Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '09

 
Kategori
Sinema
 

Türk sineması neden gecikti?

Türk sineması neden gecikti?
 

Türk sineması sinematografın Türkiye’ye girişinden 17 yıl sonra ilk kaydını yaptı. Sinemanın ülkemize girişi açısından bu süre başlangıçta kaybedilen çok ciddi bir zaman dilimidir. Sinematograf icadından sadece 2 yıl sonra ülkemize girmesine rağmen yerleşik bir sinema salonu olgusu olmaması sinemanın kurumsallaşmasını geciktirmiştir.

Sinemanın bir azınlık ürünü olarak görülmesi, batı kaynaklı bir eğlence anlayışı olarak olumsuz algılarla karşılaşmıştır. İlk otomobillerin şeytan icadı olarak nitelendirilmesi gibi sinemada günah yaftası ile karşılaşmıştır.

1914–1922 döneminde Türk sinemasının ilk eserlerinin tamamına yakını tiyatro ve edebi eserlerden uyarlanmıştır. Sinemanın kendine has dilinin bu tip uyarlamalarla meydana çıkması mümkün değildir. Çünkü bu tip filmlerde kamera sabit bir biçimde oyunları kaydeden bir işlev görmekteydi. Bu dönemde kayıt altına alınmış 8 konulu filmin 7’sinin tiyatro ya da edebi eserlerden uyarlama olması bu gerçeği gözler önüne sermektedir.

Sinemanın ülkemize girişi birçok ülke ile aynı anda olmasına rağmen gelişmeye başlaması uzun yıllar almış ve gecikmiştir. Batının sinemanın icadından birkaç yıl sonra yaptığı atılımları Türk sineması iyimser bir bakışla 25 yıl gibi bir dilimde yapabilmiştir.

İlk çekilen Ayestefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı (1914) ile ilk konulu film olan Himmet Ağa’nın İzdivacı (1917) filmlerini ele alırsak kımıldamayan bir kamera ile kötü dekorlar ve teatral bir oyunculuk vardır.

Aynı dönemde Charlie Chaplin gibi isimler dünyayı kasıp kavurmaktaydı.

Amerikan film şirketleri gelişimlerini tamamlayıp kendi aralarında birleşip dünyanın geri kalanına filmlerini satmaya başladıktan on yıl sonra Türkiye’de ilk özel film yapım şirketi kurulmuştu.

Kemal Film Kurumu sinemamızın ilk özel film yapım şirketidir.

Asıl işlevleri sinema ile bağlantılı olmayan Malul Gaziler Cemiyeti gibi yarı resmi kurumlar dönemin sinema sistemini elinde bulundurduğundan alt yapı açısından bir gelişmede görülmemektedir.

1923 yılına kadar herhangi bir Türk filminde Müslüman Türk kadın oyuncu oynamazken; Muhsin Ertuğrul’un Ateşten Gömlek adlı filminde Neyyire Neyir ile Bedia Muvahhit bu tabuyu yıkmışlardır.

Aynı zamanda ağır savaş koşulları ve Osmanlı Devleti’nin son yıllarına denk gelen bu dönem maddi, sosyal ve kültürel bakışlarla birleşerek sinemanın önünü kesmiştir.

İlk dönemde yapılan sınırlı eserler Türkiye’de film yapılabileceğini de ortaya koymuş ve girişimcilere cesaret vermiştir.

Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU

Abtokmakoglu@gmail.com

 
Toplam blog
: 430
: 2186
Kayıt tarihi
: 18.06.07
 
 

20 Nisan 1989'da İzmir'de doğdu. İlköğretim ve lise öğrenimini Karşıyaka'da tamamladı. 20..