız. Fark ettirmeden bize hayatı öğreten.


Çok basit bi sorum var size. Yalnız, ben denedim. Tek bi cümleyle verilemiyor cevabı: Türk Sineması’nda yaşanan patlamada, yabancı dil bilmeyişimizin payı ne kadardır acaba?

Evet, görüyoruz ki, sinemamızın; film üretiminde, gişe hasılatında, prodüksiyon bütçelerinde, başta oyuncular olmak üzere, sektör çalışanların gelir artışında büyük bi patlama yaşanıyor. Doğrudur, sermayenin, gizli PR’ın yararlarını keşfetmesi, ülkemizin en iyi propagandasının, en güçlü ve etkili tanıtımının sinemayla olacağının anlaşılması, daha hızlı büyütecek, daha güçlü ve saygın hale getirecek film sanayimizi. Kaçımızın umurunda olduğunu bilmesem de, soru dönüp duruyor aklımda: Türk Sineması’nda yaşanan patlamada, yabancı dil bilmeyişimizin payı ne kadardır acaba?

Sinemamızda 1970’e kadar elde edilen kazançların işkolu dışı yatırımlara kaydırılması, sonraki 10 yılda yaşanan seks filmi furyasının sektörü allak bullak etmesi, bu pisliğe bulaşmak istemeyen birçok nitelikli oyuncunun elini ayağını filmlerden çekmesi, ortalığın figüranlık dönemlerinden kat kat fazla kazanan tiplere kalması, zorda kalan saygın tiyatrocularımızın bile, ama işletmesini kurtarmak ama ekonomisini düzeltmek için malum yapımlara katılması; canına okumuştu Yeşilçam'ın. 1980’lerin sonundan itibaren durum düzelmeye, toparlanmaya başlasa da; o soru aklımdan gitmedi bi türlü: Türk Sineması’nda yaşanan patlamada, yabancı dil bilmeyişimizin payı ne kadardır acaba?

Kendimden örneklemem gerekirse; sular seller gibi İngilizce bilmediğimden, film izlerken hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemediğimden, hem filmi hem altyazıyı izlemenin yorucu ve dikkat dağıtıcı olmasından, cd’den film izleme alışkanlığından yoksunluğum nedeniyle, internetten korsan film indirmeyi etik bulmadığımdan; yabancı filmleri orijinal haliyle izleyemiyorum. Ya iyi dublaj edilmiş şekilde vizyonda olmalı ya televizyonda yayınlanacak hale gelmeli söz konusu film; seyretmem için

Ve gelelim işin özüne; analizine: Benim gibi bir üniversite, bir yüksekokul bitirmiş; okuyan, yazan, düşünen, üretici, yaratıcı (en azından yazıları ve fikirleri açısından) biri bile yabancı film izleme konusunda bunca çekince üretebiliyorsa… Eğitim ortalaması 7,6 sınıf olan güzel halkımın ecnebi filmi izlememek için hangi derelerden ne sular getireceğini siz düşünün artık.

Her şeye rağmen, sinema sevdasını yenememişse eğer, işe yerli film izleyerek başlar seyirci. Böylesi çok daha kolay ve daha az yorucu çünkü.

Kendi dilini bile kuralına, söylenişine uygun, özenli şekilde kullanmayı önemsemeyenler, ciddiye almayanlar; bi de oturup, alt yazılı filmleri, orijinal haliyle izleyebilir mi? Sanmam. Bunun için büyük mucizeler gerekir.

Öyleyse şunu diyebiliriz sonuçta: Türkiye gibi nitelikli yabancı lisan bilenlerin, profesyonel dil öğrenenlerin oransal olarak çok düşük kaldığı, temel eğitim düzeyi yetersiz toplumlarda; insanlar, otomatikman kendi dilini konuşan yerli sinemaya yönelir. Bu da ülke sinemasının kalkınmasına doğrudan katkı sağlar. Yeter ki sektör, bu yönelişi doğru değerlendirebilsin, yönlendirebilsin.

Yerli sinemamız, geçmiş acılarından, kötü deneyimlerden ders almışa benziyor. İnşallah aynı yanlışları tekrarlamaz. Yaşamı anlatmanın en kısa yoludur sinema. Dilerim bu yönüyle, kendisi kadar insanını da büyütür Yeşilçam.

 

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..